Barış |Bölüm 8

430 41 70
                                    

Teruhashi kaşlarını çattı, duymak istediği şey bu değildi. Daha fazla güzel olduğunu duymak istemiyordu, elleriyle kulaklarını kapattı. Yine de yüzünde bir gülümseme gölgelenmişti, alelade birisi değildi güzel olduğunu söyleyen kişi; Saiki'ydi. "Bunu ben seçmedim."

Saiki gözlerini kıstı, Teruhashi'nin yanında geçirdiği her saniye daha çok şaşırıyordu. Gözlerini bile kırpmadan genç kızı izliyordu, yavaşça kafasını yukarıya kaldırıp yumuşak bir gülümsemeyle ona bakması nedense onu yaralamıştı. Büyük bir şeylere sebep olduğunun farkındaydı, suçlu hissediyordu. "Anlıyorsun değil mi Saiki, böyle gözükmeyi ben seçmedim..." derken ayağa kalkmıştı. Alt dudağını ısırıp konuşmaya devam etti. "...böyle davranmayı da ben seçmedim. Böyle olması gerektiğini söylediler ve ben de yaptım." Saiki yutkundu, özür dilemesinin zamanının geldiğini anlamıştı. Konuşmak için ağzını açtı ama Teruhashi konuşmasına izin vermedi. Ağır adımlarla genç adama yaklaşırken konuşmaya devam ediyordu. "Kendimi sevdirmem için böyle yapmam gerekiyordu sanıyordum ama bir şey fark ettim." Tam Saiki'nin karşısında durmuştu, aralarında bir adım kalmıştı. "İnsanların beni sevmesini sağlamıyordum. İnsanlar beni sevmiyor, insanlar gördüğü şeyi seviyor." derken elleriyle saçlarını karıştırıyordu. "İnsanlar beni görmüyor bile."

Saiki, Teruhashi'nin dediklerinin ne kadar doğru olduğunun farkına vardıkça suçluluk hissiyatı artmaya başlamıştı. Her ne olursa olsun Teruhashi önceden mutluydu, şu anda iğrenç gerçeklikle yüzleşmiş ve param parça olmuştu. Artık sahte de olsa bir mutluluğu yoktu, Saiki dudaklarını birbirine bastırdı. Teruhashi'nin hayal dünyasından çıkmasına yardım ettiği için pişmanlık hissediyordu, bir kişinin mutluluğunu çalmış gibi hissediyordu.

Teruhashi sağ elini Saiki'nin göğsünün üzerine koydu, Saiki'nin ne düşündüğünü bilmeyi, onu gözlerine bakarak okuyabilmeyi diliyordu ama bunu asla becerememişti ve şu anda da beceremiyordu. Alnını Saiki'nin göğsüne yasladıktan sonra sesli bir şekilde güldü, kısa bir kıkırdamaydı daha çok. "Beni sadece sen görebildin." Gözlerinin dolmasına engel olmaya çalışıyordu ama pek başarılı değildi. "Beni, gerçek beni gören tek kişisin ve gerçek beni sevmedin." Saiki bu noktada devreye girmekte kararlıydı ama ne diyeceğini bilememişti çünkü Teruhashi haklıydı. Onun içini biliyordu ve onu bu yüzden sevmiyordu. Doğru sözün üzerine ekleyebileceği hiçbir şey yoktu, bu durum daha kötü hissetmesine sebep olmuştu.

Teruhashi gözünden yere damlayan gözyaşını boştaki sol eliyle sildikten sonra yutkundu, sesinin titrememesi için bekliyordu. "Sevmediğin için seni suçlayamam." dedikten sonra kafasını kaldırıp gözlerini genç adamın gözlerine dikti. Saiki Teruhashi'nin tekrardan ağladığını görünce alt dudağını ısırdı. "Teşekkür ederim Saiki." Saiki eliyle genç kızın gözlerindeki yaşları silerken gülümsemişti ve yapmacık bir gülümseme değildi bu, gerçekten gülümsemişti. "Kendimi fark etmemi sağladığın için teşekkür ederim. İçim çürümüş olabilir ama hala bir umut olduğunu düşünüyorum, tekrar yeşereceğim ya da çirkinliğim yüzüme de vuracak ve çirkinleşeceğim."

Saiki güzel bir şeyler söylemesi gerektiğini biliyordu. "Yare yare, keşke süslü kelimeler konusunda iyi olsaydım." diye geçiriyordu içinden. Eliyle genç kızın çenesini okşadı. "Güzel bir şeyler demeliyim."

"Bu güzelliği hiçbir güç çirkinleştiremez çünkü güzelliğinin kaynağı, kalbinin en derinlerinden geliyor. Kalbinin çürümemiş olan merkezinden dolayı ışıldıyorsun, istesen bile çirkin olamazsın. Kalbin ışıldadıkça sen de güneş gibi doğmaya devam edeceksin." Saiki cümlesini bitirdiğinde kendiyle gurur duymuştu, kurduğu cümleler sanatsaldı ve işin iyi tarafı, gerçekten dediklerine inanıyordu. Teruhashi'nin derinlerindeki iyiyi görmüştü bugün. Güçlerine rağmen hiçbir zaman onu bu kadar şeffaf görmemişti, şu an karşısında annesinin karnından doğan Teruhashi vardı; boynuna kadar karanlığa batmadan önceki masumiyetiyle.

Karşılık | Saiki K.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin