"Belki de iş bölümü yapsak daha iyi olur, hm? Hyojong hyung etleri doğrasa, Minho hyung ayak işlerini yapsa ben de tatlıyı yapayım?"
Noona dudak büzüp başını iki yana salladı hayır dercesine.
"Olmaz. Sana iş yaptıramam. Zaten senin için bunlar, olmaz öyle. Benim de hiç halim yok ama bu ikisinin bana acıması da yok ki!"
Hyojong hyung, noonanın boynunu öpüp kendine çevirdi. Burunlarını birbirine sürtüp gözlerini birleştirdi.
Ne güzel bir görüntü. Jin ile senin asla sahip olamayacağın kadar güzel.
Boğazımı temizleyip Minho hyunga döndüm.
"Hyung, belki de dışarıdan yemeliyiz?"
"Pfff, hiç saygınız kalmamış, hiç! Taehyung, hayatım benim için yemek masasını hazırlayabilir misin? Madem çalışmak istiyorsun...
Minho, tatlıya geri dön ve dediklerimi eksiksiz yerine getir. Hyojong, sebzeleri doğramaya devam et. Ben de... beni boş verin. Haydi marş marş!"
Üç erkek, noonaya "emredersiniz komutanım!" duruşu alıp hızlıca bize verdiği görevleri yapmaya koyulduk.
Pahalı bir markadan olan yemek setini salondaki büyük masaya taşıdım.
Sakarlığım tutmasın diye içimden ettiğim duaları saymazsak gayet de başarılı bir operasyon gerçekleştirmiştim.
Kadehleri ve çatal bıçak setini de süslü peçetelerle yerleştirdiğimde noona bana seslenmişti.
"Taehyung, tatlım iki tabak daha ekler misin rica etsem? Son dakika misafirlerimiz var da. Ah, merak etme, kafa insanlar. Rahatsız hissedeceğin bir ortam olmayacak."
Bana öpücük atıp geri mutfağa dönmüştü. Noonaya güveniyordum. Eğer onlar gibi hyunglar ya da noonalar gelecekse eminim iyi anlaşırdık.
Dediği gibi, iki kişilik yer daha ayarladığımda eserime gururla baktım. Hayır, basit bir masa hazırlamamıştım. Mükemmel olmuştu.
Ah hadi ama! Benim elim değmişti. Kötü olma ihtimali sizce de sıfır değil mi?
Seokjin'e benzemeye başladın. Ama üzgünüm, o artık yok.
Anında donan gülümsememle bakışlarım da buğulanmıştı. Jin yoktu. Ama bunun sebebi kimdi?
Ben miydim? Gittiğim için suçlu muydum?
Jin miydi? Benimle paylaşımda bulunmayıp bir şeyleri iyi ya da kötü saklayan Jin miydi suçlu?
Yoksa sevgilimi benden uzaklaştırmak için binbir takla atan ailem mi?
Kimdi beni bu kadar kimsesiz bırakan?
"Kapı çalıyor! Birisi kapıya baksın! Elim bulaşık!"
"Dostum, ölmediğin sürece kapıyı bu şekilde çalma sebebin umarım peşinde silahlı adamlar olması falandır yoksa seni ben öldürürüm."
Kapının arkasında kim olduğunu bilmediği halde söven Minho hyunga gülerken ben de kimin geldiğine bakmak için salonun girişine ilerlemiştim.
Kapıda dikilen bir adet Jungkook ve bir adet Yoongi hyung ise... Dürüst olayım. Görmeyi beklemediğim insanlar listesinde muhtemelen ilk 10'a girerlerdi.
