Motherfucker, get down when I say, "Down"
bu bölüm argo içerir.
Uzun bir süre yürümemizin ardından artık hepimiz yürümekten bezmiş durumdaydık. Jimin dayanamayıp birden yere çömelmişdi.
"Şurada bir mola versek olmaz mı? Gerçekten kaç saattir yürüyoruz ve o bıraktığımız izler hiçbir işe yaramadı, karanlıktan burnumuzun dibini bile görmüyoruz o ipi mi göreceğiz?"
Jennie omuz silkti ve oda yere çömeldi. "Fikir sana aitti Jimin."
Jimin kaşlarını çatıp başını sağa sola salladı ve sinirle yakındı. "Kasdettiğim bu değildi!"
Herkes sinirle oflayıp yere çömeldiğinde bir süre sessizlik olmuştu ta ki büyük bir patlama sesi gelene kadar... Ben dahil herkes çığlıkla ayağa kalkıp birbirimize sarıldık. Ses çok yakınımızdan gelmişti ve ister istemez korkmuştuk. En son ne kadar salakça birşey yaptığımızın farkına varıp birbirimizden ayrılmıştık.
Şaşkınca sesin hangi yönden geldiğini görmek için etrafımıza bakınıyorduk.
Jisoo kolumu tutup beni çekiştirmeye başladı.
"Hadi buradan çabucak gidelim. Eğer gitmezsek sanırım avcılar veya hayvanlara yem olacağız"
Jennie elini yüzüne koyup dizlerinin üzerine çöktü.
"Hadi ama, çıkışın nerede olduğunu bile bilmiyoruz"
Lisa elini Jennie'nin omzuna koydu ve diğer eliyle ellerini yüzünden çekmesini sağladı.
"Jennie en fazla ne olabilir ki? Geldiğimiz yöne doğru geri dönelim işte"
Jisoo elini alnına vurup işret parmağını sağa sola salladı.
"O kadar yer gezdik ki geldiğimiz yön çıkış mı onu bile bilmiyoruz. Burada da kalamayız. Onun için yürümeye devam edelim, belki başka bir çıkış yolu buluruz. Gözünüzü dört açın herhangi bir hayvan veya avcı olma ihtimali olabilir."
Konuşmanın ardından geldiğimiz yolun tam tersine doğru yürümeye başladı. Bizde hızlıca onu takip etmeye başladık.
Lisa hızlıca yanıma gelip koluma girmiş ve yanağıma sulu bir öpücük kondurmuştu.
"Hadi ama Chaeyoung, yüzünü asma. Herşeyi senin için yaptım. Korkunu yendin değil mi?"
Gözlerimi devirip başımı salladım ve dalga geçercesine "Bir ayı bizi yerse tam geçmiş olacak" dedim. Söylediğime gülüp kolumdan çıkmadan etrafı incelemeye başladı. Ben de ara da sırada etrafıma bakınıyordum fakat ağaç gövdelerinden başka hiçbirşey yoktu fakat sis ortamı bastırmaya başladığı için çevreyi görmek daha da zorlaşıyordu.
Gözlerimi iyice kısıp heryere dikkatle bakmaya devam ettim fakat Jimin ve Jin'den gelen bağrışma sesleriyle hepimiz onlara döndük. Korkuyla işaret parmaklarını biryere doğrultmuş ve bağrıyorlardı.
"Şu tarafta bir ev var!"
Yoongi gülüp "Hey ormanda neden ev olsun ki kardeşim. Yanlış görmüşsündür" dedi ve işi dalgaya vurarcasına Jin'e omuz attı.
Gerçekten böyle bir şey var mı diye gösterdikleri yere doğru dikkatlice baktığımda bir kapı görmüştüm. Gözlerimi şokla açarken bir yandan da Lisa'yı dürtüklüyordum.
"Lisa bak şuna, gerçekten orada bir ev var!"
"Nasıl ya" diyip oda dikkatlice baktığında birden kolumdan çıkıp arkama geçti.
"Aishh cidden gerçek!" diye bağırıp kısık sesle de sövdüğünde Jennie ona yüksek sesli bir biçimde katıldı.
"Siktir! Orman da bir evin ne işi var he???"
Jisoo sakin bir ses tonuyla elini dudağına götürdü ve dudağını sus işareti yapar gibi büzdü.
"Sakin olun. Belki de bir avcını evidir ama burada böyle bir evin olması yakınlarda birilerinin olduğunu gösterir."
Jimin elini çenesine götürüp başını salladı.
"Ya da terk edilmediyse"
"Bence biraz daha yaklaşıp kimse olup olmadığına bakmalıyız. Ona göre rahat bir şekilde çıkışı arayabiliriz"
Ortaya sunduğum teklife herkes korkulu gözlerle bakarken ben kendimden emindim. O kadar çok şey atlatmıştım ki sanırım artık korkumu yenmek istiyordum ve bu benim için bir fırsattı.
Lisa başını sağa sola salladı.
"Olmaz. Ya birisi varsa? Sana zarar verebilir"
"Tch, kimse olduğunu düşünmüyorum. Hem sizde geleceksiniz, neden zarar göreyim ki?"
Jin bana katılırcasına başını sallayınca diğerleri de mecburen başını sallamak zorunda kalmıştı. Taehyung Önden doğru eve doğru gitmeye başlayınca bende koşarak ona yetiştim. Arkamdan hepsi tek tek gelmeye başlayınca içime bir kurt düşmüştü. Sanki kötü birşey olacakmış gibi hissediyordum.
Karşımdaki Taehyung'a baktım, kendinden emin ilerliyordu. Teklifi ben sunduysam arkasında duracaktım.
Eve doğru yaklaştığımızda Taehyung durmuş ve yapıya dikkatlice bakmaya başlamıştı. Neden durduğunu merak ettiğim için yanına gittim ve el işaretiyle diğerlerini gelmeleri için uyardım. Yavaşça yanımıza gelmeye başladıklarında merakla sordum
"Sorun ne Tae?"
Biraz duraksadıktan sonra kaşlarını çattı ve boğazını temizledi.
"Bu ev... Hakkında bir sürü efsane var. Bazıları bu evin kaybolduğunu ve zaman zaman başka yerlerde gözüktüğünü söylüyor. Bu ev eğer karşımıza çıktıysa içimizden birisini bu ev seçmiş ve sahiplenmiş... Diğer bir söylenti ise bu evin içine girenler 2-3 saniye içinde ölüyormuş. Çünkü evin sahipli olduğu ve bu eve girmek için birini kurban etmen gerektiği söyleniyor. Evin içinde tonlarca altın varmış... Ayrıca tonlarca da ceset."
Söylediklerine karşı hepimiz buz kesildiğinde hepimizdeki olmayan istek yok olduğuna emindim. Hiç düşünmeden arkamı dönüp giderken Taehyung arkadan kolumu tuttu.
"Eğer bu senin kaderinse, kaçamazsın Chaeyoung!"
Başımı sağa sola salladım.
"Bu kimsenin kaderi falan değil! Delilik!!! Çok tehlikeli olabilir. Bu konuda haklıydınız, gitmeliyiz!"
Kolumu kolundan hızla çekip yürümeye devam ettim. Bu cidden delilikti. Korkunç birşeydi ve bizi bunu yapmaya zorlayamazlardı. Birisi ölebilirdi!
"CHAEYOUNG YERE YAT"
Bağırışmaları duymazdan gelip yürümeye devam ettim. Gerçekten bu çılgınlığı yapmak mı istiyorlardı?
Arkamdan koşuşma sesi duyduğumda irkilmiştim fakat istifimi bozmadan yürümeye devam ediyordum. Birden şiddetli bir bağırma sesi duyduğumda kulaklarım şiddetli bir şekilde çınlamıştı.
"YAT DEDİĞİM ZAMAN YERE YAT, OROSPU ÇOCUĞU"
¬
Upppss birden ilham geldi ve döktürdüm iştee.
Ben bile yazarken heyecanlandım. Bu arada Chaeyoung'un sondaki tavırlarının nedeni travmaları. Korkuyor...
Bu arada medyada en sevdiğim şarkılardan birisi var. Gerçekten Chase dinleyenlere ayrı bir sempatim var :)
Neysee umarım güzel bir bölüm olmuştur sizin içinn<3
Görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in den Tod verliebt sein, rsk
Mystery / ThrillerAşk nasıl bir yoldu ki bizi hep aynı yerde buluşturuyordu? Farklı bir alemden ve farklı bir varlık dahası bir ölüm meleği... İnsanların canını alıyordu ve belki benimkini de alacaktı. Ama aşk acımasızdı, o vazgeçilmez biriydi ve ben ondan vaz geçeme...