"Kunikida-san, ben tam zamanlı olarak çalışmak istiyorum."
"Huh?"
Sözlerim bütün ajans tarafından sanki ortama bomba fırlatmışım gibi yüksek bir tepkiyle karşılanınca olduğum yerde biraz küçüldüm.
Hepsi çok anormal bir şey söylemişim edasıyla bakıyordu. Lütfen gözlerinizi üstümden çekin- Bu ürkütücü.
"Okulun ne olacak?" diye sorarken elindeki günlük planının yazılı olduğu defteri kapatıp kenara bıraktı Kunikida-san. Bu ciddileştiği zaman yaptığı bir hareketti.
"Okulu bırakıyorum." az öncekine kıyasla bu sefer çok aciz çıkmıştı sesim. Avuçlarım bir polis sorgusunda gibi hissettiğimden terliyordu.
Kunikida-san hafifçe kaşlarını çatıp sesini biraz alçalttı. "Emin misin? Konu üniversite maliyeti mi? Maaş konusunda başkanla konuşmayı deneyebiliri-"
"Kunikida-san," nazikçe sözünü kestim. Benim için endişelendiğini görmek dudaklarımda ufak bir tebessüm yeşertmişti. "Konu para değil."
Konu elbette bir bakıma paraydı çünkü tam zamanlı olursam daha çok kazanabilirdim ve bu da ameliyatı daha hızlı olabilmemi sağlardı ancak hayır. Tüm neden bu değil.
Şimdiden okulda adım çıktı ve üniversite gibi insanlarin kendi halinde takıldığı bir yer olmasına karşın oraya dönme riskini göze alamam.
Fiziksel olarak kendimi yeteneğim sayesinde korurum belki evet ama psikolojimi yeteneğim koruyamaz. Oraya dönersem beni mahvederler.
"Başka bir sorun mu var?" bu sefer araya giren Dazai-san oldu. Gözlerinde ufak bir merak kırıntısı gördüm çünkü ara ara okul nasıl gidiyor diye sorduğundan okulda oldukça mutlu olduğumu ve arkadaşlarımı sevdiğimi biliyordu.
"Biz yardım edebiliriz belki." Kenji tatlı bir tonda sorarcasına cıvıldadı ve Yosano-sensei başını sallayarak onay verdi. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu. "Sınavlardan kaldıysan çalışmak için işten izin alabilirsin."
Atsushi'nin ise o anda Kyouka ile bir iş için dışarıda oluşu belki de benim en büyük şansımdı.
"Hayır açıkçası-" derin bir iç çekip gülümsemeyi denedim. "Lütfen bu konuda endişelenmeyin, kararımı çoktan verdim."
Kunikida-san bana tereddütlü gözlere baksa da sonunda burun kemerini ovup iç çekti ve omuzlarını pes edişinin göstergesi olarak indirdi. "Peki- Peki tamam... Ben başkanla konuşacağım.""Teşekkür ederim." hızlıca eğilip ufak bir teşekkür mırıldandıktan sonra işimin başına geçtim.
Öğle arasına kadar büro oldukça sakindi. Spesifik herhangi bir iş almadık ya da mafya sorun çıkarmadı. Kağıt işleri ve birkaç telefon görüşmesiyle geçirdiğimiz bir sabah oldu.
"Yemek vakti!" Ranpo-san'ın neşeyle şakıdığını duyduğumda kafamı bilgisayardan kaldırabildim. Herkes teker teker aşağıdaki kafeteryaya in erken sandalyemde biraz gerindim, nedensiz bir şekilde rahatlamamı sağlamıştı bu.
"Tanizaki-san."
Ilık, yumuşak bir ses işitince gerinirken kapattığım gözlerimi araladım ve kollaromı geri indirdim. "Ah, Kenji-kun?"
Küçük meslektaşım bana hoş bir gülümseme sundu ve elindeki bitkiyi kenara bırakarak yanıma yanaştı. Ofiste sadece ikimiz vardık ve öğlen güneşi havadaki tozları görünür kılarak içeri doluyordu. Perdelerin açıkta bıraktığı yerden süzülen bir demet ışık, Kenji'nin yüzüne düşerek çillerini daha görünür kılmıştı. Bu çocuğun genel olarak çok sevimli bir havası vardı, gün ışığından bir parça gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘊𝘩𝘪𝘨𝘢𝘶/𝘛𝘢𝘯𝘪𝘈𝘵𝘴𝘶
FanficBungou Stray Dogs •Trans! Tanizaki Junichiro •Tanizaki x Atsushi •AU Bazıları kendini sonradan keşfeder. Warnings •Self harm •Suicidal thoughts •Transphobia •NSFW [Biliyorum ki trans insanların geçtiği süreçler; gerek ameliyat serüvenleri, gerek...