Zaten öleceğim🥀

5.1K 253 123
                                    


Fic angst sonlu olacaktır. Bunu bilerek okuyun. Unutmayın ki, her hikaye mutlu son ile bitmez.

Bunu güzel cümlelerle ifade etmek istiyorum.

'Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar.
Ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi... Seveceksen ölçülü sev ki sevgin uzun sürsün; çok hızlı giden de çok yavaş giden gibi geç varır hedefe'

Bu sözler sizin için ne ifade ediyor bilmiyorum. Ama benim anladığım bazı hikayelerde "Ölüm" zafer olur.

Umarım beğenirsiniz. Bu benim ilk hikayem. Yazım hatalarım varsa affola.
Başlangıç tarihinizi buraya yazabilirsiniz 👉

┊ ┊ ┊ ┊ ┊ ✫ ˚♡ ⋆。 ❀ ┊ ☪︎⋆ ⊹ ┊ . ˚ ✧

"S-sadece 3 ay mı?"

Jimin'in titrek nefes vererek sorduğu soruya doktor basit bir şekilde karşılık vermişti.

"Evet. Maalesef elimizden bir şey gelmiyor. Gerçekten üzgünüm ama yapacak bir şeyimiz yok. Kalp yetmezliğiniz organ nakli ile de düzelemez. Çünkü kalbiniz vücudunuz için önemli olan diğer atar damarları bile mahvetmiş durumda"

"Kısaca diyorsunuz ki, ameliyat olsan bile yaşamayacaksın"

Doktor Jimin'in dediğini hafif baş sallaması ile onaylamıştı.

Jimin de burada kalmanın gereksiz olduğunu anlayıp hastaneden ayrılmış, eve doğru yol almıştı. Gerçi ne kadar ev olursa...

Eve geldi. Salona girdiği anda Jungkook'un sert ifadesi ile karşılaşmıştı.

"Neredesin sen? Kimle sürtüyordun?"
Jungkook'un sorusu ile Jimin o an ölmeyi istedi. Ona sürtük demişti. Hem de ona aşık olduğunu bilerek...

"S-sadece biraz dolaştım. Hava almak istemiştim"

"Nedir benim senden çektiğim?
Sırf babama söz verdiğim için sana katlandığıma inanamıyorum.
Ölsen de kurtulsam senden. Başıma belasın resmen. Akşam saat 10. Başına bir şey gelse ben uğraşmak zorunda kalıyorum"

Jimin nefes alamadı. Ondan ölmesini dilemişti.

Merak etme sevdiğim. 3 ay daha. Kısacık daha sabret. Zaten öleceğim...

"Başına bela olduğum için özür dilerim" dolu gözlerle, zorlukla kurduğu cümle, Jungkook'un omzuna sertçe çarpıp evi terk etmesi ile yanıtsız kalmıştı.

Şimdi koskoca villada tek başınaydı. Zaten ne zaman yalnız olmamıştı ki?!

Kendi babası Jimin daha küçükken kalp yetmezliğinden hayata veda etmişti. Babasız büyüdü 11 yaşına kadar. Sonra annesi Bay Jeon ile evlendi. Ne acı ki, araba kazasında ikisi de öldü. Bay Jeon son nefesinde Jimin'i öz oğlu Jungkook'a emanet edip gözlerini yummuştu hayata. İkisini de severdi Jimin. Gerçi Jimin’i kimi sevmezdi ki?! Karıncayı, böceği bile incitmezdi o.

Jungkook ise Jimin'den 4 yaş büyüktü. Babası ve Jimin'in annesi öldüğünde o 19, Jimin 15 yaşındaydı. Jimin'i sevmedi(!). Ama babasına verdiği söz için onu kendisi büyüttü. Şimdi Jimin 19, Jungkook 23 yaşındaydı. Babasının bıraktığı şirketi yönetip paraya para demiyordu. Babasının şirketinin değerini ikiye katlayacak kadar başarılı, gözü pekti. Ama Jimin'in ona olan saf sevgisini görmezden gelip, onu aşağılayacak kadar da kör ve küstahtı.

Şimdi ise Jimin salonun ortasına çökmüş, hıçkırarak ağlıyordu. Sadece 3 ayı vardı. Ama o bu hayatta istediği hiçbir şeyi gerçekleştirememişti bile. Sevdiği adam bile ondan kurtulmak istiyor. Neden hayat onu istesin ki diye düşündü.

O da evden çıktı. Sahile geldi. Denizi seyiretti. Gözyaşları eşliğinde.

Tek bir şey için ağlanmaz. Birikmiştir...

Jimin:

Çok şey var içimde. Söyleyemediğim. Söylemedikçe biriken. Biriktikçe yakan.

En büyük yara Jungkook'un aşkımı saçma bulmasıydı. Benden nefret ediyordu. Ama ben hasta kalbime bile engel olamayan bir aşıktım.

Umudumu kaybetmedim. Belki sever dedim.

Çünkü, ona olan aşkımı ben Jungkook'a söylemeden kendisi fark etmişti.

Ama nasıl unutmuşum onun beni sevmediğini.

'Bana aşık olduğunu görüyorum, ama sana aşık olmam için ölmen gerek herhalde velet' demiştin Jungkook.

Şimdi bu hırçın dalgaların karşısında sana soruyorum. Gerçekten ben öldükten sonra beni sevecek misin?

Çok az zamanım var sevdiğim. Çok az... Temelli gideceğim. Başına bela olmayacağım.

Sonra bir bakarsın tek başınasın...

Neden hastayım ki?! Neden bu kadar az zamanım var ki?! Neden kalbim bu kadar yorgun olmak zorunda ki?! Neden?!

Sanırım; kalbimize ağır geliyor, gönlümüzde taşıdıklarımız.

Yazardan:

Saat gece 2. Jimin ağlamaktan şişmiş gözyaşları içinde eve geldi. "Gelmez olaydım" dedi içinden. Merdivenlerden çıktıkça kulaklarını dolduran inilti sesleri ile sağır olmayı istedi. İlk defa şahit oluşu değildi. Ama her defasında ilkmiş gibi hissediyordu.

"Ne kadar da aptalım?! O benim olmadı ki, hiçbir zaman. Benimle olmadı ki. O zaten çoktan gitmişti benden. Gerçi gelmemişti ama olsun..." diye içinden kendine söyledi.

Odasına girdi. Ilık duş alıp, pijamalarını giydi. Sonrası ise acı dolu müzik ve gözyaşlarıydı...

Her zaman olduğu gibi...

Sabah saat altıda uyanmıştı. Çünkü, dün gece gözyaşları içinde bir karar almıştı. Ben mutlu şekilde öleceğim...

Kendine çeki düzen verdi. Merdivenlerden aşağı inerken hasta kalbine lanet etti. Neden onun yanına giderken bu kadar hızlı atmak zorundaydı ki?

Jungkook her zamanki disiplininden laf ettirmeyip 06:30da kahvaltı masasındaydı.

Boynundaki izler kalbine biraz daha yara açarken, yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip masaya oturmuştu.

"Günaydın" demişti neşeli sesi ile.
"Günaydın" demişti soğuk sesi ile. Sanki tanımadığı insanla konuşuyormuş gibi.

"Bugün iş günün değil. Seninle önemli bir şey konuşmak istiyorum. Benimle ilgili. Konuşabilir miyiz? Lütfen çok önemli "

"Seninle ilgili ise neresi önemliymiş?"

Kalbi yine kanadı aldığı darbe ile. 'Boş ver' dedi kendine. İlk değil. Ama son bulacak her şey bittiğinde.

"Lütfen. 15 dakikanı ayıramaz mısın?"

"Tamam. Çok konuşma başım ağrıyor zaten"

"Neden içip seks yapıyorsun ki? İçmeyince sikemiyor musun?" diye söylene söylene kalkmış, dolaptan ağrı kesici almıştı.

Jungkook ise ağrı kesicini sertçe elinden almış, Jimin'in afallamasına sebep olmuştu.

"Seni ilgilendirmez. Kendi işine bak"

Jimin ise içinde kendini tembihledi. Bitecek her şey. 3 ay sonra... Sadece mutlu olman gerekiyor. O yüzden sabretmen gerek...

Kalbi deli gibi atıyordu. Hizmetli gelmiş, Jungkook'un onu bahçede beklediğini söylemişti.

Koşar adımlarla gelmişti sevdiğinin yanına. Profilden yüzüne baktı. İç çekti.

Ne kadar da acı seni yalnızca 3 ay daha görmek için zamanımın kalması...

"Söyle artık. Ne istiyorsun?" Jungkook'un sesi ile transtan çıkmıştı.

"Sadece 3 ay" dedi.

┊ ┊ ┊ ┊ ┊ ✫ ˚♡ ⋆。 ❀ ┊ ☪︎⋆ ⊹ ┊ . ˚ ✧

Flower of death Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin