BTS İLK ORAL SEKS
Uyarılar: oral seks. işte bu, yutma, biraz kirli konuşma, 69, sadece pislik
SEOKJİN;
Ünlü olduğunu biliyordun, belki bir müzisyen ya da bu güzel görünüme sahip bir aktör. Salı gecesi buluştuğunuz sessiz kulüpte eşit ölçülerde komik ve pürüzsüz ve bu yüzden arabanızın arka koltuğunda biraz tereddüt ettiğinde biraz şaşırıyorsunuz.
Birkaç ateşli öpücüğün ardından geri çekildi, yüzü kızardı.
"Aw, Jinnie. Şimdi utandın mı?" Sen dalga geçiyorsun ve o biraz gülüyor.
"Tam olarak değil."
Arabanızın arka koltuğunda biraz sıkışık olmasına rağmen beline oturuyorsunuz.
Seokjin altınızda kayıyor, yüzü daha derin kızarıyor.
"O zaman sorun ne?"
O senin altında çok kaya gibi serttir, onu külotunla hissedebilirsin, yani sorun bu değil. Bir kez ona eziyet edersiniz ve o inleyerek başını geriye atar.
"Hiçbir sorun yok, tam olarak, ben sadece ..."
Bacaklarını geri çekiyorsunuz, kemerini çözmek için aşağı uzanıyorsunuz ve o sizi ellerinin üzerinde durduruyor.
"Bunu daha önce gerçekten yapmadım," diye mırıldanıyor.
Gözlerin ona çarpıyor, ağzı açık. "Sen ciddi değilsin."
İnliyor ve elleriyle yüzünü kapatıyor. "Biliyorum, bu yüze sahip olduğumda inanmak zor."
Sana gülümsemek için parmaklarının arasından baktı, ama sen hala ona ağzı açık kalmışsın.
Sen asla ...
Başını salladı.
"Hatta a-" Handjob için uluslararası işaret olduğuna inandığın şeyi yapıyorsun ve o kahkaha atıyor.
Neredeyse lisedeydim ama yakalandım.
"Bu nasıl mümkün olabilir?"
Omuz silkiyor. "Meşgulüm. Çok meşgul."
Sanki kaçacakmışsın gibi sana bakıyor, ama hemen geriye bakıyorsun.
"Görünüşe göre birkaç dakikan var."
***
Seokjin, ilk el işinin bir gece kulübünün otoparkındaki bir yabancının arabasının arka koltuğunda olmasını beklemiyordu, ama o da şikayet etmiyor.
Yanına kaydığında kendini kötü hissediyor, rahatsız görünüyorsun ama aynı zamanda eteğin uyluklarından yukarı kayıyor ve gözlerini teninden ayıramıyor. Elinizi ustalıkla gevşetirken izliyor ve ağzı kuruyor.
Dudaklarını yalıyor, söyleyecek zekice bir şeyler düşünmeye çalışıyor, ama sonra elinizi onun horozuna koyuyorsunuz ve bir inilti boğuyor.
"Bu eğlenceli," diye mırıldanıyorsun, boğazının kenarını yalayarak.
"Ah, bir tür şeytansın, değil mi? Bir succubus? Gel, onların ruhlarını onların aracılığıyla çekmeye gel ..."
Elinizi çevirip okşayarak sözleri boğuk bir ağlamayla bitiyor. Sana bakmak, eteğinin şimdi ne kadar basmış olduğunu görmek istiyor, ama kendini utandırmak ve yeni ipek gömleğinin her yerine boşalmak da istemiyor.
