- honey rice cakes.

449 83 88
                                    

Bölümdeki şarkıyı çevirisiyle medya kısmına koydum. Keyifli okumalar. <3

------------------------------------------------------------------

"Burnun kıpkırmızı olmuş." Genç oğlan dudakları arasından küçük bir kıkırtıyla birlikte bırakmıştı bu cümleyi fakat birkaç saniyenin ardından tüm yüz ifadesi baştan aşağı değişerek ciddileşti. "Sana gelmemeni söylemiştim, hasta olacaksın!"

En son Jungkook yatakta söylediği cümlenin ardından kendine gelir gibi olmuş ve hava alma bahanesiyle dışarıya çıkmaya yeltenmişti. Lisa da Jungkook her ne kadar çıkmaması için ısrar edip dursa da ardından gitmiş ve en nihayetinde birlikte dışarı çıkmışlardı. Şimdi ikisi de birer kütük bulmuş, bir süredir oturuyorlardı.

Lisa Jungkook'un söylenmesini es geçerek bir soru yöneltti ona. "Daha iyisin değil mi?"

Jungkook yavaşça başını sallarken mahçup bir şekilde "Seni uyandırdığım için üzgünüm, korkutmak istemezdim." diye ekledi.

Genç kız ellerini birbirine ovuşturarak hızlıca ayağa kalktı ve hâlâ oturmakta olup kendini izleyen oğlana bakarak "O halde artık içeri geçebiliriz." dedi.

Jungkook'a olan kesin bakışları hiçbir reddi kabul etmeyeceğini bariz bir biçimde ortaya koyuyordu.

Ardına dönmüş eve ilerleyecekken ise cümlesiyle durdu.

Şarkıyı açabilirsiniz.
( James Blunt - Stop the Clock )

"O geceyi hatırlıyor musun?"

O gece denildiğinde akla tanıştıkları geceden başka bir şey gelmez olmuştu artık lakin şu anda söyleyeceklerinin o gece ile ne alakası olacağını seçemiyordu.

"Gergin, yorgun ve hatta sinirli bir şekilde gelmiştim eve." Bu bir cümle yetmişti hatırlaması için.

flashback

Lisa elindeki kahve bardağıyla mutfaktan çıkarak koltuklara yöneldi. Kahvesini sehpanın üzerine bırakmasının ardından bilgisayarının tuşuna basarak açılmasını beklemeye başladı.

Sözde bugün Jungkook ile onun evinde birkaç çizim üzerine çalışacaklardı. Normalde şimdiye başlamış olmaları gerekiyordu fakat Jungkook son dakika Lisa'yı arayarak bir işinin çıktığını ve biraz gecikeceğini bu sebeple de önden gitmesine söylerek yedek anahtarlarını vermişti. Lisa geleli neredeyse bir saat oluyordu bu yüzden sıkılmış ve ucundan da olsa çalışmaya başlamaya karar vermişti.

Yarım saat kadar bir sürenin ardından anahtarların kapı kilinde dönerken çıkardığı ses ve hemen sonrasında kapının açılışıyla geldiğini anladı. Koltukta geriye yasladı ve başını sağa doğru uzatarak baktığında haklıydı, gelen oydu.

Ayağa kalkarak kapının hizasına gelip durdu ve beklemeye başladı. Jungkook bir çırpıda cekettir, ayakkabıdır derken üzerindeki fazlalıkları çıkarmasıyla başını kaldırdığında kendini bekleyen genç kızı gördü.

Jungkook'un yüz ifadesi hoşuna gitmemişti Lisa'nın, sanki bir şeylere canı sıkılmış gibiydi. Önce kendini görünce şaşırır gibi oldu sonra küçük bir nefes bıraktı genç adam, bunu da fark etmişti Lisa.

Bir şey demesine kalmadan Jungkook çoktan birkaç adımda fakat seri bir şekilde aralarındaki mesafeyi kapattı ve sarıldı Lisa'ya.

Genç kız bu hiç beklemediği sarılma sonrası ufak bir şaşkınlık geçirse de çok geçmeden kollarıyla sardı onun sırtını, tıpkı kendi boynuna sıkıca ama rahatsızlık vermeyecek derecede sarılmış olan kollar gibi.

falling into you | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin