Bölüm 1

22 0 0
                                    

3 sene sonra...

Yağmur arttıkça adımlarımı hızlandırıp, yazacağım tez için gerekli olan,  aylardır aradığım kitabın bulunduğu kütüphanenin önüne geldim. Artık oldukça eskimiş annemden kalan şemsiyenin kenarlarından akan yağmur tanelerini de silktikten sonra kütüphaneye adımımı attım. 

Yağmurdan kurtulduğumu düşündüğüm an, kütüphaneden kaçarcasına çıkan adam beni sarsacak derecede çarpmasına aldırmadan içeri girdim. Dışarı da ki kasvetli fırtınanın aksine, kütüphanenin içi oldukça sıcak bir havaya sahipti. Şemsiyemi girişte bırakıp, kütüphane görevlisinin bulunduğu masaya yöneldim. 

Almak için geldiğim kitap, tek nüshası bulunan nadir bir kitaptı ve uzun zamandır bu kitabın izini sürüyordum. En nihayetinde tüm işaretler bu kütüphaneyi gösteriyordu. Kütüphane görevlisine yaklaşıp aradığım kitabın hangi bölüm ve rafta olduğunu sorduğumda kitabın az önce kütüphaneden çıkan adam tarafından alındığını öğrenip hayal kırıklığı içerisine düşeceğim an bu noktaya kadar gelmek için gösterdiğim çabaları hatırlayıp kendimi toparladım. Şimdi pes edemezdim. 

Şemsiyemi unutup kapıda çarpıştığım, benim 2 hafta boyunca sahip olmak istediğim kitabı ellerinde tutan adamın peşinde koşmaya başladım. Benden sadece bir kaç dakika önce çıkmış olmasına rağmen sokakta onu göremiyordum. İçimi bir panik kapladı. Bu kadar uzun süre aradığım bir şeyi böyle kaybedemezdim. Bir süre zaten dönülecek yol olmadığı için düz ilerledim. Burası eski bir muhitti, bu yüzden sokaklar çok tenhaydı. İlk dönemece geldiğimde sağa bakınca sokağın sonunda çarpıştığım adamın siluetini gördüm. Hızlıca ona seslendim.

-Hey, hey! Bakar mısınız?!.

 Yüksek sesle bağırmama rağmen sesim ona ulaşmamışa benziyordu. Sokaktan dönüp tekrardan kaybolunca hemen ardında koştum. Sokaklar oldukça dar ve tenhaydı ama bu dönemeci dönünce  bir anda alışmış olduğum o tenha sakin mahalleden ayrıldığımı fark ettim. Burası çok daha farklı bir dünyaya açılan bir kapı gibiydi. Havanın kasvetine rağmen bir çok insan sokak boyu ellerinde içkileriyle koyu muhabbetlere dalmış bir şekilde neresi olduğunu bilmediğim bir mekânın etrafını sarmışlardı. Kalabalıktaki bu renk cümbüşü ve gürültü bir an kafamı karıştırsa da gözlerim kitabımı alan adamı arıyordu. 

Bir kaç adım atıp kalabalığın içine girdim. Adımlarım yavaşlamıştı. Hızlanan nefesimi kontrol edip etrafıma daha dikkatli bakmaya başladım. İnsanlar sokağa tezat olarak oldukça şık giyimli üst düzey kişilere benziyorlardı. Ortama hiç uymadığımdan dolayı biraz tedirgin olsam da ilerlemeye devam ettim. Tam umudumu kaybetmişken kitap hırsızımı bir kapıdan girerken gördüm. Hızlıca ilerleyip onun girdiği yerden içeri girdim. Burası bir bardı. Dışardaki kasvetli havayı tamamlayan gri duvarlar ve duvarları süsleyen tuvallerle kaplı bir caz bar. Duvarda ki resimlerin dikkatimi çekmesine rağmen kendimi kontrol etmeye çalışarak buraya adamı aramak için geldiğimi kendime hatırlattım. Etrafıma bir göz atıp, içerisi dışarıya nazaran çok kalabalık olmadığını fark ettim. Loş ışık altında bir masaya oturan insanlar,  içkilerini içip harika saksafon sesinin tadını çıkarıyorlardı. 

Yavaşça ilerleyip barmenin yanına gittim. Ortamda ki elit insanların yanında barmen bir  tık daha sevecen görünmüştü gözüme. İşine kendini kaptırmış aynı zamanda müziğin keyfini çıkararak bir kokteyl hazırlıyordu. Yanına yaklaştığımda kafasını kaldırıp samimi bir şekilde bana baktı. Daha önceden böyle bir ortama girmediğim için fazlasıyla gergindim o da bunu anlamış olmalı ki içten bir şekilde gülümseyip ne içmek istediğimi sordu. 

-Aslında ben buraya az önce giren adamı arıyordum. Onda mutlaka almam gereken bir şey var. Hafif zayıf dağınık saçları olan uzun boylu biriydi. Eğer ne tarafa gittiğini söylerseniz çok minnettar olurum, dedim tek bir nefeste.

Bir anda yüzündeki sıcak gülümseme sinsi bir hal aldı. İçimde kötü bir his kapladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PORTREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin