1 x Beşiktaş

6.2K 308 50
                                    

Merhabalar💃

Sonunda Mübrem'in satırlarında da bir araya geldik. Sanırım bu zaman aslaa geçmek bilmedi. Ama sonunda kavuştuk.

Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Ben oldukça heyecanlıyım. Uzun süredir bu anı bekliyordum ve birden gelmesi... Sakin olmaya çalışıyorum, evet...

Bölüm sonunda yeniden görüşmek üzere. Herkese iyi okumalar💖

Mübrem - Birinci Bölüm : Başlangıç

Haziran 2021 - İngiltere 

"Hareketlere bak hareketlere." diyerek televizyona memnuniyetsiz bakışlar attım. "Futbolcu olmak sadece magazinlerde haber olmak değil işte." dedim kısık bir mırıltı ile. "Çok magazinde olmak istiyorsan git saçma yaz dizilerinde oynayıp ünlü ol. Futbol dünyasından uzak dur. Yeteneksiz herif."

Göz ucuyla Hazar'ın bana attığı garip bakışları görünce kaşlarım daha çok çatıldı. "Ne var Hazar?" dedim huysuzca. "Dide." diyerek mırıldandı. Sesindeki tuhaf ton ile kaşlarım daha çok çatıldı. "Kartal şuan sahanın en iyisi."

Gözlerimi devirerek omuzlarımı silktim. İyi olabilirdi, hatta herkesin kulübünde görmek istediği bir oyuncu olablilirdi ama bu yeteneksiz olduğu anlamına gelmiyordu. Maçın bitiş düdüğü çaldığında tuttuğum nefesimi bırakıp derin bir nefes aldım ve arkama yaslandım. "Nasıl bu kadar kötü olabildik aklım almıyor?" dedi Hazar açık kahverengi gözlerini kocaman açmış televizyona şaşkın bakışlar atarken. Bende anlamamıştım. "Çağrı'nın morali çok düşecek." diyerek devam ettiğinde kafa salladım usulca.

Çağrı ve Hazar, hayatımda en değerli olan altı şeyden ikisiydi. Hazar ile annelerimizin karnında bir araya gelmiş, Çağrı ile ise doğduğum ilk anda yan yana gelmiştik. Sonrasında ise hiç ayrılmamıştık. Birlikte koşup oynamış, birlikte büyümüş ve bir şeyler için sürekli birlikte çabalamıştık. Ve en büyük hayallerimizi birlikte kurmuştuk. Çocukluktan beri en büyük hayalimiz Beşiktaş'ta futbolcu olmaktı. Ama ne ben bunu yapabilmiştim, ne Dora, ne de Hazar. Çağrı ise bunun için çabalamış; ülkede ve dünyada bilinen bir futbolcu, milli takımın biricik forveti olmuştu. Şimdi ise dört gözle babamın isteği, bizim ise hayalimiz Beşiktaş'ın transfer teklifini bekliyorduk.

Koltuktan kalkıp uyuşmuş bacaklarımı açtım. Aynı anda telefonumun zil sesi odayı doldururken, koltuğun üzerindeki telefonumu aldım. Ekranda Dora'nın numarasını görünce gülümsedim. "Efendim İkiz?" diyerek açtım telefonu mutfağa doğru adımlarken. "Napıyorsunuz güzelim?" dedi yorgun ama neşeli sesiyle. Kendisi iyi bir mimardı ve şu aralar yeni bir proje üzerinde üzerinde çalışyordu. O yüzden hep yorgun oluyor ve eve oldukça geç gidiyordu. "Maçı izliyorduk." diyerek mırıldandım ve kahve makinesine filtreyi yerleştirdim. "Sen naptın? Yeni mi çıktın işten?" 

"Öyle oldu." dedi ve iç çekti. Dudaklarım büzüldü. Bir aydır görüşemiyorduk resmen. Özlemiştim onu. "Şey için aradım ben, maçın sonucuna baktım daha yeni. Elenmişiz. Çağrı'nın morali düşmüştür. Diyorum ki şöyle güzel bir tatil mi yapsak?"  diyerek devam ettiğinde, gözlerim kısıldı. "Olabilir aslında." diyerek mırıldandım. "Ama Çağrı biraz daha İstanbul'da kalacak. Hazar'da geçecek. Birlikte dönecekler sonra."

"Sende gel, birlikte direkt tatil yapacağımız yere geçeriz." dedi Dora umutlu sesi ile. Dudaklarımı yaladım. "Dora." dedim iç çekercesine. Gelmeyeceğimi biliyordu. "On sene oldu Dide, ömrün boyunca kaçacak mısın? Annemde artık seni yanında istiyor." dedi yükselen sesiyle. Her konuşmamızın sonu böyle bağlanıyordu. Kaşlarımı çattım usulca. "Bir gün geleceğim, biliyorsunuz. Ama şuan olmaz Dora. Kapatmam lazım." diyerek telefonu suratına kapattım. Mutfak masasını sandalyesini çekip usulca otururken, telefonumu sertçe masaya kattım. Birkaç saniyenin ardından karşımdaki sandalye çekildi ve Hazar oturdu. 

MÜBREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin