Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gece çöküyordu ve soğuk rüzgar daha da öfkelendi. Jin, küçük bir kafenin önündeki ara sokakta duruyordu. Çete üyelerinden bir güncelleme için bir çağrı bekleyerek sabırsızca ayağını yere vurdu. Ona daha fazla güç ve kontrol sağlayan herhangi bir anlaşma onun için önemliydi. Yoldan geçen biri için, belki de bir arkadaş bekleyen sıradan bir adamdı. Ama bunun, herkesin korktuğu adam olan Kim Seokjin olduğunu bilmiyorlardı. Herkes onun kim olduğunu biliyordu ama kimse yüzünü görmedi. Jin gizemli olmayı severdi.
İnsanların sadece duydukları ama hiç görmedikleri bir şeyden korkmalarından zevk alıyordu.
Kahve dükkanından gelen ışık sokağı ve bölgenin sahip olduğu küçük sokak lambalarını aydınlattı. Bir zilin çaldığını işiterek, dükkânın kapısının açıldığını ve insanların gevezeliklerini dağıttığını görmek için başını kaldırdı. Ama bundan sonra gözlerini alamadı. Gözleri, çarpıcı görünen belirli bir garsona sabitlendi.
Müşterilerle sohbet ederken aynı anda siparişlerini alırken güldünüz. Atkuyruğundan kaçmış gibi görünen bir tutam saçını sıkıştırdın. Seni gördükten sonra Jin'i sıcak ve bulanık bir his sardı.Bu karanlık ve soğuk gecede seni bir melek olarak gördü. Daha iyi görebilmek için biraz daha yaklaştı. Senin her santimin tarafından büyülenmiş hissediyordu. Gözlerin, gülüşün, pembe yanakların. Ama dudakların, onları gerçekten onunkine karşı hissetmek istedi.
Onun olma ihtimalinin ne olduğunu düşünmeye başladı. Ne de olsa tehlikeli bir mafyanın içindeydi. Neden senin gibi bir melek, onun gibi bir şeytanı istesin ki?Daha o farkına varmadan bacakları kafeye doğru yürümeye başlamıştı, iş anlaşması çoktan unutulmuştu. Dudaklarında bir sırıtışla, düşündüğü gibi kapıyı iterek açtı,
"Beni kabul et ya da etme, sen zaten benimsin."
^^
YOONGİ
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
