1950
Çıkan iç savaş ile cepheye çağırılan her asker ölümü göze alarak gider o cepheye, arkalarında bıraktıkları kalpleri, sevgileri, tamamlanmamış yirmili yaşları...
Cehennem aratmazken dünyada kendini, cephe içinde olan çatışmalar iyice ateşlenmişti elbet. Ateşlenen çatışma ödetiyor günahları. Dökülen gözyaşları ise yakıyor düştüğü her yeri.Sene 1950, Korede çıkan iç savaş ve çağırılan askerler. Dökülen kanlar, ateşlenen mermiler başlamış bu yıl her bir saniyesine lanetler ettirerek.
Sene 1951, 1 yıl olmuş savaş çıkalı, hala haretli. Binlerce kayıp, kayıpların arkasından haber bekleyen habersiz aşıklar.
Sene 1952, 2 yıl olmuş savaş çıkalı. Hala devam etmiş bu atışma. Dökülen kanlar sulanmış her bir yeri sanki yağmurcasına.
Sene 1953, aylardan temmuz 27, bitti çatışma, sanki her şey boşuna olmuşcasına. Unutulan yüzler, özlenen kokular ve kaybedilen ruhlar.
Biz dönelim 1950 ve 1952 zamanlarına.
Kim unutmuş sevdiğinin kokusunu her an burnuna gelen barut kokusuyla?
Peki kim özlemiş her gün umutla ay ışığının vurduğu masada sadece bir kağıt parçasını?Ve elbet gelir burnuna onun kokusu, sonun bile olsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1950, hyunlix
Fanficher gün bekler ay ışığının altında bir mektup daha 100921-161121 angst, by @derastra