- time.

788 108 271
                                    

Medya olayını artık bildiğinizi varsayarak oraya değinmeyeceğim. Sadece bölüm ortasındaki instagram postlarında birkaç görünüme dikkat etmemenizi rica edeceğim çünkü tahmin edersiniz ki o kıyafetlerle shop bulabilmek imkansız. Uzunca bir bölüm sizi bekliyor, çayınızı kahvenizi aldınız mı? Hadi başlayalım o halde, hepinize keyifli okumalar <3

------------------------------------------------------------------

Lisa bir hışımla amfiye girdi. Etrafa kısa bir bakış attıktan sonra ezbere bildiği adımları atmaya başladı. Rahatlamıştı çünkü her zaman oturduğu yer boştu.

Sınıfının garip ve sorgulayan bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Yaşanmasını hiç dilemediği o olay yaşanmış ve Lisa 4 günün sonunda ortaya çıkmıştı.

Bu üniversitenin sevmediği bir özelliği varsa o da bir şeylerin çabuk yayılıp dedikodulara yol açmasıydı.

Jungkook ve kendisi hakkında uzun zamandır kulaktan kulağa şeyler dolaşsalar da o gün ki reddediliş Lisa'nın kendisi kadar diğer insanları da şaşırtmıştı.

Anlaşılan bu hikayedeki tek saf Lisa olmamıştı.

Ellerini saçlarından geçirdikten sonra geriye yaslanıp hocayı beklemeye başladı. Ara sıra camdan dışarı göz atıyor, etrafı izliyordu.

Kısa bir sürenin ardından hocanın gelmesi ile silkenip kitaplarını açmaya başladı.

Şimdi neredeyse herkes gelmiş ve bir şekilde sıralarına yerleşmişti. Hafifçe sağ çaprazına baktığında Nayeon'un da gelmiş olduğunu gördü. Yanında Jungkook'un arkadaşlarından biri vardı, Nayeon'a eğilmiş bir şeyler fısıldarken o sadece ellerine tedirgince bakmaktaydı.

Umursamaz bir ifadeyle önüne döndü.

Kapının tekrar açılıp kapanmasıyla yoğun bir gürültü oluşmuştu. Sesin sebebini öğrenmek için başını kaldıran Lisa, onu gördü yine.

Yavaş adımlarla o da her zamanki oturduğu yere ilerledi.

Onun gelmesiyle heyecanlanan Nayeon oturur oturmaz ellerini Jungkook'un yanaklarına koymuş endişeli bir yüz ifadesiyle konuşuyordu. Lisayla onların ne konuştuklarını duyamayacak mesafede oturuyordu ve bu bir yerde işine geliyordu aslında.

Başını hocasına ve çoktan ders anlatmaya başladığı tahtaya çevirdi. Ders boyu gözleri bir hocayla tahta bir de önünde açık duran kitapları arasında mekik dokudu.

Bugünün nihayet 6 ve sonuncu dersini de geride bırakırken büyük bir nefes vererek bıraktı bedenini oturduğu sıraya.

"Bir an hiç bitmeyecek sanmıştım." diye fısıldadı kendi kendine.

Eşyalarını toplayıp çantasını koluna taktığı gibi sınıftan dışarı attı adeta kendini. Bir an önce eve varmak ve dinlenmek istiyordu.

Okulun merdivenlerinden inerken çalan telefonu ile duraksadı.

Gelen arama Minicha

Ekranda gördüğü isim ile hiç düşünmeden açtı telefonu.

"Lisa-yah! Tanrım, sonunda!"

Minnie'nin sesini duymasıyla gülümsedi. Onu gerçekten özlemişti.

"Asıl sana sonunda! Nerelerdeydin bunca zaman?" diyerek bir yandan konuşuyor bir yandan da merdivenleri iniyordu.

"Hey! Telefonumla ilgili sorunlar olduğunu ve bir süre ulaşılamayacağımı söylemiştim yalnız. Onu bunu bırak da döndüm ben!"

falling into you | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin