Son kez hoş geldin.
Ne çabuk bitti öyle değil mi?
Hikayenin sonunda konuşacağız.
Seni sevdiğimi biliyorsun.
Bitirelim........
4 Yıl Sonra
"Jeongguk, bebeğim Chaé mızmızlanıyor yine uyan hadi."
Gözümü huzursuzca sızlanıp uyanmak istemediğimi belli edercesine yorganı daha da çektiğimde, Taehyung belimden yavaşça tutarak beni sırtüstü döndürmüş ve tüm yüzüme öpücük bırakmaya başlamıştı.
"Taehyung, dur. Biraz daha uyumak istiyorum, gece zaten geç yattık. Chaé'ye susması için mama hazırlar mısın?"
Uyku mahmuru sesimle konuşuyordum ama güzel eşim beni duymuyordu. Hala öpmeye devam ediyor ve gıdıklıyordu. Israrlarına dayanamayıp sinirle kalkmış ve dudağını sakince öpecek gibi yaklaşıp ısırmıştım. Dudağının kanamaya başlamasıyla gözleri gözlerimi bulmuştu. Hızla yataktan kaçıp koşmaya başladım. Deli gibi kahkaha atıyordum çünkü beni şu an yakalarsa mahvederdi.
Onunla çocuklaşmak hep güzeldi.
Koşup salona kaçtığımda, içerden gelen bebeğimizin sesi yükselmişti ve haliyle oyunda sona ermişti. Yavaşça odasına girdiğimde, beni görmesiyle sanki dakikalardır ağlayan o değilmiş gibi kesiliverdi sesi.
"Chaé?" Dedim sanki dediklerimi anlayacak gibi yalandan bir sinirle. "Babanla uyumamam için işbirliği falan mı yaptınız kızım? Tebrikler görev başarılı."
Kucağıma alıp sımsıkı öpmüş ve yanaklarına burnumu sürtmüştüm.
Chaé.
Taehyung ve benim güzel kızımız.
Yaklaşık 2 buçuk yıl önce fakültemin bittiği gün, mezuniyet töreni çıkışı kolumdan tutup tören alanının arkasına götürdü. Ben daha neler olduğunu anlayamadan dizleri üstüne çöktü. Önce ihtimal vermedim ama, sahiydi. Kırmızı mücevher kutusunun içinde ikimiz içinde ince ve zarif bir yüzük vardı.
"Evlen benimle." Dedi, heyecandan titriyordu. "Cevap vereceğin bir soru sormayacağım, sadece evlen benimle."
Klişelerin dışında bir teklifti. O ân, ne yapacağımı şaşırmıştım sanki. Engelleri aştığımızı biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum, Kim Taehyung'un bu kadar aşık olacağını beklemiyordum.
"Tamam." dedim. Tek kelime bizi sonsuzluğa sürükledi sanki. Parmakları titrerken zorlukla yüzüğü taktı ve sıcacık dudaklarını buluşturdu benimle. O ân tüm dünyam durdu sanki, sadece onu hissetmeye odaklıydım. Teninden tenime geçen tek şey öpücük değildi.
Tutku, aşk, azim, sabır... Kaideleri bozacak kadar yoğundu her şey.
Sonra kimseyle vedalaşmama bile vakit tanımadan götürdü bizi. En yakın barlardan birinde sabaha dek içip, dağılıp, dağıtıp, sevişerek, ağlayarak ve en önemliside tutkuyla bağlanarak birbirimize söz verdik.
"Aile olacağız, Jeongguk sonsuza dek birbirimizin ailesi olacağız. Bu sözü verebilecek misin?"
Cevap vermek için düşünmedim bile.
"Aile olacağız, Taehyung. Canım pahasına söz veriyorum. Sen, sen de söz ver."
"Söz, en büyük sözler sana."
Bu kadardı.
Sonra ikimizde evlerimizi bırakıp yeni bir semte taşındık, Taehyung başka bir fakültede öğretmen olmaya devam ediyordu. Ben de evimizin yakınlarına küçük bir çiçekçi dükkanı açmıştım. Her şey tıkırındaydı, sözümüzü bozmak aklımızın ucundan dahi geçmiyordu. Her geçen gün bir kez daha aşık oluyordum. Yaş aldıkça oturan yüz hatları, derinleşen sesi, zarif bedeni, enfes teni... Tamamıyla onun esiriydim. Beni büyüten, yetiştiren o'ydu. En büyük idolüm, en doğru yol göstericim o'ydu. Ondan başkasına ihtiyacım bile yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/268795135-288-k183949.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thousand Miles | Taekook
Fanfiction• Tamamlandı Kim Taehyung, otuz iki yıllık hayatının son on bir ayında, her sabah kapısının önüne bırakılmış bir buket çiçek buluyordu. Tabii bu düşünülenin aksine asla toz pembe bir aşk hikayesi değildi. → Texting - Düzyazı → Instagram → Mini Fic