in den Tod verliebt sein, rsk

0.2

Lisa uyumadığımı anlayınca kapısını açtı ve dışarı çıktı. Ben de doğrulup aynı şekilde dışarı çıktığımda çantamı almak için arka kapıyı açtım. Eğilip çantamı aldığım sırada Lisa'nın bagajı açtığını gördüm. Orada ne yapıyordu bu kız? Başını bagaja eğip birşeyler karıştırdığında merakım daha da artmaya başladı. Tam kapıyı kapatıp yanına gidecekken Lisa boyundan büyük sarı bir çantayı bagajdan çıkarması ile şok geçirdim, o nasıl sığmıştı oraya? En önemlisi o koskoca çantayı ne yapacaktı. 

İşaret parmağımla koca sarı çantayı gösterdim "O ne öyle Lisa, boyundan büyük" 

Lisa o sırada koca çantayı kucağına almış sağa sola sendelerken yüzünü kapatan çantanın ardından bana bakıp konuşmaya çalışıyordu. Kıkırdayıp yanına gittim ve çantanın altından tuttum. Üstünden büyük bir yük kalkmış olacak ki koca bir nefes dışarı üfledi.

 Sorumu tekrarladım

 "Bu ne?" Lisa bana küçümser gibi baktı "Ne olabilir? Çanta" 

Gözlerimi devirdim. Kör muamelesi görüyordum şuan.

 "Vay be ben de kalem zannediyordum... Onu mu soruyorum Lisa? Ne yapacaksın bu koca çantayı" Omuz silkti.

"Bilmiyorum. Taehyung istedi. Ben de birkaç abur cubur koyayım dedim" Gözlerimi koskocaman açıp önümdeki tıka basa dolu çantaya baktım ve tek kaşımı kaldırdım "Biraz mı?" Güldü ve geçiştirmeye çalışır gibi çantayı çekiştirdi.

 "Hadi götürelim şunu yoksa kolumun yakında pestili çıkacak"

Başımı salladım. Benim de kollarım ağrımıştı. İçinde sanki 2 tane insan vardı. Ne koymuştu bunun içine? Halı falan mı? Sanırım pek takmamalıyım çünkü Lisa'nın doğal halleriydi bunlar. 

Bagajı kapatıp hızlıca Taehyungların dış kapısının önüne geldiğimizde Lisa aniden çantayı yere bırakınca dengemi kaybedip yere tosladım. Lisa büyük bir kahkaha patlattığında yerden kalktım ve üstümü silkeledim. 

"Lisa kafayı mı yedin sen o öyle bırakılır mı?"

O sırada gülmekten gözleri yaşaran Lisa kekeleyerek konuşmaya çalışıyordu.

"Nasıl düşt- puahahahha"

Gözlerimi devirdim ve koca çantayı yerden alıp Lisa'nın üstüne doğru fırlattım. Sendeleyerek kapıya yapıştığında büyük bir gümbürtü koptu. Kapıdan destek alan Lisa üstündeki koca çantayı itmeye çalışıyordu. Tam kendini toparlamışken Taehyung kapıyı açınca Lisa Tae'nin üstüne düştü. Tıpkı dominant taşları gibi üst üste yere düştüklerinde kıkırdadım. Hiçbirşey olmamış gibi yanlarından geçtim.

"Ne güzel, bir taşta 2 kuş. Hadi uyuşuklar geçin içeriye"

Lisa'nın mızmızlanmasını duyabiliyordum ama takmadım. Hırkamı çıkartıp fortmento'ya astım ve her zaman buraya geldiğimde giydiğim tavşanlı terliklerimi ayaklarıma geçirdim. Evin içi olması gerektiğinden bile sıcaktı ama bana kansızlığım olduğu için az bile olsa soğuk gelmişti. Evden hiçbir ses çıkmayınca Salona doğru yürüdüm. Lisa ve Tae'nin konuşmaları azbuz duyuluyordu. Dış kapının kapanma sesini duyduğumda içeri geçtiklerini anladım ve salonun kapısını açtım.

 Kapıyı açtığımda Jennie, Jisoo, Jin, Jimin ve Yoongi'yi karşımda görmemle duygulandım. Onları neredeyse 2 aydır göremiyordum ve onları özlediğimi fark ettim. Onların da hepsi bana döndüğünde Birer saniye bakıştık ve ardından birbirimize sarıldık. 

"Şunlara bak! Biz olmadan nasıl sarılırsınız?"

Lisa'nın arkadan gelen kısık sesiyle hepimiz kıkırdadık ve ayrıldık. Jimin omuz silkti ve Lisa'nın yanına yürüyüp önünde dikildi. 

"Sen olsan ne olur olmasan ne olur?"

Lisa yüzünü buruşturup Jimin'i boydan bir süzdü.

"Bana bunu bu boyunla mı söylüyorsun?"

Jimin gözlerini devirdi.

"Senden uzunum Lisa!"

Lisa lafı manüpüle edildiği için yüzünü astı ve kendini koltuğa attı. Jennie eliyle bizim getirdiğimiz çantayı gösterdi. Tae buraya kadar taşımış olmalıydı. 

"Eee ne yapıyoruz? Hem bu çanta ne işe yarıyor?"

Tae ceplerini karıştırmaya başladı. Ön cebinden araba anahtarı çıkardığında hepimiz dikilmiş ne diyecek diye bekliyorduk, Lisa dışında...

Taehyung gülümsedi ve elindeki anahtarları salladı.

"Ormana, gece yürüyüşü yapmaya gidiyoruz"

***

"¤"