BÖLÜM 8: BASKIN

378 32 8
                                    

Not: bu bölüm güzel olmayabilir ancak bir sonraki bölüm çok güzel benden söylemesi...

Bir kaç saat geçmişti ve ben hâlâ dışarıyı seyrediyordum. Canım sıkılıyordu. Yüzbaşı Levi’ler dönmemişlerdi. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Bir ses duydum. Ayak sesi? Yanlış duymuş olabilirdim. Bir daha dinledim. Aynı sesi bir daha duydum. Deprem oluyor gibi her adım sesinde etraf sallanıyordu. Koşarak odamdan çıktım. Bu koğuşun özelliği surlara yakın olmasıydı. Dışarıya attığım ilk adımda yerimde kaskatı kesildim. Devler, sur Rose’u yıkmış içeri akın ediyorlardı. Derin bir nefes aldım ve durum değerlendirmesi yapmaya başladım Pekâlâ devler içeri giriyorlar ve seçkin askerler şuanda surların dışında

o zaman yapacak tek bir seçim vardı. Atıma doğru koştum ve bağlandığı yerden çıkardım. “Deh!” Komutu vermemle at koşmaya başladı. Keşif birliği koğuşuna doğru gidecektim. Yüzbaşı yerimden kıpırdamamam konusunda beni tembihlemişti. Ancak şuanda durum farklıydı. Eğer yerimden kıpırdamazsam insanlarda, bende devler tarafından çiğ çiğ yenilecektik.

.~.~.~

Keşif birliği kulesine vardığım anda içeride koşuşturma olduğunu farkettim. Herkes paniğe kapılmış, komutanlar olmadığından ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Kimse harekete geçmiyordu. Ve ben tek kişiyle insanları bu durumdan kurtaramazdım. Koştum ve giriş katın en boş yerinde durdum. böylece sesim yankılanacak, çoğu kişinin duymasını sağlayacaktı. “BENİ DİNLEYİN!!” Sesimin yankılanmasıyla etrafta Bir anda sessizlik oluştu. Her ne kadar sesimin yankı yapması tuhafıma gitsede umursamadan konuşmaya devam ettim “Beni iyi dinleyin! Komutanların olmaması kazanamayacağız anlamına gelmiyor! Aynı zamanda kayıp vermeyeceğimiz anlamına da gelmiyor! Bazılarımız ölecek! Bu bir gerçek. Ve ölenler sadece korkanlar olacak. Bu yüzden Korkmayın, unutmayın! Önünüzdeki engellere bakarsanız her zaman düşersiniz, işte bu yüzden önünüzde ne kadar engel olduğuna değil, o engelleri nasıl geçeceğinize odaklanın!” Etraftaki sessizlik baskınlaştı. Herkes beni izliyordu. Bu kadar gözün üzerimde olması beni gerse de soğukkanlılığımı korumaya çalıştım. Kalabalığın içinden biri “O zaman öğret, bize nasıl önümüze bakacağımızı öğret!” Dedi. Dudağımın kenarı zaferle kıvrıldı. Etraftan tezahürat sesleri yükseldi. “HERKES SIRAYA GEÇSİN!!” sesimin bu kadar gür çıkacağını tahmin etmemiştim. Sıradaki ilk 10 kişiyi gösterdim “Siz, alet edevatlardan sorumlusunuz. Devlerin Silah kulelerine saldırmalarına izin vermeyin, aynı zamanda malzemesi biten askerlere yardım edin!” evet anlamında başlarını sallayıp yanımızdan ayrıldılar. Sıradaki diğerlerini göstererek “10’arlı guruplara ayrılın. İlk 10 kişi kuzey cephesinden, diğer 10 kişi batı, diğer 10 kişi güney’den sorumlu! Bense doğu cephesinde ilgileneceğim! Yanınıza kırmızı işaret fişeği alın yardıma ihtiyacı olan fişeği patlatsın, boş olanda yardımına gitsin. ” Koştum ve yanlarından ayrıldım. Aynı zamanda diğerleride sorumlu oldukları yerlere gittiler.

.~.~.~

Doğu cephesine hızla giderken devlerin daha oraya ulaşmadığını farkettim. Ta ki bir tane kızın bana doğru koştuğunu görene kadar. Beni gördüğü anda durdu “Yardım et! Nolur” atımdan indim ve yanına gittim. Bu kız Muhtemelen 5-6 yaşlarındaydı. “Bir sorun mu var, küçük kız?” çocuk koşmaktan nefes nefese kalmıştı. Elleri dizlerinin üzerinde, nefesini düzene sokmaya çalışıyordu. Bir anda kafasını kaldırdı ve soluk soluğa “Evet! Devler köyümüze saldırıyor, yardım et nolur. Annemin ölmesini istemiyorum! Annemden başka kimsem yok” dedi. kaşlarımı çattım. Daha çok küçüktü bu kız. Bu yaşta ki kimsenin yakınını kaybetmemesi gerekirdi. Özellikle de ailesini. Anne gezindiğin bağ, baba yaslandığın dağdır. Ömrünün en güzel çağı, annen ve babanla olandır. Bu zalim dünyada bu kadar savunmasız bir kızın tek başına, kimsesi olmadan yaşamasına izin veremezdim. Bu kızın bu berbat insanlara muhtaç kalmasını izleyemezdim. Evet, kızın Hayata karşı öğreneceği daha çok şey var. Ancak bunun için daha çok genç. Bu dünyanın ne kadar zalim olduğunu görmek için daha çok küçük. Bu kız kendi ayakları üzerinde duramayacak kadar yardıma muhtaç. İşte sırf bu yüzden Devlerin bu kızın annesini öldümesine izin vermeyecektim. Bu çocuğun kimsesiz kalmamasını sağlayacaktım. Çocuğu kolundan yakalayıp atıma bindirdim. Ardından “Yolu tarif et” dedim.

.~.~.~

Kararlı bakışlarımla devleri inceliyordum. Girişten giren düzinelerce dev var. İçeride de düzinelerce var

bu sefer işim kolay olmayacaktı. Ki bana sorarsanız yaşayamayacaktımda. Ancak şuanda ki önceliğim benim yaşamam değil kızın ölmemesiydi. Derin bir nefes aldım ve kıza döndüm “Merkeze doğru koş , eğer yanına bir dev gelirsede bunu patlat. Yardımına geleceklerdir. ağaçlık alanlardan gitmeye özen göster” kız eline verdiğim işaret fişeğini bir süre süzdü. Sonra gözlerimin içine bakıp başını bir kez salladı. Gülümsedim ve arkamı döndüm ilk adımımı atacağım sırada kızın sesi beni durdurdu “Dur! Adın ne?” bir süre duraksadım. Ardından omzumun üzerinden kıza baktım ve “Cia” dedim. Kız gülümsedi "Ölme Cia abla. Benim için ölme" dedi. Ona doğru döndüm ve tek ayağımın üzerine çömeldim.  Ölmeyeceğimi  garanti edemezdim. Hayal kırıklığıyla gözlerine baktım. "Üzgünüm, bunu sana garanti edemem ama merak etme anneni ve seni kurtarmadan asla ölmeyeceğim." Gözlerimin içine baktı. Gözleri dolmuştu "Peki sonra..." Bir elimi omzuna koydum. "Merak etme elimden geleni yapacağım, söz" bir gözünden yaş aktı. "İnanıyorum, elinden geleni yapacağına inanıyorum" dedi. Gülümsedim "Ağlama, her zaman gülümse. İnsanların seni hiçbir zaman üzmesine izin verme" kafasını kararlılıkla aşağı yukarı salladı. "Adın ne?" Diye bir soru yönelttim "Akira" gülümsedim "Akira, gideceğin koğuşa askerler gelecek. Eğer Yüzbaşı Levi diye birini görürsen, ona burada olduğumu, Bana yardım etmek için gelmesi gerektiğini, burada düzinelerce dev olduğunu söyle. Anlaştık mı?" Kafasını salladı. Ayağa kalktım "Güzel" dedim ve arkamı döndüm. "Cia" dedi Akira, ardından "Ölme, söz mü?" diye bitirdi cümlesini. Arkamı dönmeden "Söz." Dedim. Anın hırsıyla söylemiştim bu sözleri. Öleceğimi biliyordum. Ve bir söz vermiştim ona. Aynı petranın bana verdiği gibi. Şimdi anlıyorum Petra. Bu ölümlü dünyada neden ölmeyeceğini söylediğini şuanda daha iyi kavrıyorum...







Umarım beğenirsiniz... Aşağıya bir adet Levi bırakıyorum

 Aşağıya bir adet Levi bırakıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Levi × ReaderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin