- bitter heart.

814 138 283
                                    

( Medyaya bölümdeki karakterlerin görünümünü koydum, dilerseniz başka şekilde hayal edebilirsiniz. İyi okumalarr <3 )

------------------------------------------------------------------

Lisa bu sabah uzun zamandır hiç olmadığı kadar dinç hissederek uyandı. Haliyle yerinde olan enerji ve keyfiyle kendine üniversiteye giden her genç için ideal bir ziyafet sayılacak tarzda kahvaltı hazırladı.

Kahvaltı süresi boyunca Jisoo aramış ve onunla dün gece hakkında uzun uzadıya konuşmuşlardı.

Dersleri bugün sabah yerine ikindi vaktiydi o yüzden erken kalkıp günün o saatini kendine ayırmak istemişti.

Siyah şortunun üzerine giydiği salaş gömleği ile rahatlamış hissediyordu, böyle giyinmeyi severdi.

Bugün evde daha fazla vakit kaybetmek istemiyordu. Bir an önce Jungkook'u görmek ve ondan duymayı dilediği sözler için can atıyordu.

Hazırdı, Jungkook'un onu her zaman evinden aldığı saat gelmişti çoktan.

Karnında stresin oluşturduğu kramp ve ağrıları görmezden gelerek yüzüne takındığı gülümsemesi ile ayakkabılarını da giyip çıktı evden.

Kapıyı kilitleyip ardına döndüğü anda yüzündeki gülümsemesi yavaş yavaş silinmeye başlamıştı bile.

Alışılmışın dışında, Jungkook değildi onu bekleyen.

Jisoo direksiyon başında açık bıraktığı camdan kafasını çevirmiş Lisa'ya bakıyordu.

"Ne oldu, beni gördüğüne sevinmemiş gibisin?"

Lisa yaşadığı hayal kırıklığını gizlemeye çalışarak kafasını iki yana salladı.

"Hadi ama Lisa, bu kadar belli etme bari!"

Lisa verdiği nefesle birlikte arabaya doğru yürüdü ve ön koltuğa geçip oturdu.

"Sormayacak mısın?" dedi Jisoo Lisa'nın gözlerine bakmak istercesine öne doğru eğilirken.

"Niye sabah telefonda demedin senin alacağını?"

"Ben onu kastetmedim yalnız kadınım."

"Neyi kastettin?"

"Seni niye Jungkook'un değil de benim almaya geldiğimi?"

"Niye gelmedi?" dedi bıkkınlıkla nefes vererek.

"Sabah mesaj atmış, benden rica etti seni götürmem için. İşleri olduğunu söyledi, sonradan gelecekmiş okula."

"Tamam, sorun değil."

"Lisa, bana bak. Bak hadi bana."

Lisa ona dönerek gözlerine baktı.

"Sabah telefonda bu konu hakkında yeterince konuştuk, biliyorum. Üzerine gidip seni sıkmak falan da istemiyorum ama böyle olma. İşim var diyorsa öyledir, eninde sonunda bir araya gelip konuşursunuz zaten. Kendini salma hemen tamam mı?"

"Sabırlı bir insanım Jis, bilirsin beni ama bilmiyorum. Şu anda istediğim tek şey bir cevap. O kadar ihtiyacım var ki buna. Sanırım gereğinden fazla doluyum bu konuda."

"Rahatlatalım o zaman seni." dedi gözleri parlayarak.

"Nasıl?" dedi Lisa koltuğa başını yaslayarak.

"Gecelere akalım."

"Hayır Jis, gerçekten hava-"

"Ya zaten ne zamandır yapmıyorduk hiç. Ayrıca sana sorduğumu da hatırlamıyorum."

falling into you | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin