Jeongguk'un ağzından"Efendim Hoseok?"
Bu iki kelime karşımdaki bedenin kaskatı kesilmesine sebep olmuştu. İlk defa Taehyung'u böyle görüyordum. Gözleri koridorda kaybolup giden Yoongi hyungun arkasından bakakalmıştı. En son dayanamayarak sordum.
"- Taehyung iyi misin?" Sorum üzerine bütün gözler ona dönmüştü. 5 saniye sonra kimseyle göz teması kurmadan bana döndü. Yüzü solup gitmişti. Tanrı aşkına ne oluyordu! Kafasını iki yana salladı. Bu sefer Seokjin hyung korkulu gözlerle ona bakıyordu.
"- Taehyung betin benzin atmış. Olmaz böyle kalk hastaneye gidelim. " Bir anne nidâsıyla konuşmuştu Seokjin hyung. Taehyung kafasını tekrardan iki yana salladı.
"- Jeongguk beni eve götürebilir misin? Başıma çok feci bir ağrı girdi sadece. " Hepsine tebessüm ederek baktı. Seokjin hyung hastaneye götürmek konusunda ısrar etse de evden çıkmıştık.
"- Taehyung başına aslında bir anda ağrı girmedi değil mi?" Artık bir şeylerin açığa çıkma vakti gelmişti. Gülümsedi.
"- Anlamışsın." Bu sefer gülümseyen bendim.
"- Açıkçası pek anlatmak istediğim bir olay değil ama sana anlatabilirim. Bir tanıdığım vardı Hoseok adında. Bir anda adını duyunca şok oldum bir an o sandım. Ama sanmıyorum o olduğunu. Koskoca Seul burası sonuçta." Onaylayan mırıltılar çıkartarak önüme döndüm. Ya tanıdığı Hoseok olsaydı? Veya neden şok olmuştu da öyle kaskatı kesilmişti? Aklıma eski sevgilisi olma düşüncesi gelmişti. Onun için mi bana anlatmak istemiyordu? Düşüncelerim Taehyung'un sesi ile bölündü.
"- Hayır Jeongguk, eski sevgilim değil." Müneccim boku yemişti. Kesinlikle müneccim boku yemişti. Sesli bir oh nidası çıktı ağzımdan. Taehyung'u kaşlarını kaldırarak bana baktı bu sefer.
"- Hava çok güzel de ciğerlerime oksijen gitsin diye nefes aldım." İyi kurtarmıştım. Gülümseyerek ona baktım. Bu sefer o önüne döndü ama yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Her ne kadar görmediğimi düşünse de görmüştüm. Bu sefer benim gülümsemem kocaman olmuştu.
Taehyung'un evine yaklaşırken küçük arsa gibi bir yerde papatyalar gözüme çarpmıştı. Gece olmasına rağmen o kadar güzel görünüyorlardı ki.
"- Taehyung burda bekle." Koşarak arsaya girdim ve papatya toplamaya başladım. Bir demet papatyam olduktan sonra Taehyung'un yanına giderek papatyaları ona uzattım. Bana kocaman gülümseyerek papatyaları aldı. O sırada parmaklarımız birbirine değdi. Taehyung bana kocaman gülümsemesiyle bakarak konuştu.
"- Jeongguk bunlar çok güzel. Çok teşekkür ederim." Ben de ona onun gibi kocaman gülümsedim. Gözleri parlıyordu. Ona papatya topladığım için. Ensemi kaşıyarak yürümeye devam ettim. Göz ucuyla Taehyung'a baktım. O da bir yandan papatyalara bakıyor ve hafifçe gülme kıkırtıları çıkıyordu ağzından. Aynı bir çocuk gibiydi ufacık şeylerle mutlu oluyordu. Evinin önüne gelmiştik fakat ikimizinde ayrılası yok gibiydi. Yarın benim 9 'da Taehyung'un ise öğlen 2 de dersi vardı. Tam elimi görüşürüz anlamında kaldırmıştım ki Taehyung sayesinde şok yaşadım.
Taehyung bana sarılmıştı. Taehyung 2 yıl sonra ilk defa benimle temas halinde bulunmuştu. Kalbim o kadar hızlanmıştı ki sesini Taehyung bile duyabilirdi. Son anda ona karşılık verebildim. Önce saçını uzunca kokladım daha sonra da boynunu. Bir ömür bu şekilde yaşayabilirdim.
"- Bugün için teşekkür ederim Jeongguk. Ne için teşekkür edeceğimi bilmiyorum ama teşekkür ederim. " Bir süre daha öyle kaldıktan sonra vedaşlaştık. Evinin ışığını açana kadar apartmanın önünde bekledim. Pencereye çıkarak elleriyle git işareti yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KLOSTROFOBİ | Taekook
FanfictionPapatyalar kadar güzel Jeongguk, Ve papatyalar kadar naif olan Taehyung.