XXVIII

2.5K 169 46
                                    

medya: defne ve naz<3

bu bölüm baya hoşuma gitti. sanki kendimi her bölümde birer tık iyileştiriyorum. yine de fikirlerinize ve düşüncelerinize ihtiyacımız var. yorum yapmaya ve yıldızı boyamaya çekinmeyin ya da üşenmeyin lütfeenn

II. Kısım

Artık kimse, bir şey yapmadan önce iki kere düşünecek kadar ayık değildi.

"Ben var ya... Of, ben çok seviyorum seni ya."

Naz, ona sarılan kolları oflayarak boğazından ayırdı ve deri siyah koltukta kendinden uzağa itti.

"Siktir git Karya. Amına koyacağım şimdi."

"Yaa, neden bu kadar sinirlisin?" Parmağı sallanırken sanki aklına bir şey gelmiş gibi durdu. "Ama sen hep böylesin. Lan kız içiyor, sarhoş ama yine memnuniyetsiz anasını satayım."

Boş kahkahalar masayı kapladığında gülmeyen tek kişi Naz'dı. Gerçekten de içince herkesin aksine kafası dağılmıyor, tamamen sıkışıyordu. Sinir küpü, memnuniyetsiz ve huysuz birine dönüşüyordu.

Ona diğer taraftan sarılan kolları da aynı şekilde itti. Bu sefer sarılan kişi sevgilisi Beren'di. İtilmesiyle hiç alınmadan kahkahasına devam etti ve önünde duran bira şişesine uzandı.

Bu akşam neyi kutluyorlardı da böylesine içiyorlardı?

Ortada oturmaktan daralıp Beren'in kucağından geçerek oval koltukta en kenara oturdu. Kalabalık bir grup, tam önünde dans ediyordu. O da kalkmak istedi ama başı dans edemeyeceği kadar dönüyordu. Renkli ışıklar odağını bozmaya başlamıştı. Midesi yanıyordu ve yanındaki sesler kulaklarına çınlama olarak ulaşıyordu. Sarhoş olmayı hiç sevmediğinden bu hali hoşuna gitmedi.

Gözleri oyalanacak bir şey arayarak dans eden insanların arasında dolandı. Renkli ışık sürekli farklı gölgeler oluşturuyor ve pistteki insanları müthiş gösteriyordu. Birbirine sürtünen iki sevgili, öpüşen çiftler, bir grup arkadaş, yakışıklı erkekler, güzel kızlar...

Ve Defne.

Defne.

Bir elini güçsüzce alçak masaya yasladı. Başını dönmemesi için eğdi ve kahverengi uzun saçları, kimsenin onu göremeyeceği bir şekilde önüne düştü. O anlığına gördüğü yüzün sanrı mı yoksa gerçek mi olduğunu sorguluyordu.

Sarhoş olmaya başlamıştı ve Defne'yi istiyordu, bu yüzden görmüş olmalıydı.

Defne'yi mi istiyordu?

Belki, biraz.

Gördüğünün gerçek olmamasını umarak saçlarını geriye attı ve başını yavaşça kaldırdı. Önünde dans eden grup görüş açısının birçoğunu kaplıyordu ama bu dans eden Defne'yi görmesi için engel değildi.

Olduğu yerde, hiç hareket etmeden onu izledi. Artık sanrı olsa bile onu görmek istiyordu.

Çalan İspanyolca remix bittiğinde Defne yalpalayarak bara gitti. Yüksek siyah tabureye kendini atıp kollarını soğuk mermere yasladı. Ona dönmesi için barmene eliyle saçma bir hareket yaptı.

Önüne yeniden dolan votkayı hiç beklemeden kızarmış dudaklarının arasına aldı. Bu tat ona kendini unutturuyordu. Neden içtiğini bile unutacaktı 

Sahiden, neden içiyordu?

Başını kolundan kaldırıp hızla piste geri döndü. Bazı soruların cevabı bilinmemeliydi, sorgulanmamalıydı. Ya da Defne bunun için çok korkaktı. Öyle ki düşünmemek için kendini yeniden insanların arasına atmış, beynini yalnızca müziğin ritmiyle doldurmuştu.

Aykuşağı | texting TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin