Bölüm 1: Labaratuvar Odası

115 9 27
                                    

 
Her zamanki beyaz soğuk labaratuvar odasında bekliyordum. Doğduğum günden beri herşey bu odada gelişti burası benim evim gibiydi. Evet çok küçüktü ama odayı saran hafif çilek kokusu her şeyi daha da güzel yapıyordu. Burda benimle ilgilenen bilim insanlarının gözetimi altında yetiştim. Bana hep iyi davranırlardı, beni zorlamazlardı. Bana diğer çocuklar gibi eğitim verirlerdi bende onlar gidince verdikleri ödevleri yapardım. Hayatım böyle sıradan bi şekilde ilerliyordu. Bir değişiklik olmasını ve kitaplardaki özel güçleri olan insanlar gibi macera dolu serüvenlere atılmak benim için çok güzel ve heyecan vericiydi. Tıpkı Marvel ve DC deki gibi bir kahraman grubum olsaydı keşke şimdiye kadar sadece ışınlabilme ve hafif nesneler ile telekenezi yapabiliyorum ha bide kimsenin bilmediği meşhur zihin okuyabilme gücüm var bundan kimseye bahsetmedim. Bilim insanları bugün tam 7 kere geldi çok yorgundum doğru düzgün düşünemiyor karar veremiyordu. Daha önce hiç bu kadar zorlanmamıştım güçlerimi kullanırken. Bir daha gelmiceklerini umut ettiğim bir şekilde gittiler. Kafamı yastığım üstüne koyup dinlenmeye çalışıyordum ama başaramadım beni engelleyen bişey vardı. Ciğerlerimi saran kimsayal madde kokusu ile bilincimi kaybettim...

Academy'de

Reginald: Evet çocuklar bugünlük bu kadar çalışma yeterli hepiniz odalarınıza

Reginald tam cümlesini bitirmiş çocuklar arkalarını dönüp bu yorucu antermandan sonra odalarına gitmek için can atarken bahçede aniden biri belirir.

Reginald: Luther gel bu kızı al ve Grace'in yanına götür
.....

Uyandığımda bir odadaydım ve kolumda serum vardı. Sanki kocaman bir malikanedeymişim gibi hissettirdi burası bana. Hiç malikanede gitmedim ama kitaplardan okuduğum kadarıyla böyle yerler olması gerekirdi. Ama bi dakika burası benim kaldığım labaratuvarın reviri değildi ki... Ben buraya nasıl geldim. Tam karşımda yaşlı tuhaf gözlüklü sanki  nerden geldi bu kız dercesine bana bakan adam elindeki defteri kapatıp şüpheli adımlarla bana doğru geldi ve konuşmaya başladı.

Reginald: adın ne küçük kız

Alessi: A-Alessi

Konuşmakta zorluk çekiyordum. Sanki ciğerlerim görevini yapmayıp kaytarıyormuş gibiydi.

Reginald: Demek Alessi bu tuhaf...

Alessi: Yanlış anlamazsınız benim burda olmam daha tuhaf.

Reginald: Normalde nerde olman gerekirdi.

Alessi: Şehir merkezinde bir labaratuvarda efendim

Reginald: Bu sabah patlama olan labaratuvar mı?

Alessi: Bilmiyorum. Peki ben buraya nasıl geldim.

Reginald: Birden bahçeme ışınlandın yani seninde özel güçlerin var bu akşam burda kal yarın karar veririz.

Alessi: Peki efendim teşekkür ederim bana yardımcı olduğunuz için.

Söylediklerimi umursamadan  elindeki deftere notlar aldı ve gitti.
Sarışın tatlı yaz kitaplarındaki güzel başrolleri andıran bir kadın yanıma geldi ve benden getirdiği kiyafetleri giymemi istedi. Rahat kıyafetler di.Onları giydim ve adının  Grace olduğunu öğrendiğim kadın ile birlikte aşağı indim.


Ev gerçekten kocaman bir malikaneydi.  Burda eğer her kim yaşıyorsa çok şanslı olmalı ama evin kavsetli bir havasında yok değildi.aOrdaki yaşlı adam benim birsüre burda kalıcağımı söyledi. Ayrıca evde dış görünüşleri birbirlerine hiç benzemeyen benim yaşlarımda 7 çocuk daha vardı. Ordaki kıvırcık saçlı kız yanıma geldi çok tatlı gözüküyordu.

Allison: Gel sana kalıcağın yeri  gösteriyim yorgunsundur. Bu arada ben Allison.

Ben sadece kolumdaki yazıyı göstermekle yetindim. Biraz şaşırdı ama fazla umursamadı akşam saat 7 de yemekte olmamam  gerektiğini söyleyip gitti. Enerjik biriydi. Biraz dinlendikten sonra aşağı indim kendimi daha iyi hissediyordum, boğazım sanırım çalışmaya başlamıştı. Duvarda duran saate baktığımda 6'ydı yemeğe daha vardı. Bende biraz bahçeye çıkıp hava almak istedim. Sonbaharın getirdiği rüzgarı tenimde hissetmek kadar güzel bişey yok gözlerimi kapatıp bir süre öyle kaldım. Bu çok güzel bişeydi. Normalde küçük odamdan dışarı bile çıkmazdım hayatın renkleri benim için kitap satırlarında oluşuyordu ama hayatın içinde olmak çok başka bişey, çok daha güzel. Bu güzel şeyleri bir kenara bırakıp tekrar salona döndüm herkes gelmişti ve bana yemek masasına gelmemi işaret etti biri. Masanın etrafında ayakta bekliyorduk Reginald'ın gelmesini. Geldiğinde eliyle oturmamazı işaret etti. Soğuk biriydi bu adam sanki sırlarla dolu gibi....


.....

Five: Ya ne demek artık bizimle kalıcak sanki siz yetmiyorsunuz!

Klaus: Sakin ol sadece bizim gibi 7 işeyaramaz kişiye biri daha katıldı.

Allison: Biz işeyaramaz değiliz Klaus

Diego: Evet babaannemde öyle derdi.

Five: Bu çok komik ben odamdayım
 
Benim burda kalıcak olmam onların arasında kaosa yol açmıştı. Sanki ben çok istiyorum burda kalmayı. Keşke annemi tanisaydım en azından o benim yanımda olurdu. Annemi düşündüğüm anda gözlerim doldu hemen odama ışınlandım kafamı yastığa gömdüm. Sadece uyumak istiyordum sanki uyandığımda herşey geçicekmiş gibi geliyor şuan bana. Birden kapım çaldı. Kalmak istemiyordum. Onlardan birini görmek hiç istemiyordum. Kapı ısrarla çalmaya devam edince bende gidip açtım. Karşımda saçları dağınık kendine pek özen göstermemiş biri vardı. Gülüşü içimi ısıttı çok samimi bakıyordu.

Klaus: Ben Klaus. Aşağıda yaşananlar için özür dilerim. Çok kaba davrandılar sana.

Ne yani cidden benden özür dilemek için mi gelmişti.

Alessi: Yok sorun değil. Bende burda kalmak istemiyorum keşke başka bi seçeneğim olsa.

Klaus: Bi dakika sen buraya ışınlarak geldin. Bunu nasıl yaptın ama bu five'in özel gücüydü.


                                                     760 kelime

Arkadaşlar ben burda bölümü bitiriyorum umarım beğenirsiniz.(lütfen destek olmayı unutmayın✨🛐)

TUA New Number: AlessiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin