O gergin akşamın ardından Emine Ömür ve İlyas hakkında konuşulanları Çakırbeyli kadınlarına anlatmıştı. Hayriye Ana da Ömür'ü arayıp Façalı Ailesini akşam yemeğine davet etmişti.
Emine ve Hayriye Ana hariç diğer kadınlar hazırlık yapmak için mutfağa gittikten sonra Emine düşünceli bir şekilde ellerini ovuşturarak etrafa boş bakışlar atıyordu. O geceden sonra ilk kez Haşmet'i görecekti.
Hayriye Ana onun bu halini farkederek sordu.
"De bakayum bana ne oldi?"
Emine şaşırarak ona döndü.
"Nasıl?"
"Senu bu hale koyan şey nedur?"
"Bir şeyim yok ana."
"Emine bana yalan konuşma da. Ben kizimu bilmez miyum?"
Emine başını yukarı kaldırıp darlanan yüreğini ferahlatmak için derin bir nefes aldı.
"O akşam arabam bozulunca Haşmet'de beni kendi arabasıyla eve bıraktı. Ben arabadan indikten sonra yere düştüm. Haşmet'de yanıma gelip yerden kalkmama yardımcı oldu. O sırada da Tipi bizi öyle görünce yanlış anlayıp Haşmet'e silah çekti."
Hayriye Ana panikle elini ağzına götürdü.
"Demaa!"
"Allah'tan tam o sırada Hızır geldi de olay daha fazla büyümeden kapandı."
"Emin misun?"
"Hızır'ın korkusundan Tipi bir şey yapamaz. Zaten ortada yapmasını gerektirecek bir konu da yok."
Hayriye Ana gözlerini kısıp başını iki yana sallayarak konuştu.
"Haşmet de Haşmet."
Emine şaşkınca Hayriye Anaya bakıyordu.
"Sen Tipi'nun yanunda da böyle Haşmet dema da..."
Emine farkında olmadan ona sürekli ismiyle hitap ediyordu. Kafasını sallayıp Hayriye Anaya hak verdi. Mutfağa gitmek için ayağa kalktı.
Arkasını dönüp yürümeye başlamıştı ki Hayriye Ana seslendi.
"Emine."
"..."
"Daha çok gençsun benum yaşıma geldiğun zaman yanunda evlatlarinu torunlarinu ararsun kizum."
Hayriye Ananın ne demek istediğini çok iyi anlamış olsada anlamamazlıktan gelerek bir şey demeden salondan çıktı. Hayriye Ana arkasından gülerek başını salladı.
Meryem Hızır'ı arayıp akşam Façalıların yemeğe geleceğini geç kalmamalarını tembihledi. Hızır Meryem ile konuştuktan sonra erkeklerin yanına gidip Meryem'in dediklerini söyledi. Tipi'nin gerildiğini görünce de onu uyardı.
"Bana bak Tipi olay istemiyorum. Efendi efendi oturup yemeğini ye gerisine de karışma."
Hızır ve Tipi hariç kimse olanı biteni bilmediği için İlyas meraklanarak sordu.
"Niye ki abi?"
Hızır olanları erkeklere özet geçti. Tipi daha fazla bu muhabbete dayanamayıp ayağa kalktı. Suratını ekşiterek Hızır'a baktı.
"Tamam dadaş tamam. Kapatın şu konuyu artık. İlyas'ım mutlu olsun da."
"Eyvallah Tipi Abi de nereye gidiyorsun? Birazdan eve geçeriz."