üç

573 58 97
                                    

iboya veda ettik.

hikayeyi kimse okumuyo cok mutsuzum ama yine de olsun bi iki bölüm daha yazayım

fakirin yüzü gülür mü¿

...

sergen anlayışlı bakışlarını gezdirdi yüzümde. "saçmalama tunahan, tabii ki dinlerim." duyduğum cümleyle koltukta kıpırdandım. nereden başlayacağımı kestiremiyordum. "rahatla, bol bol vaktimiz var."

sergen'in kurduğu cümle beni rahatlatmaya yeterli olduğunda derin bir nefes verdim. onun beni tanımasını istiyordum. bu garip tavırlarımın sebebini bilsin, yaptığım ve söylediklerime anlam veremediğinde altında bir sebep aramasın, sebebi bilsin istiyordum.

"bir çeşit kişilik bozukluğum var." dedim bir çırpıda. tepkisini görmek için gözlerine kaçamak bir bakış attığımda kaşlarını çatmış dikkatle beni dinliyor olduğunu gördüğümde sırıtmadan edemedim.

"kendimi bildim bile insanlarla mesafeliyim. ama eskiden bu kadar üst seviye değildi." durup masada duran bardağa uzanmaya yeltendiğimde sergen benden erken davranıp suyu elime tutuşturdu. teşekkür edercesine gülümsedikten sonra bir iki yudum alıp devam ettim.

"tedavi edilebilir bir şey aslında. özellikle yaşım küçükken aile terapisi ile daha iyi olabilirdim. ama ailem çok ilgisizdi. benim gerizekalı olduğuma inandıkları için uğraşmaya yeltenmemişlerdi." son cümlede sesim titrediğinde soluklanmak için sustum.

sergen sağ eliyle bacağımı sıvazlarken "istersen sonra da devam edebilirsin." dedi. hayır anlamında salladım başımı. aslında birine anlatmak iyi geliyordu. bunları ilk defa yüksek sesle söylüyordum. bu yüzden biraz zordu.

"benden ümidi kestiklerinde başka bir çocuk yaptılar. çünkü ben yeterli bir evlat olamamıştım onlar için. annem ve babam bile benden uzakken, ben diğer insanlara nasıl yakın olabilirdim ki?" kazağımın kollarına sildim gözümden akan yaşları.

"ilk ve orta okulda çok sessizdim. o zamanlar insanlar bana çok bulaşmazdı. sınıfın sessiz çocuğuydum sadece. yedi ve sekizinci sınıfta zorbalığa uğradım ama katlanılmayacak gibi değildi." derin bir nefes alıp devam ettim. "ama lisede bütün hayatım cehenneme döndü. hamza denilen çocuk başlattı bu azabımı. şu an bu kadar berbat halde olmamın sebebi de o."

iğrendiğim o alaylı gülümsemesi aklıma geldiğinde gözlerimi yumdum sıkıca. sinirden fark etmesem de çenemi kasıyordum. sergen ellerini yeniden ellerime getirdiğinde ise tırnaklarımla avuç içlerimi çizdiğimi gördüm.

sergen bana engel olduktan sonra bana doğru eğildi. sinirli görünüyordu. "hamza'nın amına koyayım, kendine zarar veriyorsun. gözünü seveyim ben kaçmıyorum. başka zaman devam edersin."

gözlerimi kırpıştırarak "tamam." dedim. "tamam." dedi sergen gülümseyerek. "kalk bakim." dedi beni bileğimden tutarken. onu takip ederek ayaklanırken son kez gözlerimi kuruladım.

merdivene geldiğimizde bileğimi bıraktı. tuttuğu yere elimi götürdüğümde sıcacıktı. tıpkı boynu gibi.

gelmediğimi fark eden sergen bana döndü. "adi, ne bekliyon orda." dediğinde onu takip ettim. odasına girdiğinde kapının eşiğinde durdum ve ona baktım.

arkasına dönüp beni hala orada gördüğünde gözlerini devirdi. "anlaşılan ben seni hep kucağımda taşıycam, yavrum gelsene şuraya."

"yavrum mu? yavrun muyum gerçekten?" dedim sergen'e doğru yürürken. sergen gülümsedi. "e yavrumsun tabii, baksana." dedi saçlarımı karıştırarak.

sergen'in bana en ufak temasında iç organlarım bir değişik oluyordu. bu kötü bir his değildi ama, aksine sürekli hissetmek istediğim bir şeydi. sergen'e çok yakın olmak istiyordum.

home // sergen x tunahanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin