Bebisler önceki bölümde itiraf kısmında bir belirsizlik olmuş, bir iki paragrafı düzenledim daha açık olması için. Resmi olarak Louis bebeğim kaybetti iddiayı(:
•
Müzik odasından birlikte çıkmıştık, teneffüste yan yanaydık, kantine inerken, bahçede hep dip dibeydik. Ve yan yana olduğumuz her an ellerimiz birbirimizin üzerindeydi. Meraklı bakışların hedefinde olmak eğlenceli gelmişti ama onun da dışında temas etmeden duramıyordum.
Kollarımdan geriye doğru çeken bir halattan kurtulmuş gibi hissediyordum iddianın bitişiyle. Yine birbirimizi yemeye, durmadan birbirimizi tahrik etmeye devam ediyorduk ama artık farklıydı, saklanmaya çalışmıyorduk birbirimizden.
Okuldan çıkarmış eve doğru yürürken ellerime kenetlenmiş elleriyle oynayarak gözlerine baktım. "Bize gelsene bugün."
Fikir hoşuna gitmiş gibi gülümsedi. "Güzel olabilir, kediciğin yuvasını hiç görmedim."
Zayn bu cümlelerin üzerine telefonunu çıkardı. "Bana da sevgilimi o evden çekip almak düşüyor. Masum ilişkimi çirkin oyunlarınızla kirletmenizi istemiyorum."
Niall da yüzünü buruşturup başını salladı Zayn'in yaptığı imayla. "Odalarımız altlı üstlü olduğu için o kadar üzgünüm ki şu an. Bugün annemle uyuyacağım."
Ağzım açık bir şekilde telefonla konuşarak önden yürümeye başlayan Zayn'e baktım. Ardından Niall'a çevirdim bakışlarımı. "Siz bizi ne sanıyorsunuz be?"
Ellerini havaya kaldırdı ceplerinden çıkarıp. "Her yalnız kalışınızın ertesi günü vücudunuzda izlerle geliyorsunuz. İstisnasız her seferinde."
Louis gülümsemesini bastırmaya çalışarak başını salladı. "Haksız sayılmazlar kedicik."
Louis'yi duymazdan gelip konuşmasını bitirmiş gülümseyerek yanımıza dönen Zayn'e baktım. "Abimle bizi evde yalnız bırakması için konuştun şu an, doğru anlıyorum değil mi?"
Kaşlarını kaldırıp başını salladı. "Üzgünüm ama o da farkında her şeyin."
Louis'nin güldüğünü görüp karnına hafifçe vurdum. "Şu an bize sapık muamelesi yapılıyor ve gülüyorsun. İlişkini savunsana biraz aptal kirpi."
Yapmacık bir ciddiyetle kaşlarını çatıp mavilerinin kısılmasına sebep oldu ve işaret parmağını havaya kaldırdı. "Bizi neyle itham ettiğinizin farkında mısınız? Niall özellikle sen beni çok kırdın. Eğer herhangi bir şey duymak istemiyorsan evi boşaltman gerekir, annenle yatman değil."
Üçü birden sevimsiz kahkahalar atarken tükenmişlik hissiyle nefesimi bıraktım. "Pes ediyorum, tek başıma savaşamayacağım."
Louis sırıtmaya devam ederek elimi bıraktı ve kolunu omzuma attı. "Bensiz girdiğin tüm savaşları kaybetmek artık senin kaderin, üzgünüm."
"Romantik mi olmaya çalıştın sen az önce?" Onaylamaz ifademle gezindim suratında.
Gururla başını salladı. "Buna Tommo yolu deniyor, Styles. Daha romantiğini bulamazsın."
"Bulur muyum bilemem ama sana aşık oldum bi kere. Biliyorsun ki gönül bu..."
Sırıtan ifademe karşı şaşkınlıkla araladı dudaklarını. "Sen bana bok mu dedin az önce?"
Masum bir ifadeyle dudaklarımı büzüp ellerimi iki yana açtım. "Belki de ot dedim."
Niall kafasını uzatıp başını salladı. "Bence kesin bok dedi."
Eve giderek yaklaşırken Niall'ın gözlerine baktım ne yapıyorsun der gibi. "Sarışınım birazdan bu kirpiyle yalnız kalacağım, sussana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Falling Game //Larry
FanfictionDüşünür gibi büzdü ince dudaklarını. "Ben şu an sadece seni görüyorum." Gülümsedim az önceki alaylı halini taklit ederek. "Aşktan mı kör oldu gözün?" Tek kaşını kaldırıp doğruldu. Elleri hala banka yaslanıyordu. "Sana aşık olmamı çok istediğini anla...