İyi okumalar!Jeongguk'un ağzından
Ağzım iki karış açılmış bir şekilde karşımda oturan hyunglarıma bakıyordum. Benimle Taehyung hakkında ne konuşmak istiyor olabilirlerdi ki? En sonunda ağzımı kapattım.
"- Ne olmuş Taehyung'a hyung?" 2 saat önce Taehyung'u onlar çağırmamış gibi davranıyorlardı ve bu durum canımı sıkmıştı.
"- Bak Jeon lafı uzatmayacağım. 1 yıldır Taehyung'u tanıyoruz fakat onun hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Neden bize kendini açmıyor?" Seokjin hyungun Jeon demesiyle konunun ne kadar ciddi olduğunu anlamıştım. İşin aslı ben de Taehyung hakkında doğru düzgün bir şey bilmiyordum. O çok masumdu. Kendi hakkında konuşmaz beni hep dinlerdi. Hyunglarımla tanıştırmadan önce ona soru sormamaları hakkında uyarmıştım. Onu ilk tanıdığım zamanlar benim de onun hakkında çok merak ettiğim şeyler vardı. Hâlâ daha var fakat zaman geçtikçe öğreniyordum.
"- Hyung senin de dediğin gibi o bir kapalı kutu. Sen onun hakkında bir şeyler öğrenmeye çalıştıkça daha da kendini kapatıyor. Zamana bırakalım yavaş yavaş açılır. Ben de aynı sizin gibi düşünüyordum daha sonra Taehyung kendini yavaş yavaş açmaya başladı." İkisi de umutsuzlukla bana baktı.
"-Peki siz nasıl tanıştınız?" Seokjin hyungun sorusuyla hafifçe gülümsedim. Aslında güzel bir karşılaşma değildi ama o sayede arkadaş olabilmiştik.
"- Biliyorsunuz lise son sınıfa giderken sınıfıma yeni bir çocuk gelmişti. Heh işte o kişi Taehyung. Neyse geldi işte en arkaya oturdu başında kapişonlu ceketi kimseyle muhattap olmuyor. 1 ay boyunca bu böyle devam etti. Bir gün okulun asansörüne bindim bir baktım o da orda. Sadece iki kişiyiz. O sırada konuşmak istedim ama o sadece baş selamı verdi ben de zorlamadım. Kütüphane katına inerken asansör durdu. Orda da asansörde kalmıştık. Neyse ben beklemeye başladım bu sırada Taehyung hafif panik bir şekilde düğmelere basıyor. Derin derin nefes almaya başladı. Ona döndüm dedim "iyi misin?" Kafasını iki yana sallayarak " Benim klostro fobim var." Dedi. Umursamaz biri gibi olunca ben de şok oldum hiç beklemiyordum. Sonra yere çöktü gözlerini kapattı iyice nefes alamamaya başladı. Kahramanı olarak ben girdim devreye. Elini tuttum sakin olmasını söyledim. Bu elini çekti ama bozuntuya vermedim. 5 dakika boyunca onu rahatlatmaya çalıştım en sonunda açtılar kapıları. Hemen çıktı bahçeye koştu , ben de peşinden gittim. Teşekkür felan etti öyle arkadaş olduk. İnanın ben de sizin bildiğiniz pek fazlasını bilmiyorum." Biraz düşünerek onlara Taehyung hakkında bildiklerimi söyledim.
"-Mesela Taehyung'un kiviye alerjisi var. Kahve içmeyi sevmez. Temas kurmaktan hiç hoşlanmıyor. Fotoğraf çekmeye bayılıyor. Çocukları çok seviyor hatta ayda bir kere yetimhaneye gidip çocuklarla oynuyor. Kalabalık ortamlara girmiyor. Çalıştığı kafe de insanların pek tercih etmediği yerde. Papatyalara da bayılıyor. Ve son olarak ailesi ölmüş. Zeki olduğu için burs alıyor ama yetmeyince çalışıyor.". Rap yaparmış gibi ardı ardına getirmiştim cümlelerimi. İkisi de hayret edercesine bana bakıyordu. Umarım akıllarındaki cevapsız soruları biraz olsun azaltabilmişimdir. Taehyung hakkında şüpheye düşmeleri en son isteyeceğim şeydi.
"- Oh bizi yanlış anlamadığın için teşekkür ederiz Jeongguk. Sadece biraz fazla kapalı kutu olduğu için endişeleniyorduk. İyi oldu anlattıkların dikkatli konuşuruz bundan sonra." Seokjin hyung bana gülümseyerek baktıktan sonra ben de ona samimi bir şekilde gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KLOSTROFOBİ | Taekook
FanfictionPapatyalar kadar güzel Jeongguk, Ve papatyalar kadar naif olan Taehyung.