Hızır'ın arabadan indiğini gören Adnan ona doğru yürüdü. Hızır öfkeyle yakasına yapışıp bağırmaya başladı.
"Ulan sen ne halt ettin!"
"Abi valla engel olmak istedim."
"Madem buraya geldiniz arayıp haber versene! Olanı biteni anlayıp buraya gelene kadar akla karayı seçtim!"
"Emine abla hem telefonumu hem de silahımı aldı abi."
"Lan bu şimdi mi söylenir? Çekil şuradan!"
Hızır telaşla depoya yürümeye başladı. Biraz ilerledikten sonra gördüğü manzara ile şok olmuştu.
Emine yerde hıçkırarak ağlıyordu. Haşmet'de öfkeden deliye dönmüş etrafta ne varsa kırıp döküyordu.
Kendisi gibi olanları şaşkınlıkla izleyen Behzat ile göz göze geldi.
Hızır sıkıntıyla nefes alıp verdikten sonra Emine'ye doğru yürüdü. Kadını kollarından tutup yerden kaldırdı. Emine ağlayarak başını Hızır'ın göğsüne koydu.
Hızır tam olarak ne yaşandığını bilmese de kolyeden dolayı olduğunu tahmin edebiliyordu.
Emine'yi sakinleştirmeye çalıştıktan sonra Behzat'a döndü. Behzat Haşmet'in duyamayacağı bir şekilde konuştu.
"Yengem herkesin önünde abime tokat attı."
Hızır duyduğu ile suratını ekşitip Haşmet'e döndü.
"Haşmet."
"Yeter dur artık olan olmuş."
Haşmet kan ter içinde kalmış ama hala daha öfkesini atamamıştı.
Emine'ye doğru dönüp bağırmaya başladı.
"Evet yalan söyledim. Aklıma tüküreyim ki yalan söyledim. O mutlu anımızı bozmak istemedim."
Emine Haşmet'in bağırmasıyla Hızır'dan ayrılıp bir hışımla Haşmet'in üzerine yürüdü.
"Tek bir an için geriye kalan her anı mahvettin! Ben sana artık nasıl güveneyim?"
"Sen beni neyle suçladığının farkında mısın Emine? Karşıma geçip doğru dürüst ne olduğunu sormadan..."
"Ne soracaktım sana? Sen bana yalan söyledin Haşmet! En başta kolyenin Damla'ya ait olduğunu söyleseydin böyle olmazdı! Bana yalan söylemiş olmanı hazmedemiyorum!"
Haşmet'de kadına doğru yürüyüp bağırdı.
"Şimdi ben mi suçlu oldum? Sen bana tokat attın tokat! Ben bunu nasıl hazmedeyim?"
"O zaman inceldiği yerden kopsun Haşmet Façalı!"
Haşmet sevdiği kadının böyle bir şey söylemesini beklemiyordu. Emine'yi kaybetmek istemiyor ancak geri adım atmakta istemiyordu.
Hızır ve Behzat birbirini deli gibi sevdikleri belli olan bu iki insanın halini üzülerek izliyordu.
"Bana güvenmeyen birine harcayacak zamanım yok! Koparsa kopsun!"
Emine Haşmet'in bu kadar çabuk vazgeçmesine öfkelenmişti. Gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle sildikten sonra titreyen dudaklarıyla konuştu.
"Birbirimizi iyice tanımadan böyle bir karar almamız hataydı zaten."
Emine'nin aldıkları kararı hata olarak görmesi Haşmet'i içten içe daha da sinirlendirmişti.