Gözlerimi açtığım zaman yanımda bir boşluk vardı. Dün yaşanılan şeylerin gerçek mi yoksa hayal mi olduğundan emin olamadım. Mutfaktan gelen tıkırtılar ile hemen oraya doğru koştum. Taehyung'un yanımda olmama düşüncesi kalbime bir ağırlık yapıyordu. Mutfağa vardığım zaman pankekleri süsleyen Taehyung'u gördüğüm için derin bir nefes aldım. Ve bir süre daha onu izlemeye devam ettim.
"- Ya Hayır! Senin kalbe benzemen gerekiyor." Kendi kendine konuşması ve konuşurken yaptığı mimikler o kadar tatlıydı ki kimsenin yanında onu göstermek istemiyordum. Hareketleri yavaşlayarak bir anda arkasına döndü. Beni gördüğü gibi çığlık attı.
"- Ya Jeon Jeongguk! Sessizce gelinir mi? İnsan bir ayak sesi çıkartır." Aslında koşarken çıkartmıştım fakat o kadar meşguldü ki duymadı.
"- Günayydınn. Kalpli pankek mi yapıyorsun bana?"
"- Hayır kendime." Kaşlarını çatarak söylemişti. O gerçekten çok tatlıydı. Arkasını dönerek yaptığı işe devam etmeye başladı. Hemen arkasından ona sarıldım ve kafamı boynuna yerleştirdim. "Söz bir daha korkutmayacağım seni." Gülümsediğini hissettiren sonra yardım etmeye başladım.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra birlikte masayı toplayıp dışarıya çıktık. O bebek mavisi kazak giymişken ben de beyaz tişörtümün üzerine bebek mavisi gömlek giymiştim. Aynı çift gibi görünüyorduk.
Taehyung nereye gittiğimizi bilmediği için sürekli mızmızlanıyordu. "Ya Jeongguk gerçekten nereye gidiyoruz?" Ya cevap vermeyip az kaldı diyordum ya da süprizimi bozmamasını söylüyordum.
Lunaparkın önüne geldiğimiz zaman kocaman gözlerle bana bakmaya başladı. Vakit kaybetmeden elinden tuttum ve hemen lunaparkın içine girdik.
"Önce hangisine binmek istersin?" Etrafını inceledikten sonra eliyle çarpışan arabaları gösterdi. Kafamı sallayarak hemen oraya doğru yürümeye başladık.
Hemen bilet alıp sıranın bize gelmesini beklemeye başladık. "Taehyung çok iyi araba kullanırım haberin olsun." Diyerek göz kırptım. Dudakları alayla kıvrıldı. "Görelim bakalım."
Tam bu sırada sıra bize gelmişti. Taehyung koşarak gözüne kestirdiği bir arabaya bindi. Ben de rastgele bir tanesine bindim. Arabalar çalışmaya başladığı zaman tam Taehyung'a doğru dönmemle Taehyung'un bana çarpması bir oldu. Bunu beklemediğim için sarsılmıştım. O ise kahkaha atmaya başlamıştı.
"Çok iyisin Jeongguk gerçekten!" Dilini çıkartmış arabayı geri geri sürmeye başlamıştı. Bu sırada bir çocuk Taehyung'un arabasına çarparak hem onun hem de benim savrulmaya sebep olmuştu. Büyük öfkeyle kafasını arkasına çevirip bana döndü. Gözlerini oynatarak çocuğa saldırmamız gerektiğini söylemişti.
Hızlı hareketlerle arabayı döndürüp tekrar bana baktı. Elimi asker selamı yapıp kafamı eğdim. Bu halime gülerken ben de ona gülümsedim. İki kişi aynı anda çocuğun arabasına çarptık. Taehyung kocaman bir kahkaha attı. Kenara kayıp bana doğru uzandı ve yumruklarımızı tokuşturduk. Arkamızdan yediğimiz darbeden dolayı yeniden sinirlenmiştik. "Arkadaşımı rahat bırakın!" Bu dedeğine gülüp tekrardan o çocuğa çarptım. Bu sırada arabalar durmuştu. Arabadan inip Taehyung'un yanına doğru ilerledim.
Çocuklardan biri bana doğru dönerek "Tek kişiye karşı iki kişi. Yaptığınız haksızlıktı." Dedi. Taehyung çocuğa dil çıkartarak elimi tuttu. Evet elimi tuttu. Çarpışan arabalardan çıkıp tekrardan etrafına bakındı.
"Bu sefer sen seç." Kafamı salladım ve ben de etrafıma bakındım. Aslında başından beri hız trenine binmek istiyordum. "Yüksekten korkar mısın?" Hayır anlamında kafasını salladı. Koşar adımlarla hız trenine doğru sürüklemeye başladım.
Hız treninden de aşırı zevk almıştık. Dönme dolabı es geçerek korku tüneline girdik. Korkmak yerine kahkaha atıyorduk. Bitimine yaklaşmışken yukarıdan düşen örümceklerle Taehyung şiddetli bir kahkaha atmıştı. Onun bu hâline gülmeye başladım.
"Ya ne gülüyorsun bir anda çıktı yoksa korkmazdım." Bu dediğine gülüşüm şiddetlendi. "Aynen aynen." Gözlerini devirerek önüne döndü. Korku tünelinden çıktıktan sonra bir şeyler içmek için kafe gibi bir yere oturduk.
Bu sırada gözüm dışarıdaki garip taçlara takılmıştı. Gülümseyerek Taehyung'a bir dakika burada beklemesini söyledim. Hemen satıcı amcanın yanına giderek gözüme kestirdiğim kurbağa gözleri olan taçları aldım. Koşarak geri gittiğimde Taehyung elimdekiler gülümsemişti.
Taçlarımızı takarak gelen içeceklerinizi içtik. "Bitti mi burada ki işimiz?" Taehyung'un sorusuyla kafamı iki yana salladım. "Son bir şey daha." Tamam anlamında kafasını salladı.
"Hayatımda ilk defa lunaparka geldim. Ve seninle geldiğim için çok mutluyum." Parıldayan gözlerle ve kare gülümsemesiyle konuşmuştu.
"En güzel lunapark anım buydu. Çünkü içinde sen varsın." Utanarak başını eğdi. İçeceklerimiz bittikten sonra elinden tutarak gondolun önüne getirdim. Büyük bir heyecanla ellerini çırptı. Hemen en arkaya oturarak başlamasını bekledik. Başladıktan sonra gondol en uca çıktıkça ellerimizi havaya kaldırıyoduk. Taehyung ellerini kocaman açarken ben yumruk haline getiriyordum. Böylece elim tam Taehyung'un elinin içine giriyordu. Bu sırada gözümüze gelen flash ile kahkaha attık. Gondoldan inince hemen fotoğrafımızı aldım. Daha fotoğrafa bakamadan arkamızdan birisi bize seslenmişti.
Çarpışan arabalarda çarpıştığımız çocuklar. El ele tutuşmuş hem durmanızı söylüyorlar bir yandan da koşuyorlardı. Yanımıza geldikleri zaman arkadaşını kurtarmak isteyen çocuk konuşmaya başladı. "Şey teşekkür ederim. Sizin sayenizde ona karşı olan hislerimi söyleyebildim. Sizi gördüğüm zaman aslında bir erkekten hoşlanmanın yanlış bir şey olmadığını anladım. Sayenizde beraberiz. Tekrar teşekkür ederiz." Eğilip selam verdikleri zaman Taehyung ile aynı anda eğilip selam vermiştik. Arkalarını dönüp tekrardan koşmaya başladılar.
Şaşkınlıkla birbirimize bakıyoduk. Tekrar el ele tutuşup evin yoluna gitmeye başladık. Bugünün ne kadar güzel olduğundan ve nasıl eğlendiğimizden bahsedip duruyorduk.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ve benJeon Junkook hayatımın sonuna kadar Kim Taehyung'u böyle güldüreceğim.
