Haşmet sahile gelip arabasından inmişti. Saate baktıktan sonra cebindeki yüzük kutusunu çıkarttı. Arabaya yaslanıp elindeki kutuyu açtı.
Emine'ye çok yakışacak diye içinden geçirirken ona doğru gelen arabayı farketti. Emine olduğunu görünce yüzük kutusunu hemen cebine geri koydu.
Emine arabasından inip Haşmet'e doğru yürümeye başlamıştı. Haşmet doğrulup kollarını iki yana açtı. Emine gülümseyerek adamın boynuna atladı.
Haşmet sevdiği kadına sımsıkı sarılmış kokusunu içine çekiyordu. Bir süre sonra Emine'den ayrılıp ellerini tutup gözlerine bakarak konuşmaya başladı.
"Hiçbir şey için acele etmiyorum. Aksine seni geç buldum. Ne kadar ömrüm kaldı bilmiyorum. Ama geriye kalan ömrümde seni yanımda istiyorum. Son nefesime kadar seninle olmak istiyorum. Her gece birlikte uyumak her sabah birlikte uyanmak istiyorum. Seni gördüğüm andan itibaren kalbim sana ait. Ben ilk defa böyle hissediyorum. Sanki kalbim seninle atmaya başladı. Ben senin aşkınla yanıyorum. Kalbimdeki bu ateş hiçbir zaman sönmeyecek bunu çok iyi biliyorum. Çünkü seni her gördüğümde o ateş daha da şiddetleniyor."
Emine yaşlı gözleriyle adamı dinliyordu. Haşmet'in ellerini daha da sıkı tuttu.
"Benim hep zor bir hayatım oldu. Hayatta güçlü olmak için var olmak için ödemen gereken bedeller var. Nice kayıplar nice acılar yaşadım. Her şeye göğüs gerdim. Ama sensizliği kaldıramam. Düşüncesi bile nefesimi kesi..."
Emine adamın elini bırakıp parmaklarını dudağına götürdü. Haşmet dudaklarında hissettiği sıcaklıkla cümlesini tamamlayamadan sustu. Emine'nin parmaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Alınlarını birbirine yaslayıp gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"Bu koku bana huzur veriyor. Sen de senin aşkın da ruhuma iyi geliyor."
Emine sevdiği adamın yüzünü avuçları içine alıp yaşlı gözleriyle ona baktı. Kendisi gibi Haşmet'in de gözleri dolmuştu. Bakışlarını adamın dudaklarına indirip yavaşça onu öptü.
Haşmet'de ona karşılık vermişti. Bir süre sonra nefeslenmek için ayrılmışlardı. Haşmet dizlerinin üstüne çöküp cebindeki yüzük kutusunu çıkarttı.
Emine şaşkınlıkla ona bakıyordu. Haşmet'in kutuyu açmasıyla ellerini ağzına götürerek şaşkınlığını gizleyememişti.
"Bu saatten sonra benim için tek bir gerçek var. Sen benim hayatımın kadınısın bunu çok iyi biliyorum ve bu gerçeği de herkesin bilmesini istiyorum."
Haşmet derin bir nefes aldıktan sonra yüzük kutusunu Emine'ye doğru tutup gözlerine bakarak hayatının en önemli sorularını sordu.
"Ne olursa olsun benimle olur musun? Bu yolda benimle yaşayıp benimle ölür müsün? Benimle evlenir misin Emine?"
"O ateş tıpkı senin gibi benim kalbimi de yakıyor. Ne olursa olsun her zaman seninleyim. Bu yolda birlikte ne yaşarız ne kadar yaşarız bilmiyorum ama birlikte öleceğimiz kesin."
Haşmet yaşlı gözleri ve yüzündeki tebessümle ona bakıyordu.
"Evet seninle evlenirim Haşmet."
Emine'nin cevabıyla ayağa kalkıp yüzüğü kutusundan çıkarttı. Emine gülümseyerek elini ona uzattı. Haşmet yüzüğü kadının parmağına takıp elini öptü.
Emine mutlulukla yüzüğe bakıp Haşmet'e göz kırparak "Zevkliymişsin." Dedi.
Haşmet kadını baştan aşağı süzüp muzipçe güldü. Emine utanarak Haşmet'in omzuna yavaşça vurdu.
