Behzat gerginliğini bastırmaya çalışarak dişlerini sıkıp derin bir nefes aldı. Abisinin kendisine ters ters baktığını hissettikçe ağzından yanlış bir laf çıkmasın diye İlyas'a olan sinirini dizginlemeye çalışıyordu.
Emine Behzat'ın sinirlendiğini anlamıştı. İş başa düştü diye düşünüp Behzat'ı ikna etmek için çabalamaya karar verdi.
"Behzat sen gelmeden önce abinle konuştuk. Bana senin rızan olmadan bir karar veremeyeceğini söyledi."
Behzat şaşırarak abisine bakmıştı. Haşmet'in lafından asla çıkmazdı. Abisinin doğrusu onun doğrusuydu. Ama Haşmet'in böyle bir konuda kendisini önemsemesi onu mutlu etmiş gururunu okşamıştı.
Emine kimse konuşmayınca konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"Seni anlıyorum. Bunca zamandır düşman bildiklerim ile nasıl aile olurum diye düşünüyorsun. Sonuçta Ömür sizlerin kıymetlisi. Ya onu üzerlerse diye korkuyorsun. Ama sana söz veriyorum hiç kimsenin Ömür'ü üzmesine onu kırmasına müsade etmeyeceğim. Ama lütfen iyi düşün Behzat. Hep birlikte kalabalık güçlü bir aile olmak varken ne diye birbirimizi üzelim? Ömür'ün sevdiği insanla mutlu bir yuvası olmasını istemez misin?"
Emine o kadar sakin o kadar güzel konuşuyordu ki herkesi etkilemişti. Behzat bile daha fazla dayanamayıp yumuşamıştı. Haşmet hayranlıkla Emine'yi izliyordu. Bu kadın benim karım olmalı diye aklından geçirmeden edemedi.
Behzat bir süre sessiz kalmış ardından sakince konuşmaya başlamıştı.
"Abla valla o kadar iyisin hoşsun ki ben şimdi sana nasıl yok diyeyim? Nasıl üzeyim seni? Ama..."
"Aması ne Behzat?"
Haşmet'in sesi biraz sert çıkmıştı. Emine bir Haşmet'e bir Behzat'a bakıyordu. Behzat tam kararını söyleyecekken bir gerginlik yaşanmasını istemeyerek Behzat'a dönüp tebessüm edip sordu.
"Ama Behzat?"
"Aması şu abla biz daha bu insanları doğru dürüst tanımıyoruz. Gelsinler kızımızı istesinler nasıl diyeyim?"
Behzat'ın isteme lafı etmesi herkese tebessüm ettirmişti. Behzat bunu farkederek söylendi.
"Gülmeyin."
"Benimle tanıştığına memnun olmadın mı Behzat?"
"Yok abla öyle şey mi olur? Allah var seni çok sevdim. Sevmesem hala daha sana abla der miyim? Bundan sonra kapımız sana hep açık. Başımızın üstünde yerin var."
"Ee o zaman bir sorun yok. Ben bütün Çakırbeylilere kefilim. Bana güven her şey çok güzel olacak. Hani dedin ya kimse birbirini tanımıyor diye o zaman şöyle yaparız. Biz size değilde siz bize ziyarete gelirsiniz. Hem böylelikle herkes tanışmış olur hem de isteme merasimine kadar için rahat etmiş olur. Bunu birilerinin ayağına gitmek diye de düşünme. Hayriye Anaya olan saygımızdan elini öpmeye geldik dersiniz."
Behzat gülerek "Abla yemin ederim sen nasıl bir kadınsın ya? İki cihan bir araya gelse beni ikna edemezdi. Ama sen ettin valla. Senden korkulur." Dedi.
Herkes dayanamayıp gülmüştü. Emine şakayla karışık "Aşk olsun Behzat. Korkulacak neyim var? Ama doğru istediğimi elde ederim." Demiş gülerek göz kırpmıştı.
Herkes çok mutluydu. Ömür bu güzel haberi İlyas'a vermek için sabırsızlanıyordu.
Emine buraya gelirken bir tatsızlık yaşanırsa diye o kadar gergindi ki. Sebebi ise Tipi ve Hızır'ın Haşmet ve Behzat hakkında söyledikleriydi. Halbuki Hızır ve Tipi nasılsa onlarda öylelerdi.
Neyse ki korktuğu olmamış kendisini anlayışla karşılamışlardı.
