Episode'3

430 53 48
                                    

"Yanındaki asistan bozuntusunu da al ve sete gel."

"Neden böyle dediğini anlamadım, normalde çok kibardır aslında Hyung." Bozuntuya vermemeye çalışarak yeni çalışmaya başlayan genç için haritalardan konumu açtı ve ortalarına koydu. Yolculukları on beş dakika kadar bir sessizliğin ardından sona erdi. Chan yanlarına gelirken Jeongin'i sete alıp çekimler için makyajını hazırlamaya başlamışlardı, etraftaki tatlı kargaşanın arasında "Ne sikim yaptığını sanıyorsun Seungmin? Beni delirtmek için çabala daha... Başka bir iş de bulabilirdim sana, burada ne kadar zorlanacağından haberin bile olmadığına o kadar eminim ki!" dedi Chan, burnundan soluyordu resmen. Kalçasını arabanın kaputuna yaslayıp dilini dudaklarında gezdirdi genç olan.

"Seni delirtmek istesem delirtirdim, ama seni delirtmeye uğraşacak kadar bile umrumda değilsin, ki çabam olmadan bile delirtebiliyorum seni. Ah, patronum olmasan çok başka şeyler de söylerdim ama, elini hafifçe şıklattı sürücü koltuğuna geçerken, kovulmak istemiyorum."

Hâlâ çalışır vaziyetteki arabayı çevirip ufak bir U dönüşüyle şirkete sürdü, giderken birkaç aydır söylenmediği kadar çok söylenmişti. Kendini basit birisi gibi görüp o tarzda konuşmasını yedirememişti.

Şirketin önüne gelince vakit kaybetmeden park edip Minho'nun yanına çıktı, masasında bir şeyleri toplarken eliyle gel işareti yaptı Minho. "Sana dört senaryo veriyorum, özetlerini çıkartıp nasıl bulduğunu söyleyeceksin. Bunun için iki saat veriyorum yeter mi? Yeter. Jisung sana odanı göstersin."

Seungmin ağzını açıp bir şey diyecek gibi oldu fakat kafasında dönüp duran iki saat ve yaklaşık otuz sayfalık dört senaryo göz korkutucu gelmemiş değildi. Mavi saçlının yanına gidip başıyla selam verdi. "Odamı gösterebilir misin Jisung?"

"Tabii, orada Felix ve Beom'la çalışacaksın, başta biraz dedikoduculardır Seungmin. Hakkındaki her şeyi anlatma." gibi bir şeyler daha söyleyip eliyle koridorun ortasındaki geniş odayı işaret etti. "Masan burası, işine başlasan iyi olur."

Odanın en azından asistanı olduğu menajer gibi kasvetli ve karanlık olmadığı için şükredip karşısındaki çocuğa çevirdi gözlerini. Saçları sarıydı fakat boyası biraz akmış, hafiften kabarmıştı. Kalın dudakları vardı ve burnunun üstüne özenle yerleştirilmiş minik çilleriyle çok sevimli duruyordu. Diğeri, adını o an pek hatırlayamamıştı, o gelirken çıktığı için sadece uzun olduğunu söyleyebilirdi.

Senaryoları açıp mavi fosforlu kalemi eline alırken odaklanamayacağını bildiği için oturup ağlamak istiyordu, karşısındaki çocukla konuşmazsa içi rahat edemeyecekti. "Hey..?" dedi başını sağa doğru eğip. "Ben Seungmin, sen de felix sanırım?"

"Evet, bir dakika bekle." Word üzerindeki dosyalarını kaydedip nefesini vererek sandalyesinin yönünü değiştirdi. "Minho Hyung için mi asistanlık yapacaksın?"

"Deneme süresini geçebilirsem evet, burada kalmak istiyorum." Çocuk alt dudağını hafifçe büzdü.

"Onunla arkadaş olunsa da iş yapmak başlarda çok zor gelebilir, umarım başarırsın Seungie." Sandalyesini tekrar masasına yöneltince sesinin kendinden ne kadar farklı olduğunu düşündü Seungmin, o ses o çocuktan nasıl çıkıyordu diye düşünmeden edememişti. Toparlanıp işlerine döndü ve iki saat boyunca kesintisiz senaryo okuyup özetlerini çıkardı, süresi bitmek üzereydi fakat senaryolar bitmediğinden stresle ortak odada ayağını salladı. Tam çıkmak üzereyken yanına Felix gelip elini omzuna koydu. "Çok stres yapıyorsun ve tüm katı feromonlarınla doldurmak üzeresin, sakinleşmek için ilaç istersen mutfakta her zaman var." Seungmin utanarak konuştu.

"Çok teşekkürler Lix, farkında bile değildim ki."

"Sorun değil, git hadi."

...

"Hyung çok üzgünüm dördüncüye daha başlamayadım ve seni hayal kırıklığına uğrattım ama bir şans daha ver lütfen! Çok uğraştım hyung..." sonlara doğru sesi kısıldı mahcupça. Minho gözlerini çocuğun üstünden çekmezken dosyaları alıp inceledi ; sadece okumamış, minik notlar da almıştı Seungmin. Tatmin olmuş yüzü kıdemlisinin yüzünde fark edince merakla yanlış mı görüyorum diye eğildi hafifçe.

"Hyung?"

"Gayet güzel incelemişsin Seungmin, iki tane bile bitirsen benim için geçerli nottu. Açıkçası sadece seni denemek istemiştim. Yine de bu demek değil ki işi hemen aldın, yarın da sete gideceğiz çünkü set ortamıyla ilgili üniversitede öğretilenin fazlasını bilmediğine eminim." İçinden 'bu adam hiç mi nefes almaz?' diye geçirse de ses etmedi, belki ileride edebilirse de şu an zamanı değildi.

"Bu arada kalacak yerin var mı Seungmin? Uzak bir yerden gelmiştin yanlış hatırlamıyorsam." Minho bile kendi ağzından çıkan laflara şaşırırken çocuk başını iki yana salladı, hâlâ can güvenliğinin bile olmadığı o pansiyonda kalıyordu. "Felix'le konuşursan sana asla hayır demez, hem ikiniz için de biriyle yaşamak daha güvenli olur." dedikten sonra yanlış bir şey mi yaptım hissiyle kapıyı gösterdi. "Tamam şimdi çık."

"Teşekkürler Sunbae-nim! Felix kabul ederse benim için de çok güzel bir fırsat olacak." Hızla adımlayıp kapıyı örttü ve tombik yanaklarının hakkını veren bir gülümsemeyle daha az önce tanıştığı arkadaşının yanında buldu kendini.

"Lix! Minho hyung senin de yalnız yaşadığını ve belki bir arkadaş isteyebileceğini söyledi, hem daha güvenli olur hem de kiranı bölüşmek istemez misin!?"

Sarışın kafasını kaldırıp bir süre düşündü ve gözleri minnacık kalana kadar gülümsedi. "Hay hay, benim de işime gelir. O pansiyonlarda da başına kötü bir şey gelmez en azından."

"Teşekkür ederim! Emin ol çok iyi bir ev arkadaşı olacağım, pansiyonda kalmak neredeyse hiç güvenli değildi..." İkisi birbirine yaklaşıp hafifçe sarıldıktan sonra içeri patronlarının girmesiyle sandalyelerine oturdular. Chan hiçbir şey bilmiyormuş gibi birkaç kağıdı Felix'in önüne bıraktı. "Şimdiden kaynaşmanıza sevindim, dosyaları yönetmene imzalattıktan sonra odama getirmelerini söylersin."

Cümlesini bitirmeden hemen önce karıştırdığı saçları bıraktığında odadan ayrıldı, gelmesinin tek sebebi az önce Minho'ya söylediği ev mevzusu içindi, başka nasıl rahat edebilirdi ki içi?

Mesai saatleri belki de 7/24 denebilecek seviyedeki bu mesleğin resmi mesai saatleri sona ermek üzereyken Minho odasına giren mavi saçlı asistanla kaşlarını çattı, uzun süre sonra sıkıcı gömleklerinden kurtulup özgürlüğüne kavuşmak istiyordu çünkü.

"Yine ne oldu Jisung? Lütfen kötü bir şey olmasın."

"Setten aradılar, telefonuna ulaşamamışlar ama Hwang Hyunjin kendini karavana kilitleyip ağlıyormuş... Üstelik hiçbir şekilde çıkmıyormuş karavandan, yeni saçlarını beğenmemiş..."

Selaaaaaam! Uzun bir aradan sonra geldim ama olsun, en azından gelebildim~
Umarım hoşunuza gidiyordur, esas olaylar şimdi başlayacak diyebilirim.
Biraz yoğun olduğumdan pek buraya uğrayamıyorum özür dilerim :/
Kendinize iyi bakın, sizi seviyorum 🧸

Manager [Skz-B×B]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin