5|Çilekten nefret ediyorum

33.8K 2.4K 2.3K
                                    

geldim sonunda 💝

*

Birçok şey denemiştim.

Bir zamanlar aramızdan sus sızmayan eşimin benim için özenle seçerek aldığı dar pantolonlarımı, ünlü markalara ait önemli tasarım kıyafetlerimi ve ev içinde giymeye uygun rahat eşofman takımlarımı...ancak hiçbirinin içinde kendimi güzel hissedememiştim.

Çirkinleşmiştim. Belki son bir gün içerisinde olmuştu bu ama sonuçta olmuştu işte. Aynaya baktığımda her zamanki Anıl'ı göremiyor oluşum beni delirtiyordu. Elimden hiçbir şey gelmemesi de cabasıydı. Ne giyersem giyeyim güzel olamıyordum.

Evimizdeki misafirleri hiçe sayıp odaya kapandığımızdan beri büyük bir dikkatle kıyafet arıyordum ve sonuç buydu. Elime yeni bir parça aldığım her seferinde bir aynaya bir de kıyafete bakıyor, omuzlarımı düşürüp mızmızlanmaya başlıyordum.

En sonunda yaptığım seçim ise çilek desenli saten pijamalarımdan yanaydı.

Evimdeki insanların bana attığı garip bakışlar eşliğinde üst kısmı gömlek şekilde olan pijamamla salona kadar ilerlemiş, büyük koltuğumuzun tam ortasına bağdaş kurarak oturmuştum. 

Şeyda, elindeki raporları Savaş'a ve diğerlerine açıklarken kenarda duran büyük lacivert yastığı kucağıma aldım. Ardından uzunca bir süre ağlamaktan dolayı kızarmış burnumu çekip neredeyse iki büklüm hale gelerek başımı yastığa yasladığımda koltukta küçücük kalmıştım.

Başım ağrıyordu. Evet, bunu yeni hissediyordum. Muhtemelen ağlayıp durduğum için başlamıştı. Belki de, hala evimde olan o küçük böcek yüzündendi. İnsanları tanımadan yargılamaktan hoşlanmazdım ama o çalışan beni hiç tanımadan yargılayıp laf sokma hakkını kendisinde görüyorsa, ben de aynı şekilde karşılık verirdim. 

"Savaş Bey, şöyle oturun lütfen."

Sesini işittiğimde başımı hafifçe kaldırıp ne yapmaya çalıştığına baktım. Şeyda'nın yanında oturan Savaş ayaklanmıştı ve o sarışın çocukta elinde bulunan dosyaları havaya kaldırarak kendi yanını işaret ediyordu. Onları izlediğim belli olmasın diye saniyelik olarak kaldırdığım başımı yeniden yastığın üzerine bıraktığımda önce yanımda bir hareketlilik hissettim, ardından üzerime doğru eğilen iri bir beden.

"Neyin var?" diye sordu, çekingen bir ses tonuyla. "İyi misin?"

Konuşmak istemediğim için boğuklaşmış sesimle beraber "Hmhm." gibisinden bir ses çıkartıp burnumu çektim. Savaş'a dönmemiştim.

"Odaya uzanmak ister misin? Bu pozisyondayken..." dediğinde oturduğum şekli süzdüğünü biliyordum. "Bebeği eziyormuş gibisin."

"Ne?" elim anında karnımdaki yerini alırken refleks olarak doğruldum. Sadece öne doğru eğilip yastığın üzerine kıvrılıvermiştim işte. Bu durum bebeği kötü etkiler miydi? "Ezilmez-ezilmez hiç. Deme öyle."

Sanırım bu söylediğinde ciddi değildi çünkü capcanlı dudaklarında samimi bir tebessüm oluşmuştu. Savaş, fazla güleryüzlü biriydi. Evet...bu hallerini unuttuğum için birkaç saniyeliğine donup kalsamda, benim eşim hiçbir zaman asık suratlı biri olmamıştı. Girdiğimiz ortamlarda daima sohbeti idare eden o komik kişi olurdu, insanlar onunla konuşmaktan büyük zevk duyardı ve ortamın enerjisini anında yükseltirdi. 

Bebeğimiz İçin • [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin