tapılası güzellik #2

309 37 6
                                    

Bu bölüm şarkı yok, eşlik niteliğinde hafif ve daha soft şarkılar açabilirsiniz.

“Sadece çabaladım, çabaladım ve çabaladım. Yine de ne kadar denersem deneyeyim, tanrının azabından kaçamayacağım, bunu anladım.”

[29

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[29.08.2021]

Yine yorucu bir gündü. Genç, çalıştığı yerde küçücük bir hatası yüzünden azarlanmıştı ve bu yüzden üzgündü. Belki de sabaha karşı yaşadığı şeylerdendi bu üzgünlük, emin değildi. Gece geç saatlere kadar çalıştığı içindi herhalde, yorgun argın odasına ilerledi.

Küçük apartmanında en sevdiği yer odasıydı. Fakirdi ama mızmızlanmazdı hiç. Her zaman dik durmaya çalışmış, kendi başının çaresine bakmıştı çünkü. Kıyafetlerini çıkartarak pijamasını giydi. İşte şimdi çok daha iyi hissediyordu.

Uzandı sonra yatağına, kapattı gözlerini. Korktu uyumaya, tekrar görecek diye kâbuslarını. Yine de bitkin düşmüş bedeni korkusunu dinlemedi. Fark etmeden uyuyakalmıştı bile.

Birkaç dakika huzurlu bir uykudan sonra, korktuğu başına gelmişti. Tahriş olmuş elleri sabah yaptığı gibi tuttu yorganını. Acıtıyordu ama aklındaki seslerden fazla değildi.

“Yapabilirsin Jimin, kurtarabilirsin beni... Bir tek sen yapabilirsin bunu, evet! Kurtar beni, şeytanın gözyaşlarından ve tanrının azabından. Kurtar beni Jimin, meleklerin gazabından...” Terli saçları alnına yapışmaya başlamıştı.

“Uzak dur, uzak dur! Yalvarırım bırak beni, kaybol zihnimden...” Mırıldandı genç adam. Sonra onu gördü. Melek gibi suratı, masum bakan gözleri. Kiraz renginde dudaklarındaki hafif gülümseyiş. Tanrının yarattığı en güzel şey olabilirdi belki de.

“Jungkook. Unutma, Jeon Jungkook.”

Ve böylece kâbuslarının ana karakteri, şeytanın uğruna gözyaşı dökecek kadar güzel olan kişinin ismini öğrenmişti.

Yavaşça açtı güzel gözlerini. Önce birkaç nefes aldı, dolu dolu. Ne kadar nefes alsa da nafile, sanki son nefesini veriyor gibiydi. Gözleri doldu, elini kalbine götürdü. Neydi bu his? Neden o bunları yaşıyordu?

İçinden geçti tekrardan, saate bakmak. Yine ve yeniden, 03:33.

03:33 ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin