7

741 91 38
                                    

İyi okumalar💘



Jisung bir vazoyu daha parçalarken kanlar içinde kalmış elini saçlarına daldırdı. Kendisine olan öfkesini dindiremiyordu. Motorunu unutmak gibi büyük bir hata yaptığını kabullenemiyordu. Evindeki tek tek parçaladığı vazo, heykel ve tablolardan sonra kendini koltuğuna atıp gözlerini kapadı.

Kendini Lee Know'yu bulmaya bu kadar yakın hissederken yaptığı büyük hatanın nelere sebep olacağını tahmin edemiyordu. Üzerinde el izi bırakmamaya çalışmış olsa da gözden kaçırmış olabilirdi. İçten içe temiz bırakmış olmayı umdu.

Salonu dolduran zil sesiyle irkilerek kalktı koltuktan. Sinir anıyla telefonu nereye fırlattığını bile hatırlamıyordu. Gözleriyle etrafı tarayıp sese doğru ilerledi. Kırık camlar içinde çalan telefonu bulup eline aldığında tuttuğu nefesi verip aramayı açtı.

"Nerede kaldınız, Han?" Dedektif Yoo'nun sesini duymak Jisung'un istediği son şeydi.

"Ceset otopsiye gönderilecek, sizi bekliyoruz inceleme için." Jisung gerginlikle saati kontrol etti.

"Üzgünüm Dedektif Yoo, uzakta olduğum için yetişemeyebilirim. Detaylı fotoğrafları gönderirseniz size inceleme raporunu iki gün içerisinde ulaştırabilirim." kabul etmesini umarak sessizleşti.

"Tabii, çocuklardan size hemen ulaştırmasını isteyeceğim."

"Bekliyorum öyleyse, kolay gelsin size."

Jisung aniden vücudunu saran rahatlıkla telefonu yine bir kenara fırlatıp kendisini yere bıraktı. Bu gece yalnız kalıp bir plan yapması gerekiyordu. Özellikle motorundan bir ipucu çıkıp çıkmayacağını beklemeliydi de.

Jisung korkutucu derecede profesyonel davransa da yaptığı hata onu tamamen yıkmıştı. Yakalanmak umrumda değildi ama Lee Know'u bulamadan yakalanmak... Onu seneler önceki küçük, korkak Jisung'a geri döndürüyordu.

Lee Know'u ne olursa olsun bulacağım, ucunda ölüm bile olsa onu bulmak zorundayım.

***

Ekip

Kang Taehyun:

Amirim, motoru araştırdım ama kayıtlı değil iz süremiyorum.

Bu yüzden kamera kayıtlarını kontrol ettim.

Lee Minho*:

Grubu meşgul etme, yolda zaten.

Toplantıda konuşuruz.



"Siktiğimin piçi!"

Jisung'un toplantıya katılamayacağının farkındaydı, onu uyuz etmek için dediği kesindi. En azından Jisung açısından öyleydi...

Kameralara yakalanmış olamazdı, her zaman kontrol ederdi ve kendine en ıssız yolu seçer mekanlarını ona göre ayarlardı. Sanat kusursuz olmalıydı, Jisung'un sanatı her zaman kusursuzdu. Bunlar sadece ufak tefek aksiliklerdi.

Beceriksiz bir taklitçinin teki yüzünden yaşadığı ufak tefek bir aksilik...

"Bir plan yapmam lazım," Jisung kafasını elleri arasına koyup düşünmeye çalıştı fakat hiçbir şey bulamıyordu.

"Motoru hiçbir zaman evime getirmedim, doğru Jisung! Kameralara yakalansam dahi bulunamam." elini çenesine koyup bir çıkış yolu aramaya devam etti.

O kadar odaklanmıştı ki odaya giren Seungmin'i farketmemişti.

"Bay Han, seminer başlamak üzere. İsterseniz konferansa kadar size eşlik edeyim." Seungmin'in konuşmasıyla irkilen Jisung ona döndü.

"Ne ara gel- Her neyse, gelirim ben birazdan sen in." Seungmin başıyla onaylayıp odadan çıktığında Jisung, masadaki dosyalarını alıp arkasından çıktı.

Ekibe inceleme için katıldığından beridir tam olarak aklını kaybetmişti, her şey sarpa sarmıştı. Seminerleri, eğitimleri, güzellik salonlarının incelemesi, röportajlar dahil her şeyi ya iptal ediyor ya da erteliyordu. Bu semineri de iptal etseydi iyice batacağının farkındaydı.

Hevessizce kapı önünde durup maskesini taktı, içeriye girdiğinde kopan alkışların gururunu özlediğini farketti. Dolup taşan özgüveniyle kürsüde yerini aldı.

"Öncelikle hoşgeldiniz, seminerlerime olan ilginizin hayranıyım." alkışlayıp ıslıkların durmasını bekledi gülümseyerek, " Bana üç gönüllü hanımefendi gerekiyor," gözleriyle tüm konferansı tarayıp kalkan ellerden üç tane seçti.

"Bildiğiniz gibi bu seminerim Kontürleme Teknikleri üzerine, seminer sonrası biletlerinizi çekiliş torbasına atmayı unutmayın Han Jisung'la 5 günlük eğitim-" çarpılan kapıyla bütün bakışlar kapıya döndü.

Giyimiyle, yürüyüşüyle büyüleyici bir şekilde içeri girdi Lee Minho. Turuncu saçlarıyla bütün ilgiyi üzerinde toplarken soğuk bakışları bütün seminerin havasını değiştirmişti. Han Jisung, büyülendiğine yemin edebilirdi o an.

Bakışlarını katılımcılara çevirip devam etti, "kazanma şansı yakalayabilirsiniz."

Minho'nun yavaş adımlarla sahneye yaklaşmasıyla odağını kaybedip ona döndü.

"Dedektif Lee, seminerime bu şekilde girme cürettini nasıl bulduğunuzu sormam lazım."

Katılımcıların hepsi ikili arasında geçen elektriğin etkisiyle gözlerini dikmişti.

"Konuşmamız lazım Han, semineriniz umrumda değil." aralarındaki mesafeyi kapatacak son adımları da atmıştı Minho.

"Yeri ve zamanı değil." kendinden emin bi ses tonuyla konuştu Jisung.

"Bekleyemez." Minho'nun hazır cevaplığı Jisung'un fazlasıyla sinirine dokunmaya başlamıştı.

"Sahneden hemen inmezseniz güvenliği çağıracağım."

Minho alaycı tavırla kahkaha attı. Jisung'un kulağına doğrunu yavaşça değdirdi dudaklarını.

"Maktul Hwang Hyunjin'le ilgili sorularımızı cevaplaman gerekiyor Han Jisung, yaygara koparmamı mı tercih edersin?" dudaklarını biraz daha bastırıp devam etti, "yoksa uslu çocuk olup karakola mı geçelim hemen?"

"M-maktul mü? Öldü mü?" fısıltıyla sordu Jisung.

"Evet, Makyaj Katili tarafından."


~~~

Selamm, nasılsınızz?

Hyunjin'i öldürdüğüm için bana çok kızmayın olur mu?🥺 ama böyle ilerlemesi gerekiyordu👉🏻👈🏻 Kontrol etmeden atıyorum hatam varda üzgünüm şimdiden💖

Umarım bölümü beğenmişsinizdir,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın💘💘💘

makeup | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin