final
"Lee bundan alsak mı? Daha güzel duruyor bence~ Lee neredesin!?" Han kırmızı kilidi eline alıp sallamaya başladı, Minho çok geride kalmıştı göremiyordu O'nu. Yanına yaklaşıp elini beline koydu. "Neyi istiyorsan onu alabiliriz, seçim senin~" Herkes onları desteklerken, çıkıntılık yapan birkaç fakülte grubu onların atılması için herşeyi yapsa da; Minho ve geniş çevresi fazla büyümeden ve Jisung'un kulağına gitmeden olayı kapatmıştı. "Bunu alalım, bir de maytap mı alsak? Sahile gideriz tatlı yer kahve içeriz ne dersin?" Krem rengi şapkasını düzelterek alnına öpücük kondurdu. "Sen ne istersen onu yaparız Hannie~" Aldıklarını ödedikten sonra Namsan'a yürümeye başladılar.
Kar yavaş yavaş yağarken elleri soğuyan Minho, eldivenli eli tutup nefesini verdi. "Korkmuyor musun.. bunları geride bıraktık ama, yinede içinde küçük bir tereddüt olmalı değil mi Lee?" Durup başını çevirdi, güldü. "İçimde en ufak bir tereddüt olsaydı.. şu an el ele olmayabilirdik. O yüzden böyle şeyler sorma olur mu?" Jisung dudaklarını atkısına gömüp gülümsedi, bu cevap onun için yeter de artardı bile.
...
"Lee, burası boş gel hadi!" Jisung bulduğu boş bulduğu yeri tutup kilidi pakedinden çıkardı, Minho gelir gelmez de kilidi taktı. Anahtarı uzatıp başını salladı, Minho kilitledi. Anahtarı kırmızı posta kutusuna atıp dilek tuttular, gerek yoktu ama Jisung ısrar etmişti. "Üşüyorsan içeri girelim mi Han?" "Hayır, biraz daha kalalım. Bu yıl yapan ilk kar ve ben sevgilimle birlikteyim." Gözleri yok olana dek gülümsedi, başını omzuna yasladı.
...
"Sana kalmayalım demiştim, yüzün kıpkırmızı oldu Han." Sıcak kafeteryaya girer girmez yüzü yanan Jisung bir kez daha kendine kızdı, Minho her zaman haklı çıkardı. Ne olurdu bir kez de o haklı çıksaydı! "Burada bekle hemen geliyorum ben~" Birkaç dakika sonra Minho, elindeki tepsiyle masaya geldi. Bir tane tabak vardı, randevu menüsünden söylemişti belli ki. "Islak kek yerine elmalı tart istedim.. yiyebilir misin?" "Bu şey değil mi.. randevu menüsü?"
Minho duymazdan gelip yeni çıkmış tartı dilimlemeye başladı, ilk parçayı uzattı. "Küçük ayrıntılara takılma, eğlenmene bak Hannie~" Bir yandan tartı yedirip diğer yandan fotoğraflarını çekerken çok eğleniyordu Minho, O'nunla tanıştığı âna geri dönmüş gibiydi. Yaptığı büyük hatadan öpücüğünü aldığı güne kadar hiçbirşey yaşamamış gibiydi, zihni bomboştu ve renksizdi.
Şimdiyse renkleniyor eskiye dönüyordu. Ailesi, gecesi gündüzü, nefesi olan sevdiğiyle birlikteydi. Elinden geleni yapıp O'nu sonsuza kadar mutlu etmek istiyordu.
"Evlenelim Know, mezun olur olmaz evlenelim.. iş başvurusu için Hollanda'yı yazacaktım zaten. Balayına gerek yok, küçük bir törenle evlenebiliriz.. bizimkiler, abim ve birkaç kişi daha gelse yeterli olur. Yani tabii sende istersen-" "Neden mezun olmayı bekliyoruz, bir sonraki ay bahar tatilinde gidelim ve evlenelim. Daha fazla beklemek istemiyorum Han." Jisung atkısından tutup kendine yaklaştırdı, kısa bir öpücük bıraktı dudaklarına.
"Teşekkür ederim.. atkı için. Bende kalmış olmasaydı, bir araya gelemeyecek ve böyle olamayacaktık." Minho çatalı bırakıp ellerini tuttu, yüzüne bakmadan konuştu. "Asıl ben teşekkür ederim Han, beni öptüğün için.. sana bir kez daha aşık olduğumu anlamama yardım ettin." Küçük pişmanlığı olsa da, O'nunla mutlu olmasınk engelleyemezdi. Her zaman pişmanlıkları olacaktı ama hallederlerdi, üstesinden gelirlerdi herşeyin.
Biraz daha uzatmayı düşündüm ama önceki bölümde yorum olmaması morali bozdu, kısa kestim.
Desteğiniz için teşekkür ederim, öyle verip yorum yapanlara geçerli. Hayaletlere lafım yok...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
His Scarf Stayed On Gay MinSung ✔
FanfictionLeeKnowMinho: ATKIMI VER LAN PUŞT! Benim mükemmel atkım senin gibi bir gay için fazla pahalı.