Jin duyduğu sözlerle sinirlenmişti. Elini yumruk yapıp önündeki sehpaya vurdu.
"Nasıl yani! Birde kaçtılar mı? İzin mi verdiniz kaçmalarına!!"
Lisa başını sağa sola salladı ve dirseğini koltuğun kenarına yasladı.
"Hayır. Zaten kaçarken ölmüşler. Polisler onları vadi kenarında bulmuş ama işin garibi hiçbir yaraları yokmuş. Kalp krizi tehşisi koyulmuş."
Jennie sandalyesini düzeltirken kaşlarını çattı. "Ama ikisi nasıl aynı anda kalp krizi geçirebiliyor ki? Bu mümkün mü?"
Lisa omuz silkti.
"Orasını bilseydim açıklamasını yapardım. Tıp okuyup doktor olan ben değilim sonuçta" diyip bana dönmesi ile gözlerimi kıstım.
"Bunun tıpla ne alakası var? Aynı anda ölmeleri biraz garip olsa da mümkün olabilir. Biz sadece iyileştirmekle ve tehşis koymakla hükümlüyüz."
Gözlerini devirdi. Boynunu sağa sola çevirip kıtlattı.
"Tamam tamam şu tıp konuşmalarına başlama yine. Hiç sevmiyorum."
"Lisa şu kızlar hakkında ne biliyorsun?"
Taehyung kapıya yaslanmış elinde suyla meraklı meraklı bize bakıyordu.
"Pek bilinecek birşey yok aslında. Sadece orospunun tekilerdi"
Lisa eliyle Taehyung'a gel işareti yapınca Taehyung 'ne?' anlamında kafasını salladı. Lisa elini alnına vurup dişlerini sıktı.
"Tanrı aşkına Tae! Bu salak olmak zorunda mısın? Suyu getir suyu!"
Tae başını tavana dikti ve ofladı ardından yavaşça yanımıza geldi ve bardağı bana doğru uzattı. Tam almak için elimi uzatmışken Lisa'nın bardağı kapması ve kafasına dikmesi bir oldu. Taehyung ile birbirimize şaşkınca bakarken Lisa bardağı Taehyung'un eline tutuşturdu.
"Oh be içim yanmıştı iyi geldi. Götürebilirsin Tae"
Taehyung başımızda dikilmiş öylece Lisa'ya bakıyordu.
"Niye öyle bakıyorsun Taehyung?"
"İyi de ben suyu Chaeyoung için istedin sanıyordum"
Lisa büyük bir kahkaha patlattığında Jennie ve Jin de gülmeye başadı. Lisa gülmekten karnını tutuyordu.
"Ay of Taehyung ne güldürdün beni"
Jisoo ortamdan sıkılmış olduğunu belli eden tavırlarla bıkkın bir şekilde bağırdı.
"Gitmiyor muyuz? Hadi Chaeyoung! Korkunun üzerine gitmezsen korku senin üzerine gelir. Hem biz senin yanındayız. Bize güvenmiyor musun?"
Başımı sağa sola salladım. Böyle düşünmelerini istemiyordum. Sadece korkuyordum. İnsanlar nasıl küçükken hayaletlerden korkuyorsa ben de karanlıktan korkuyordum ama Jisoo'nun dediği gibi korkumun üzerine gitmeliydim. Hem nasılsa olayın üzerinden 5 yıl geçmişti. Bu yaptığım arkadaşlarıma onlara güvenmediğimi düşündürebilirdi.
Ani bir kararla birden koltuktan kalktım ve gözlerimi sıkıca yumdum. Derin bir nefes aldım.
"Gidelim!"
Gözlerimi açtığımda herkesin şaşkınca bana baktığını gördüm. Zorla da olsa gülümsemeye çalıştım çünkü odaklar benim üstümde olunca ister istemez geriliyordum. Lisa'nın yüzünü kocaman bir gülücük kaplarken birden koltuktan kalkıp üstüme atladı.
"Sonunda!! Şuan ne kadar mutlu oldum anlatamam"
Üstüme atladığında son anda dengemi koruyup düşmekten kurtulmuştum fakat şimdi de sıkıca sarılıyordu. Vücudumu öyle bir şekilde sıkıyordu ki bir ara organlarım dışarı çıkacak zannettim.
"L-Lisa t-tam-am bo-ğulu-ca-ğım!!"
"Haa!" diyip sarılmayı bırakınca nefesimi üfledim. Şapşalca gülümsedi ve elini başının arkasına götürüp kaşımaya başladı. "Afedersin fark etmemişim"
Jisoo oturduğu sandalyesinden sevinçle kalkıp Jin'in yanına gitti. Jin koltukta yayılmış bizi izlerken Jisoo onu kolundan tutup çekiştirmeye başladığın da Jin sağa sola kıvrıldı ve onaylamaz bir şekilde mırıltılar çıkarmaya başladı.
"Bırak beni Jis! Siz gidersiniz biz de burada Yoongi, Jimin ve ben uyuruz."
Jimin başını, yasladığı koltuğun kenarından kaldırıp Jin'e baktı.
"Beni katma. Ben gidiyorum!"
Jin gözlerini devirdi.
"Bir kerede bozma beni Jimin!"
Jin'in sitemli sözlerine karşın hepimiz kahkahalara boğulurken Jin ise ona gülmemize bozulmuş gibiydi.
Jennie ise hemen Jin'in yanına gidip omzuna elini koydu ve Jin'in ona bakmasını sağladı.
"Şimdi bir düşün, ya sen burada yatarken Jisoo'ya bir ayı saldırırsa? İçin rahat olucak mı?"
Jin biraz durakladıktan sonra yüzünü buruşturdu ve hızla koltuktan kalkıp önünde duran Jisoo'nun omzuna sahiplenircesine kolunu attı. İşaret parmağını Jennie'ye doğrultup salladı.
"Jisooma hiçbir ayı saldıramaz, saldırırsa da karşısında beni bulur!"
Jennie kazanmış olduğu zaferle birlikte hafif sırıttı ve dalga geçercesine sordu
"Eee o zaman geliyorsun"
Jin, Jennie'nin ne yapmak istediğini yeni anladığı için gülmeye başladı.
"Peki o zaman, herkes geliyorsa düşün çabuk peşime"
Taehyung elini gelin dercesine sallayınca hep birlikte çantaları toplayıp peşine düştük.
***
"Yahh Jennie ayağıma bastın!"
"Afedersin ama karanlıktan birşey göremiyorum"
Ormana gelmiştik. 20-25 dakika süren yolculukta benim midem bulanmış ve ara sıra durmak zorunda kalmış olsak bile gelmiştik... Ormana girmeden önce ormanın girişine yakın bir yerde eşyalarımızı bırakmış ve orada çadırlarımızı kurmuştuk. Normalde bu geceyi çadırlarda geçirecektik ama Lisa yine yerinde duramayıp ormanı keşfe çıkmamız gerektiğini yoksa bu kampın kamp olmayacağını söyleyip koşarak ormana dalınca hepimiz onun peşine takılmak zorunda kalmıştık.
Zifiri karanlıkta birbirimizi kaybetmemek için olabildiğince yakın durmaya çalışıyorduk fakat birbirimizin ayağına basmaktan ilerleyemiyorduk bile. Jennie özür diledikten sonra oflayıp ilerlemeye devam etti. Oldukça yakınımdan gelen birinin sesi ormanda yankılandı.
"Acaba iz bırakmamız gerekmez mi? Geri nasıl döneceğiz?"
Jimin'in sesine benzeyen bu sese katıldığımı göstermek için onaylarcasına bir ses çıkardım. Fakat yanımıza aceleden hiçbir şey almamıştık. Bunu akıl edemediğimize inanamıyordum.
"Haklısın Jimin ama yanımıza ışık tutmak için fener bile almadık, iz nasıl bırakacağız?"
Farklı bir taraftan gelen ses ise boğazını temizledi "Kurtarıcınız Taehyung fener almayı akıl edemese bile yanında ip getirdii"
"Afferin Taehyung, ipi ne diye getirdin acaba çok merak ediyorum"
Lisa dalga geçercesine Taehyung ile konuşurken Jisoo sitem etti.
"Lisa, buraya gelme sebebimiz sensin zaten! Bari birşeyleri yargılama. En azından işe yarar birşey"
"Of aman iyi be, iyi ki bir eğlenelim dedik. Ne güzel geziyoruz işte"
Jennie birden Lisa'nın ayağına basınca Lisa acıdan bağırıp sızlayan ayağını tutunca hepimiz birden gülmeye başladık.
"Peki, sözümü geri alıyorum...
¬
Ay bu kadar yeter sdcfghnjm 2 saatimi buna harcadım ama okuyunca çok kısa geliyor...
2-3 ay sonra yb geldiğğ sfrgtyhju
Ayrıca 300 okunma için teşekkür ederim bu benim için çok özel❣
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in den Tod verliebt sein, rsk
Misteri / ThrillerAşk nasıl bir yoldu ki bizi hep aynı yerde buluşturuyordu? Farklı bir alemden ve farklı bir varlık dahası bir ölüm meleği... İnsanların canını alıyordu ve belki benimkini de alacaktı. Ama aşk acımasızdı, o vazgeçilmez biriydi ve ben ondan vaz geçeme...