3

940 115 74
                                    

İyi okumalar💘



Jisung, ekibin sonu gelmeyeceğini düşündüğü kahkahalarının ardından derin nefeslerle kendini durdurup yanındaki adama döndü. Diğerlerinin aksine içtiği içeceğine odaklı, Jisung'un herkesi ürküten kahkahasının farkında bile değil gibiydi. Ara ara telefonunu eline gelip gelen birkaç bildirimi kontrol ediyor, onun dışında kimseyle ilgilenmiyordu.

"Hey, Lee. Sence bu katil gerçekten ucube mi?"

Vücudunu tamamen Minho'ya çevirmiş, çenesini eline yasladı ve kısık gözlerle izlemeye başladı. Vereceği her bir tepkiyi dikkatle bekliyordu.

"Öyle tabii ki, kendini filmde sanan ucubenin teki. Ayrıca neden makyaj yapar ki? Yanlış anlamayın Bay Han, bir katil için konuşuyorum ki bunda gerçekten bir mantık yok."

Soyeon'un daha fazla duramayıp lafa atladı, "Neden mantık arıyorsun ki? Hangi mantığı olan insan birisini öldürür?"

"Hastanın teki sadece, bir an önce yakalayıp terfiyi kapalım." Soobin alayla konuştu.

"Katılıyorum, kesinlikle hasta." Taehyun da onayladığında herkes kafasını sallayıp içeceklerine geri dönmüşlerdi.

Jisung için şimdiden her şey eğlenceliydi. Ellerini yanaklarına bastırıp dudaklarını büzdü, tek tek herkesi incelemeye devam etti.

"Sizce de katilin bu kadar zeki olması şaşırtıcı değil mi?" Ryujin konuyu yeniden açtığında Yongbok ona döndü.

"Hani deliler için bir söz var ya 'deliler aslında en zekiler' diye, bence gerçekten zeki." Jisung'un, ekip içerisinde zekasını takdir ettiği ilk kişi oldu Yongbok.

Ekip içerisinde kendisini en çok zorlayacak kişiydi ona göre, daha katil arayışına girmemelerine rağmen gencin zekasıyla ünlü olması biraz tedirgin etmişti onu. Tabii heyecanlandırmıştı da... Ekibi kendisi yönetmesi gerekiyordu, bunun farkındaydı. Aksi hâlde işler sarpa sarıp içinden çıkılamaz bir duruma dönerdi.

Herkesi tek tek incelemeye başladı, Ryujin ve Yongbok'u ilk zamanlarda yanına çekmeye karar verdi. Soobin ve Taehyun etkisiz elemandı, onları yönetmek en kolayı olurdu. Soyeon teknolojide gizli bir uzmandı, bundan sonraki kurbanlarında teknolojiyi kullanmaması gerektiğini aklına not etti.

Minho ise kapalı bir kutu gibiydi, uyuzluğunu daha ilk girdiği andan göstermişti. Dosyada adının bulunmaması Jisung'u işkillendirmişti.

Telefonunu eline alıp Seungmin'e mesaj gönderdi.

Kime: Seungmin

Lee Minho'yu araştır, en ufak detayına kadar.

"Zeki olduğunu düşünmüyorum, oldukça basit bir katil bence." Minho ağzındaki meyveyi umursamadan konuştu.

"Öyle mi dersin? O zaman onu yakalaman oldukça hızlı olacaktır." Jisung dalga geçercesine konuştuğunda Minho göz ucuyla ona baktı.

İkisi arasında göz teması kurulduğunda Jisung, gözünü Minho'dan hiç ayırmadan çatalını önündeki kırmızı jöle dolgulu keke batırıp ağzına attı. Dudağının kenarında akan kırmızı jöleyi diliyle temizlerken gülümsedi.

"Evet, sadece 3 ay bana yeterli." dedi Minho
donuk ifadeyle.

***

"İstediğiniz gibi araştırdım ancak 18 yaşından itibaren bilgi bulabildim. Tuhaf bir şekilde öncesi hiç yok. Nerede yaşadığı, ailesi, okuduğu okul... Sanki 18 yaşından önce hiç yaşamamış gibi, sonrası hep yurtdışından. Katıldığı ekipler ve cinayetler, başarıları ve aldığı ödüller. Çok iyi saklıyor geçmişini."

Jisung önündeki dosyayı umursuzca karıştırırken bir yandan Seungmin'i dinliyordu.

"Teşekkür ederim yine de," dosyayı çekmecesine koydu.

"Neden araştırmamı istediniz? Şüphelendiğiniz bir şey mi oldu?" Seungmin merakını tutamayıp sorduğunda saniyeler içinde pişman oldu aldığı bakışlarla.

"Dedektif Yoo'nun attığı dosyada yoktu, Choi Soobin dışındakileri de araştırmanı istiyorum."

Seungmin hızla kafa sallayıp gözden uzaklaşırken Jisung da ofisinden çıktı.

Bastıran yağmur altında yavaşça ıslanmaya başladı. Bir süredir tüm eğlencesine ara vermesi içindeki sıkıntısını artırıyordu. 16 yaşında kaybettiği çocuğa her gün bir adım daha yaklaşamama düşüncesi onu deliye çeviriyordu.

Artık bir ekipte bulunmasının içindeki zevkten deliren Jisung'a eğlence çıkartsa da arayışının yavaşlayacağının farkındaydı.

Aniden kesilen yağmurla kafasını yukarı kaldırdı. Karşılaştığı şemsiyeyle arkasına döndü. Uzun, ensesine bir bir dökülen siyah düz saçlı bir gençle göz göze geldi. Sıcak tebessümüyle şemsiyenin altına kendisi de girdi.

"Han Jisung, değil mi? Büyük hayranınızım."

Jisung, gerilmiş dolgun dudaklara sahip olan çocuğun altında kıvranışını hayal etti bir anlığına. Paramparça edilmiş kanlı dolgun dudakları, teninin her bir santimini kaplayan kesikler, ensesinde bulunan en sevdiği bıçağını ve belinde çizelecek kusursuz kırmızı bir kalp...

İçi içine sığmıyordu, "ve siz?" diye sordu heyecanla.

"Hyunjin... Hwang Hyunjin." mutlulukla Jisung'un eline sarılmıştı.

Jisung'un o an gözlerini saran arzuyu dışarıdan bakan her bir kimse farkedebilirdi.

Hwang Hyunjin de farketmişti ve bu fırsatı kaçırmamaya kararlıydı.

"Bir şeyler içmek ister misin, Hyunjin?"

~~~

ARKADAŞLAR ben artık üniversiteliyim🥺 Bu da demek oluyor ki SÖZ artık düzenli bölüm yayımlayacağım. Bu arada nasılsınızzz??

Bölüm hakkında demek istediğim tek şey son kısımlarda kendimi kaybettim ve içimdeki psikopat dışarı çıkmak üzere... Hyunjin'i sokmak hiç aklımda yoktu ama hyunsung'un çekimi beni alıppp götürdü. Bir sonraki bölümde büyük kaos ya da +18 içerik olabilir👉🏻👈🏻 zaten uyarı geçerim😽

Umarım beğenmişsinizdirr,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🥺💘

makeup | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin