2

1K 132 139
                                    

İyi okumalar💘




Jisung bir elindeki dosyaya bakıyordu bir de karşısında telefonda Candy Crush oynayan dedektife... Durum o kadar komik bir hâl almıştı ki, asla buralara gelebileceğini düşünmezdi.

Karşısında bir dedektif, kendisini yakalayabilmek için yardım istiyordu ve bu onun egosunu deli gibi tatmin ediyordu. Kahkahalar basıp günlerce gülmek istiyordu.

"Ee, ne diyorsunuz?" dedektif Yoo, elindeki telefonu masa üzerine fırlatıp ciddiliğine bürünürken devam etti, "Bizimle misiniz?"

Ani bir kararla her şey boka sarabilirdi ve Jisung'un istediği şey kesinlikle bu değildi, üstelik hedefine ulaşamamışken...

"Dedektif Yoo, ben aynı zamanda bir eğitimciyim biliyorsunuz değil mi?" içinde heyecandan deliren Jisung'u bastırıp düz bir ifadeyle dedektife döndü.

"Elbette biliyorum fakat ne gibi bir engel olduğunu anlayamadım."

"Öncelikle çok yoğunum; eğitimlerim, televizyon programlarım, seanslarım... Böyle bir ekibin 7/24 çalışacağını düşünüyorum, benden bu kadar vakit beklemiyorsunuz herhalde?"

Dedektif Yoo, ellerini sallayıp güldü.

"Hayır, hayır. Tabii ki bunları düşünüp geldim, sizden isteğimiz olay yeri incelemeye katılmanız ve Makyaj Katili'nin yaptığı makyajı yorumlamanız. Haftada iki defa sadece."

Jisung çenesini eline yaslayıp düşündü. Böyle fırsatı kaçırması doğru olur muydu? Elindeki kendisi hakkında buldukları bilgilerle dolu kalın dosyayı inceledi. Belki bu sayede aradığını daha rahat bulurdu.

"Bilemiyorum, Dedektif Yoo. Ben bir polis veya dedektif değilim."

"Bay Han, sizin gibi sanat psikolojisinde uzmanlaşmış birisini bulmamız mümkün değil." sesini oldukça alçaltmıştı, "Bir sonraki kurbanın siz olmayacağınızdan emin olamazsınız değil mi? Böyle bir ekipte bulunmanız sizin güvenliğinizi de sağlar."

Jisung alaycı tavrını takınıp gülümserken tekerlekli sandalyesiyle dedektife yaklaştırdı kendisini.

"Bir sonraki kurbanın siz olmayacağınızdan nasıl eminsiniz peki? Ya sıradaki sizseniz?"

Jisung'un kararmış bakışları, alayla kıvrılmış dudakları dedektifi biraz ürpertse de ifadesini bozmadan öylece durdu. Buna bir cevabı yoktu çünkü haklıydı, sıra kendisinde de olabilirdi. Bu yüzden susmakla yetindi.

"Bunu biraz düşünün, iki gün içerisinde yurt dışındaki ekip arkadaşlarımızla ekibi tamamlayacağız." hâlâ Jisung'un elinde bulunan dosyayı tutup almaya çalışırken Jisung onu durdurdu.

"Ekibin geri kalanını öğrenebileceğim bir liste var mı?"

Dedektif Yoo, kaşlarını çatıp Jisung'un tam karşısında durdu.

"Neden öğrenmek istiyorsun ki? Katılıp katılmayacağın belli-"

"Kimle çalışacağımı önceden bilmek isterim, Dedektif Yoo."

Dedektif Yoo, bunu beklemediğinden şaşırıp tepki veremedi. Kendini toparlayıp hemen Jisung'un elini sıkıp güldü.

"Aramıza hoşgeldiniz öyleyse, Bay Han."

"Jisung diyin lütfen," tebessüm etti.

***

Jisung'un günlerdir beklediği liste sonunda gelmişti. Beş kişilik listenin dördü yurtdışından gelme görünüyordu.

Lee Yongbok

Jeon Soyeon

Shin Ryujin

Kang Taehyun

Choi Soobin

Choi Soobin dışında kimse hakkında detaylı bir bilgi bulamamıştı. Masanın ucundaki dosyayı eline aldı. Aslında ilk gördüğünde, dosyanın kendisi hakkında bulunan bilgiler olduğunu düşünmüştü. Fakat içinde sadece kurbanlar hakkında bilgi vardı.

Ya polisin hakkında bilgi bulamayacak kadar iyiydi ya da Jisung'la bunu paylaşmayacak kadar gizli tutuyorlardı.

Ekibe davet edilmiş birisi olarak Jisung için ilk seçenek daha mantıklıydı, bir kez daha gururlanmıştı kendisiyle.

Telefonundan gelen sesle düşüncelerini yarıda bırakıp yerinden kalktı. Kilit ekranına düşen bildirimle gülümsedi.

Dedektif Yoo sizi 'Ekip' adlı gruba ekledi.

Dedektif Yoo:

Akşam 19.00'da ekibin kaynaşması adına bir şeyler yiyip içelim.

Geç kalmayın, bahane kabul etmiyorum.

*konum*

***

"Nerede kaldı bu?" Dedektif Yoo saatine öfkeyle bakarken arada kapıya bakıyordu.

"Kimi bekliyoruz? Herkes burada zaten." Jisung merakla konuşurken herkes ona döndü. Jisung o an bilmeyen tek kişi olduğunu anladı.

"Ekip sekiz kişiden oluşuyor, attığım listede bir kişi eksik. Kendisini listelere koymayı pek sevmiyor da."

Ne kadar saçma.

"Çok beklettim mi?" uzaktan gelen yabancı sesle herkes kapıya doğru döndü.

Turuncu saçlarını eliyle geriye doğru atıp hızla masada Jisung'un yanına yerleşti.

"Merhaba, Lee Minho ben. İyi geçinelim ve şu ucube katili yakalayalım bir an önce."



~~~

Merhabaa, nasılsınız?

Ne yazdığım hakkında hiçbir fikrim yok, içime sinmedi pek😿

Tercih dönemim bitti ve artık rahatlayacağımı düşünüp bu hafta içinde ot8 gerilim içerikli mini ficimi yayımlayacağımı söylemek isterim🥳🥳

Umarım beğenmişsinizdir bölümü,,, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın🥺💘

makeup | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin