Basamakları çıktıkça uğultular yükseliyordu, her bir adım diğerini aratıyordu ve dinmek bilmeyen baş ağrısı giderek artıyordu. Çığlıklar yükseliyor, kulaklar çınlıyor ve duvarlar tırmalanıyordu. Gözleri kan bürümüş, kıpkırmızı ve dehşetle bakınıyorlardı. Ama en son basamağa çıkıldığında aslında kimsenin kimseyi duymadığı, kimsenin kimseyi görmediği; kör, dilsiz ve sağır bir kalabalık olduğu anlaşılıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Konuşamadıklarımız Üzerine
Teen FictionSabah şafağıyla birlikte gökte parlamaya devam edem Ay'ı görebiliyor musun ? İşte ben her iki ışığın tam ortasındayım; sabah şafağındaki umutta ve geceden kalma gözyaşlarının hayalkırıklıklarında. Peş para etmeyen yerde..!