Bir ilhamla, "kitabı senin okumuş olman," demek isterdim, melek. Bu melek
de nereden çıktı, aklım karmakarışıktı; aklım hep karışır, ama sonra birisi
yardım eder, belki de melek.
"Kitabı okuduktan sonra bütün hayatım değişti," dedim "içinde yaşadığım
oda, ev, dünya benim odam, evim, dünyam olmaktan çıktı da yabancı bir
dünyada yersiz yurtsuz hissettim kendimi. Kitabı ilk senin elinde gördüm,
kitabı sen de okumuş olmalısın. Bana gittiğin ve geri döndüğün dünyayı anlat.
Bana o dünyaya ayak basabilmek için yapmam gerekenleri söyle. Bana neden
şimdi, hâlâ burada olduğumuzu açıkla. Bu dünya nasıl kendi evim gibi tanıdık
olabilir, kendi evim nasıl bütün dünya gibi yabancı, anlat bana."
Bu havayla ve aynı veznin ölçüsüyle kim bilir daha da söyleyecektim belki,
ama bir an sanki gözlerim kamaştı. Dışarıdan kış öğlesinin karlı ve kurşuni ışığı
öylesine düzgün ve parlak geliyordu ki, tebeşir kokulu küçük sınıfın camları
sanki buzdandı. Yüzüne baktım, yüzüne bakmaktan korkarak.
"Kitaptaki dünyaya girebilmek için ne yapardın?" diye sordu.
Yüzü soluktu, kaşları saçları kumral, bakışları yumuşak; bu dünyadansa
eğer, daha çok bu dünyanın anılarından yapılmıştı; gelecektense eğer daha çok
geleceğin korkusu ve kederini taşıyordu. Bakıyordum, baktığımı bilmeden.
Sanki ona daha çok bakarsam gerçek oluvermekten korkar gibi.
"Kitaptaki dünyayı bulabilmek için her şeyi yapardım," dedim.
Belli belirsiz gülümseyerek bana tatlı tatlı baktı. Olağanüstü güzel bir kız,
hoş bir kız size öyle baktığında nasıl biri olmalı? Nasıl tutmalı kibriti, sigarayı
nasıl yakmalı, pencereden nasıl bakmalı, nasıl konuşmalı onunla, nasıl onun
karşısında durabilmeli, nasıl soluk almalı? Bunları bu dershanelerde hiç mi hiç
öğretmezler. Ve benim gibileri işte bu tür bir çaresizlikte, yüreklerinin
atışlarını gizlemeye çalışarak kıvranırlar.
"Yapabileceğin her şey nedir?" diye sordu, bana.
"Her şey..." dedim ve sustum yüreğimin atışını dinleyerek.
Bilmem neden, uzun upuzun, hiç bitmeyecek kadar uzun yolculuklar belirdi
aklımda, hiç durmadan yağan efsanevi yağmurlar, hepsi birbirine açılan kayıp
sokaklar, kederli ağaçlar, çamurlu ırmaklar, bahçeler, ülkeler. Ona bir gün
sarılabileceksem bu ülkelere gitmeliydim.
"Ölümü göze alır miydin mesela?"
"Alırdım."
"Kitabı okuyanları öldürenler olduğunu bilsen bile mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOVALIS
Literatura FaktuBelki de bu okuduklarınızdan sonra sizin bile hayatınız değişebilir.Yaşayabilceklerinize dair herşey bu yazıda.