karışık hisler #6

153 22 0
                                    

bölüm şarkısı: my tears are becoming a sea by m83.

Sürükleniyordum yavaş yavaş, sana doğru. Fakat gökyüzü çağırdı beni, affet bu yüzden, sevemedim seni...”

[30

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

[30.08.2021]

Jimin o gün işe gitmedi. Büyük ihtimalle kovulacaktı, zaten patronu onu kovmak için en küçük bir hatasını bekliyordu. Bunun da farkındaydı genç adam. Ama umursamadı, para bir şekilde bulunurdu; çöp toplayarak bile olsa.

Kendini o kadar yorgun hissediyordu ki, bu yorgunluk mental bir yorgunluktu. Sabahtan beri gözüne bir gram uyku girmemiş, ağzına bir lokma atmamıştı. Jungkook'u bekleyecekti, o güzel yüzü tekrar görmek istiyordu. “Ya ben işteyken gelirse ve onu göremezsem?” bunun gibi bir çok düşünce aklını meşgul ediyordu.

Yorganını kafasına kadar çekti. Sessizlik eskimiş evine hüküm sürüyordu. Yalnızdı, bütün hayatı boyunca yalnız olmuştu. Her zaman omuzlarında taşıdığı ağır bir yük vardı, yaşıtlarının aksine.

Küçükken izlerdi hep çocukları, bakardı camdan. Ağlardı, “Ben de oynamak istiyorum!” karşısında aldığı tek şey babasının onu kemeriyle dövmesi olurdu. Canı acırdı küçüğün, ama biliyordu ağlamasını durdurmak zorunda olduğunu. Aksi takdirde asla bırakmazdı babası onu.

Gençlik yıllarına kadar küçük çocuk babasının bu hareketlerini yanlış anladı hep. Sevgi gösterisi sanardı kemerle dövülmeyi. Sevginin o kadar değerli bir şey olduğunu düşünürdü ki bu değerli şeyin karşılığında canı yanması gerekiyor zannederdi.

Annesinin her akşam bu sevgi gösterisi karşısında çığlıklar ata ata ağlamasına anlam veremezdi küçük. Yıllar geçti, annesi bir yolunu buldu kaçmanın. Aldı küçük çocuğu yanına, kaçtılar uzağa. Bir daha da görmedi babasını. Görmek de istemedi sonra, acı gerçeği öğrendi çünkü.

Jimin saatin nasıl geçtiğinin farkında değildi. Hayatı boyunca yaşadığı şeyleri düşünürken ağlamaya başlamıştı. Yorganın altı dayanılmayacak kadar sıcak olunca da hızlıca çıkardı kafasını, derin derin nefesler aldı. Gözyaşları çok tazeydi, kurumamıştı henüz.

Saate bakmak için kafasını çevirdi. Şaşırdı, saat olması gerektiği yerde yoktu çünkü. “Bunu mu arıyorsun?” tanıdık ses, kafasını hızlıca ona doğru çevirmesine neden olmuştu. “Ah!” acı dolu bir ses yükseldi gencin boğazından. “Boynun mu acıdı? Üzgünüm, seni korkuttum mu?”

Jimin gülümsemeye çalışarak kafasını iki yana salladı. Jungkook ise genç adamın gülümsemesini ilk kez gördüğü için mest olmuştu. O gece konuştular uzun uzun, genç hayatında ilk kez bu şekilde güldü birisine. Uyumadı Jimin, uyutmadı Jungkook.

“Artık sana söz, kâbuslarını güzel rüyalara çevireceğim. Artık kanayan kalbini sıkıca sarıp sarmalayacağım ki açılan yaralarına yara bandı olayım.” Jungkook gülümsedi. En başından beri elinde tuttuğu, özellikle Jimin'e göstermek istemediği küçük saate çevirdi sonra gözlerini. Gülümsemesi soldu. 03:33.

03:33 ¦ jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin