Sana Tutsak adlı kitabıma beklerim efenim 🖤
Genç adam elindeki ceketi sertçe diğer tarafa fırlattı. Bir eli direksiyonu parmak boğumlarını beyazlatacak kadar kavramış diğeri ise üzerindeki lacivert gömleğin üst düğmelerini açmakla meşguldü. Az önce yaptığı telefon görüşmesinden sonra sürdüğü yolda, giydiği gömlekte dar geliyordu.
Düşündükçe delirecek gibi hissediyordu. Nasıl tehdit edebilirlerdi kendisini? Aileside olsa. Üstelik 26 yaşındaydı. Koskoca adamdı. Ne demişti dedesi? Bu konağa eşini ilk getiren şirketin başına geçer. Sinirle güldü. Kafayı yiyecekti. Nasıl olacaktı?
Üstelik Mardin'deki şirketin değil. Kendisinin ilmek ilmek işlediği İstanbul'un bir numaralı holdingin hisselerini. Kendisi bugüne kadar deli gibi çalışmış bir gün hisse konusunda bir şey söylememişti. Hem okulunu okumuş hemde holdingde çalışmıştı. Okulunu bitirdiğinde de tamamen işlerin başına geçmişti. Şimdi bu hâle gelmesine vesile olduğu şirketin bir gün bile bir işe yaramayan, İzmir'de boş boş oradan oraya gezen kuzenine verilmesine nasıl göz yumardı?
Sinirle ellerini saçlarından geçirdi. Fark ettiği kırmızı ışıkla frene yüklendi. Arabanın asfaltta bıraktığı tiz ses ile tam sonda durdu. Kimi bulacaktı? Evet sevgilisi vardı. Ama o. Yani onlarınki iş ilişkisiydi. En azından ona göre öyleydi. Hiç şüphesiz kafayı yiyecekti...
***
Üzerindeki oduncu gömleğini çekiştirerek yerinden kalktı. Hava sıcaktı,metro ondan da sıcaktı. Saçını düzelterek indi. Etrafa göz attıktan sonra saate baktı. Yorucu bir gün onu bekliyordu.
" Eee Alina,bunu sen istedin."
Diye kendi kendine konuştu. Patronla kavga etmeseydi evine bu kadar uzak yeni bir yerde çalışmazdı. Ama suçlu değildi ki. Omuz silkti. Sonuçta haklıydı. Yine de orası evine yakındı . Bu düşüncelerle yeni iş yerine vardı. Çalışmak zorundaydı. İhtiyacı vardı çünkü. Yemek,su, uyku gibi. Çalışmazsa gerekki ilaçları alamazdı çünkü. Sonrada...
Bunu düşünmek istemedi. O güçlüydü,onun ailesi de güçlüydü. Mağazaya girdi. Dün kendisine söylendiği gibi direkt personel giyinme odasına gelerek açılmamış bir paketi alarak hızlıca üstünü değiştirdi. Eşyalarını dolaba koyup kilitledi. Hemen sonra saçını topuz yaparak odadan çıktı. Kendisine gülümseyen sarışın kıza karşılık verdi.
" Hayırlı olsun."
" Sağol."
" Hadi gel."
Dediğini yaparak onu takip etti. En azından çömez muamalesi görmeyeceğim diye umdu.
***
Genç adam biraz olsun kafasını dağıtmak için sevgilisinin ısrarı ile hem iş hemde arkadaş yemeği için avmeye gelmişti. Ama bir sorunu vardı. Gömleğin sinirle açtığı düğmelerin ikisini koparmıştı ve eve uğrayacak zamanı yoktu. Bu yüzden buluşma saatinden önce hızlıca bir gömlek almak için bir mağazaya girdi. Gördüğü kalabalık ile derin bir nefes alarak içeri girdi.
Uzamaması için Dua etti. Nefret ederdi uzun uzun alışverişlerden. Hızlıca erkek reyonlarına ilerledi. Gördüğü siyah gömleklere yöneldi. Sade ve mattı. Hemen alıp çıkmak istese de bedenine bakması gerekiyordu. Biraz sonra kaşları çatıldı. Çünkü kendi bedeni kalmamıştı. Sakin kalmaya çalıştı.
" Beyfendi yardımcı olabilir miyim?"
Kendisine seslenen sarışın kadına başını salladı.
" Lütfen. "
Kadın yanına gelip nasıl yardımcı olacağını sorduğunda bedeninin olmadığını söyledi kısaca. Kadın ise yanıt olarak depoya bakıp geleceğini söylemişti. Beklemeye başladı. Bu sırada da şirketten gelen maillere bakmaya başladı. Sinirle güldü. Kendisine ayırdığı kısacık bir zamanda bile şirketi düşünürken bu şirketin elinden alınması ile tehdit edilmişti ya. Pes diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CELİL
RomanceHayatınıza damdan düşer gibi biri düşse ne olurdu? Sizi bilmem ama Celil'e gol oldu. Hayatının merkezine oturan kadının Mardini esip kavuracağını bilemezdi genç adam. *** " Nerden çıktın bilmiyorum ama geldin şu sol tarafıma çöktün. Gitme güzelim...