---TAMAMLANDI---
Çerezlik bir hikayedir.
Hayatını pozitiflik üzerine kurmuş olan Toprak ve onun yeni ofis arkadaşı Arel...
Eşcinsel konulu bir hikayedir, catboy konuludur. Bunları bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapa...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"sütlü çorba, sütlü çorba nam naaam!"
Elimdeki kaşığı direkt olarak kaseye batırmamla karşımda oturan Arel güldüğünde ona havadan öpücük atarak çorbama gömülmüştüm.
Gecenin bir yarısı dinç bir şekilde uyanmış olsak da deliğim acıdığı için yataktan zor çıkmıştım ve canım feci derecede sütlü çorba çektiği için Arel'i mutfağa sokmuştum.
"Mis gibi olmuş, ellerine sağlık."
Bana sevgiyle bakan Arel "Afiyet olsun yavrum." Dediğinde ona kocaman gülümseyerek çoktan yarıladığım kaseme yeniden dönmüştüm.
Kuyruğum sağa sola sallanırken kulaklarımı da titreştirdiğimde Arel uzanıp saçlarımı okşamıştı. Kafamı kaldırmamla bana tebessüm eden suratını gördüğümde "Sakin sakin ye, genzine kaçıracaksın." Diyerek beni uyarmıştı.
Onu hem dinleyip hem de umursamadan kasemi bitirdiğimde geriye yaslanarak göbeğimi okşamıştım.
"Doyduum."
Sevimli sevimli konuşmamın ardından gülümsediğimde yerimden hafifçe kalkarak kasemi lavaboya bırakmıştım.
Önerimle birlikte Arel beni onaylarken "Sen içeriye geç uzan, ben de mısır patlatıp gelirim." Demiş ve boynumdan öperek beni salona yollamıştı.
Onun bu her şeye yardımcı olan anlayışlı hareketlerini sevdiğimi bir kez daha fark ederek mutlu olmuştum. Salona gelerek kanepeye yattığımda arkamda Arel için yer bırakarak televizyondan internete bağlanmıştım.
Açtığım film sitesinden rastgele bir filmi açtığımda özellikle korku-gerilim filmi olmamasına dikkat etmiş, gerisini boşvermiştim.
Kısa süre sonra yanıma gelen Arel hızla arkama yerleşirken yavaşça bana sarılmış ve kaseyi benim önüme koyarak filmi başlatmıştı.
Onunla birlikte huzurla yatıp filmi izlemeye başladığımda verdiğim kararlardan kaynaklı mutluydum.
***
Bir hafta hızlı bir şekilde geçerken Dilan'ın doğum gününe gitmek için hazırlanıyordum. En azından on beş dakika durup ayrılırım diye düşündüğüm için düz bir Jean üstüme de beyaz tişört giyerek evden ayrıldığımda işten çıktıktan sonra eve gelirken gördüğüm küpelerin cebimde olup olmadığını kontrol etmiştim.
Hediyemin de yanımda olmasının ardından telefonumdaki adrese doğru yola çıktığımda neşeli bir müzik açarak keyiflenmeye çalışmıştım.
"Şu an Arel'le olabilirdim."
Dudaklarımı bükmemle iç çektiğimde Arel'e doğum günü partisini söylediğimde bana iyi eğlenceler dilemiş ve evi temizlemesi gerektiğini söylemişti.
Kaldı ki ben de on beş dakika için gittiğim için sevgilimi zorlamamıştım ve şimdi taa beş yıl önceki kadının evine gelmiştim.
Arabadan inmemle evde her halinden parti olduğu anlaşılan bahçeli müstakil eve girdiğimde Dilan beni görerek yanıma gelmiş ve sıkıca sarılmıştı.
"Hoş geldin Toprak! Beni çok mutlu ettin."
Gözlerimin içine bakarken "Mutlu yıllar Dilan." Diyerek cebimdeki hediyeyi çıkarttığımda gözlerinden garip birkaç parıltı geçmiş ve gülümseyerek küpeleri almıştı.
"Çok teşekkür ederim ama hiç gerek yoktu."
Diyerek paketi açtığında gördüğü kelebekli küpelerle gülümsemiş ve küpeleri hemen kulağına takmıştı.
"Yakıştı mı?"
Diye sormasıyla gülümseyerek kafamı salladığımda beni sırtımdan destekleyip içki standına getirmişti.
"Araba kullanıyorum içemem. Zaten başka bir işim olduğu için fazla kalamayacağım."
Müzikten dolayı kulağına yaklaşarak konuşmamla suratı asılırken "Keşke biraz daha kalabilseydin. En azından pastamdan yerdin." Dese de omuz silkmiştim.
"Üzgünüm."
Kelimeleri aramızdaki son muhabbet olurken Dilan yanına gelen arkadaşının kulağına bir şey söylemesiyle bana bakıp gitmesi gerektiğinden bahsetmişti. Onun yanımdan ayrılmasıyla yalnız kaldığımda köşeye geçerek telefonumu elime almıştım.
Ne yapıyorsun?
Yazdığım mesajı anında gönderirken birkaç saniye sonra görüldü olduğunda Arel hızla beni yanıtlamıştı.
Temizliğe giriştim bebeğim, eğleniyor musun?
Gözlerimi devirip histerik bir şekilde gülerek resmimi çekip ona attığımda ekranda onun ismi belirmişti.
Aramasını yanıtlar yanıtlamaz ise neşeli sesi kulaklarıma dolmuştu.
"Bebeğim doğum günü partisindesin. Eğlensene."
Her ne kadar görmeyeceğini bilsem de omuz silktiğimde "Seni istiyorum ben." Dememle arkadan bir şeylerin yere düşme sesi gelmişti.
"Dikkat et." Diye uyarmamla Arel "Hep senden ötürü." Diyerek beni yanıtladığında dakikalardır olmayan neşem anında geri gelmişti.
"Eğlenmene bak toprak. Hem arkadaşın seni seviyora benziyor, bir şans ver. Yoksa gelir ve burada benimle ev temizlersin."
Son kısımda gülen sevgilimle ben de kıkırdadığımda "On dakikaya sendeyim zaten." Dememle iç çekmişti.
"Peki güzelim, ısrar etmeyeceğim. Gelirken kendine süt al, geçen gün bitirmişsin."
Sözleri gülümsememi sağlarken onu sevdiğimi söyleyip telefonu kapatmıştım. Tahmini olarak on dakikadır partide olduğum kesinken biraz daha durmak için kendimle savaşıyordum.
"Erken gitmenin karşılığında bir gün sana pasta ısmarlamama izin vermelisin. Sana müteşekkirim Toprak. Neden bunu ödememe izin vermiyorsun?"
Dilan bir anda yanıma gelerek konuşunca surat ifademden onu reddedeceğimi anlamış olmalı ki durmadan konuştuğunda gözlerimi kısa süreli kapatıp açmıştım.
"İşlerim fazla yoğun Dilan. Böyle aktivitelerle uğraşacak halim yok, inan bana. Kişisel algılamanı da istemem ama böyle şeyler beni mutlu etmiyor."
Açık olmamın daha iyi olacağına karar vererek konuşmamla Dilan gülümserken elini omzuma atıp yanağıma minik bir öpücük bırakmıştı. Geri çekilirken derin bir nefes aldığında burnunu iki yana hareket ettirerek kulaklarını da hafifçe titretmişti.
"Tamam, minik bir pasta sözüm var ama... lütfen benimle arkadaş ol."
"Peki, ama dediğim gibi fazla yoğun birisiyim ve iş yerim çat kapı gelebileceğin yerlerden değil."
Uyarılarımı baştan yapmamla Dilan gülümseyerek yerinde birkaç kez zıpladığında "Merak etme!" demiş ve bana sıkıca sarılmıştı.
Arel'in dediklerine uyarak Dilan'a bir şans vermiştim ama zaten normal hayatımda Arel bana yetiyordu. Bu yüzden istemsizce kendimi kastığımda tek dileğim pişman olmamaktı.
