"Geri gitmek zorunda olduğumuza inanamıyorum." dedi Mabel üzgünce elindeki bavuluna bakarken.
"Bu kadar üzülme Mabel. Geri geleceksiniz nasıl olsa." dedi Stanley Mabel'ın başını okşarken.
"Kesinlikle geri geleceğiz. Bu kasaba şimdi daha ilgi çekici." dedi Dipper keyifle.
Aslında burada kalacaklardı ama anne babaları yaşanan olayların ortaya çıkmasıyla çocukaları yanlarına çağırmışlardı. Kasaba artık terk edilmişti. Kasabada yaşanan olaylar artık dayanılmaz düzeydeydi. Ani yerçekimi bozulmaları, depremler, fırtına tadındaki rüzgarlar, çok yoğun sis, manyetik çekilmeler, zamansal aksamalar, kaybolmalar ve çok vahşice ölümler. Geçmişte uzay mekiği yüzünden "lanetli" sanılan topraklar artık gerçekten lanetli olduğuna inanıyorlardı. Kasabada yaşayan sadece Stanley ve Bill vardı. Diğer herkes gitmişlerdi. Tuhaflar ise kasabaya yaklaşmıyor ormanda kalıyorlardı. Melody onlarında gitmesinde ısrar etmişti. Stanley ve Bill ise bunu açıkça reddetmişlerdi. Bu kasabaya bunu yapanın Stanford olduğunu biliyorları. Bill' e benziyor olabilirdi ama kesinlikle kaostan hoşanmıyordu.
"Diğerlerinin seninle aynı fikirde olmaması kötü Mason." dedi Bill.
Bodurum da olan olayı çocuklara kısaca açıklamıştı. Sadece hala onu Stanford geleni Bill sanıyorlardı. Onun dışında olanları açıklamıştı. Zaten daha sonra bu genel olaylar dışında bir şey olmamıştı.
"Siz iyi olacağınıza emin misiniz?" dedi Mabel telaşla.
"Merak etme tatlım. Birkaç tuhaflık bizi alt edemez." dedi Stanley elini Bill'in omzuna atarken.
Ne olduğunu bilse de Bill'in değiştiğine emindi ve ona hala inandığı için ona olan tavrı aynıydı ve hiç değişmemişti.
"Bill' den bahsetiğimizi biliyorsun amca. Bunları onun yaptığını anlayabiliyoruz. O kaos delisi neden etraftakileri uzaklaştırdı ki? Neden bunu yapsın?" dedi Dipper şüphe ve kafa karışıklığıyla.
"Belkide böyle de saldırmayı deniyordur. Bill'in dengesizliği." dedi Bill kısaca.
İkizler gelen otobüse binip gittiklerinde Stan ve Bill derin bir nefes verdiler.
"Çocukların gittiğine sevineceğim aklıma gelmezdi." dedi Stanley hala duruma alışamamış bir halde.
"Hadi, şu iş bitsin artık." dedi Bill.
Kasaba meydanına ilerlerken tüm kasaba rengini kaybetmişyti. Yerler simsiyah bir hal alırken gökyüzü hala maviydi, sadece çok daha koyuydu. Etrafta güneşin ışığını yutan bir sis vardı. Şiddetli depremlerden kimi yerlerde derin çatlaklar vardı. Stanford ise kasaba meydanında onları bekliyordu. Daha fazla insanın zarar görmesi gereksizdi.
"Amacını söylemeyi planlıyor musun artık?" dedi Bill. "Kasabanın bundan kötü bir hal alması mümkün değilde.
"Tuhaflık Kıyameti bundan daha kötüydü. Sadece daha renkliydi." dedi Stanford hala sakin bir halde. "Amacımı anlattığımı düşünüyordum Bill. Bir mantığım yok, artık umurumda değil doğrular. Sadece istediğimi yapıyorum. Ve isteğim senin yok olman."
"Stanford...." dedi Stanley. Kardeşi olan ve ondan farksız gördüğü iki kişinin kavgasını istemediği kesindi. Güçleride göz önüne alınınca. "Bu artık gereksiz. Bunun farkında değil misin? Bill artık o deli iblis değil."
"Öyle Stanley! O asla değişmeyecek bir ucube. Onun doğasında değişmek yok. Benim bedenimde olduğu için böyle. İnsan duygularını hissetmeye başladığı için. Bedenimde çıktığı zaman duygular umurunda olmaz." dedi Stanford boş kasabada yankılanan bir bağırmayla.
"Bundan bu kadar emin olamazsın. İnsan olmaktan hala memnun değilim, kabul hala bir deliyim ama yinede Pines'lara zarar vermem." dedi Bill. 'Bunu kabul etmek bu kadar zor olmamalı!'
"Bundan bu kadar emin olurum! Çünkü seni tanıyorum Bill. Nasıl bir canavar olduğunu ve ölmen gerektiğini biliyorum." dedi Stanford tekrardan öfkeyle.
"Peki bunu nasıl yapacaksın? Beni benim gücümle öldüremezsin." dedi Bill kendini beğenmişlikle.
"Ben yapmayacağım ki. Fiziksel olmadığım dan bunu yapamam." dedi Stanford sakin bir halde Bill'in kendini beğenmişliğini umursamadan "Ama çocuklar yapabilir." diye de ekledi.
"NASIL?" dedi Stanley ve Bill aynı anda.
"Gerçekleri duydunuz çocuklar! Artık bana inanın!" diye seslendi Stanford.
Dipper ve Mabel saklandıkları yerden çıktılar. İkisi de birbirlerine tutunmuştu. Duyduklarının şokundaydılar hala. Mabel'ın gözleri sulanmıştı. Dipper tepki bile vermiyordu.
"Siz... gitmemiş miydiniz?" dedi Stanley.
"Gideceklerdi ama benim dediklerimi düşünme kararı aldılar. Gidenler kolanlarıydı." diye açıkladı Stanford çocuklara içten bir gülüşle bakarak. "Sizden önce onlarla konuşma kararı aldım. Doğal olarak bana inanmadılar ama şimdi her şeyi biliyorlar. Karar onların. Ben delirtmek ve kasabayla uğraşmak dışında bir şey yapamam. Ölümünü ya da yaşamını onlar seçecek Bill. İlk başta umurunda olmayan, fazlalık olarak gördüğün ve her hareketlerden iğrendiğin çocuklar. Ben bir şey karışmayacağım ve yaşamanı seçerlerse gideceğim." dedi ve ardından nefretle Bill ve Stanley' e baktı "Siz, ikiniz, yapacağım her şeyi hak ediyorsunuz, tüm acı ve kederleri. Ama onlar bir şey bilmiyorlardı ve bunu hak etmiyorlar."
Çocuklar şaşkın bir halde bir Bill sandıkları amcalarına, bir de amcaları sandıkları Bill' e bakıyorlardı.
--------
Bölüm SonuSizce çocuklar neyi seçecek?
Siz çocukların yerinde olsanız ne yapardınız?
Yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deli -Stan Pines- (Bitti)
Fanfic~Tuhaf bir Esrarengiz Kasaba Hikayesi ~ -Tamamlandı Bill ve Stan' ler arasında geçen bir hikaye. Bill' in intikamı biraz daha kendi yöntemlerinin dışında. Delice bir intikam ve garip bir dostluk. Tüm bunlar iyi mi yoksa kötü mü? O konu... biraz ka...