Kapı zili çaldığında duş almış ve pijamalarını değiştirmiştin. Akşam saat on birde kimin olabileceğini merak ederek endişeyle kapıya baktın. Kapıdaki delikten dikkatlice baktın, erkek arkadaşından başkasını göremedin.
"Jin?" Kapıyı açarken sordun. Kolunu duvara dayamıştı, onu daha önce hiç görmediğin kadar bitkin görünüyordu. Beyaz gömleğinde zar zor farkedilse de kan damlaları vardı.
"Her şey iyi mi-" diye sormaya çalıştın ama sen bitiremeden Jin'in kolları seni sardı ve sana sımsıkı sarılırken seni ayaklarından kaldırdı.
"Jin? Beni korkutuyorsun," diye fısıldadın ve tepkisi karşısında şok olmasına rağmen ona sarıldın. Daha önce hiç bu şekilde davranmamıştı. Elbette, çok sevecen ve sevecen biriydi, ancak dokunuşunuz için asla bu kadar çaresizlik göstermedi.
"Her şey yolunda prenses, sorun yok... kollarımda olduğun sürece," diye sessizce konuştu ve yine de seni kucağından indirmedi. Jin, düşüncesinde size çok uzak ve aynı zamanda size çok yakındı.
Sen yatağa giderken Jin sana sıkıca sarıldı ve bütün gece boyunca aynı pozisyonda kaldı. Siz ileri geri hareket etmenize, bir noktada ona dönük olmanıza ve diğer bir noktada sırtınızı göğsüne yaslamanıza rağmen bir kez bile kıpırdamadı. Ama Jin'in böyle hissetmesi için neler olduğunu düşünmekten uyuyamadın. Sabah, hiçbir şeyden bahsetmedi ve sen ona işi hakkında soru sormaman gerektiğini biliyordun.
Genelde sizin için yemek pişiren kişi olduğu için, değişiklik olsun diye ona kahvaltı hazırladınız. Önüne bir tabak yumurta ve domuz pastırması koyduğunda Jin gözlerinin içine baktı.
"İyi misin Jinnie?" Ona nazikçe sordun ve yanağını okşadın. Avucunu aldı ve içini öptü, sonra parmak boğumlarını.
"Kesinlikle harika, Y/N," dedi Jin ve içtenlikle gülümsedi. Size nadiren adınızla seslenirdi ve kalbiniz çırpınırken anın tadını çıkarmadan edemiyordunuz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ෆNAMJOON
Erkek arkadaşından evine gelmeni isteyen bir mesaj geldiğinde saat neredeyse akşam ondu. Telefonuna kaşlarını çattın. Sana hiç bir şey sormadı. Namjoon her zaman seninle plan yapacak kadar düşünceliydi. Yine de başka bir mesajda 'lütfen' yazdığında, kalbiniz midenize düştü. Daha yeni pijamalarını giymiş olmana rağmen üzerine bir ceket geçirdin ve aşağı koştun.
Namjoon'un kapısını çaldığında o kadar nefes nefeseydin ki gözlerin sulandı. Kapıyı açmadan önce yaklaşan ayak seslerini duydun. Beklenti içinde ona baktın ve o seni gördüğüne şaşırmış görünüyordu. Hemen elini tuttu ve seni kendine çekti. Kollarını beline dolarken dudakları seninkilere çarptı ve seni ayaklarından kaldırdı.
