17

161 22 76
                                    


Başı dönmeye başlamıştı. Bununla kalmamış birde midesideki ağrı kusucak gibi hissettiriyordu. Kafasındaki hafızasındaki herşey yerine oturmaya başlıyordu. Tüm söyledikleri tüm söylenenler yaşanan her şey.

Burası paralel evren değildi hayır. Zaman yolculuğu falan da değildi. Ne olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği bunların gerçek olmadığı ama birşekilde hatırlayamadığı bazı şeylerin yansımaları olduğuydu.

Harley ona endişe ile bakarken bir iki adım geriledi ve sırtını duvara yasladı. Gördüğü herşey tamamen dağılmaya ve karışmaya başlarken kendini berbat hissediyordu.

Kaçıncı defa olduğunu unuttuğu baş ağrısı ve gözlerinin kararması ile bu olayı son kez yaşıyacağını anlamıştı.

Şimdi tüm bunların sebebini görme vaktiydi çünkü. Bu gördüklerinin birleştiği ve gerçekten olanları hatırlayacağı zamandı.

Tüm bunları düşünüp dururken odasına girip kapısını kapattı. Işığı açtığında tüm düşüncelerini dağıtmak zorunda kalmıştı.

×××

Yatağından kalkıp gerindi. Saat çoktan öğlene geliyordu. Normalde bu kadar uyumadığı için kendine şaşırsada hala karanlık olan havaya bakıp iç çekti. Güzel bir Cumartesi günü yağmurlu geçicekti.

Yavaşça yatağından kalkıp üstünü değiştirdi ve çalışma masalarında birine oturup yapması gereken sıkıcı birkaç ödev ile ilgilendi.

Üzerinde çalıştığı Sam'in yedek kanatlarını biraz inceledikten sonrada Harley'in yanına gidebilirdi.
Birşeyler atıştırıp ve kuledeki kişilerle selamlaştıktan sonra işte Harley'in kapısının önündeydi. Derin bir nefes aldı ve kapıyı tıklatmak için elini kaldırdı.

"EĞER BİR KERE DAHA TELEFONU AÇTIĞIMDA SEN ÇIKARSAN ORAYA GELİP İŞİNİ BİTİRİRİM "

Tıklatamadan elini geri indirdi. Sinirli sesini duymak biraz gersede daha fazla kulak misafiri olmadan gitmeye karar verdi. Belliki özel bir olaydı.

"SEN BENİM BABAM DEĞİLSİN DEDİM SANA. BİR DAHA BANA SAKIN OĞLUM DEME !"

Vücudu buz keserken ister istemez kendini konuştuklarını dinlerken buldu Peter.

---

Saat öğleni çoktan geçmişti. Kaçıncı kere çaldığını bilmediği kahrolası telefon sinirlerine dokunmaya başlamıştı. Dün gece odasına geldiğinde ve telefonu açtığında zaten tüm gecesini mahvetmişti.
Sinirden etrafı yıkıp dağıtmıştı.

Gece uyuyamadağı yetmemiş üstünde birde sabahda arıyordu. Hangi yüzle nasıl onunla iletişim kurmaya çalışırdı ?!
Sakinleşmek için derin nefesler aldıkça dahada sinirleniyordu.

Telefonu tekrar çaldığında artık dayanamadı ve telefonu açtı.

"Kahretsin ne istiyorsun ?!"

"Bakıyorum da büyüdükçe dahada bir ukala olmuşsun Harle"

"Ne istiyorsun dedim. Uzatma"

"Bence babanla düzgün konuşman lazım genç adam. Sinrileniyorum "

Sakin kalmak için derin nefesler alırken yumruğunu yanındaki masaya sertçe indirdi.

"Ne. İstiyorsun. Son kez diyorum "

"Hey hey sakin ol Harle. Sadece anlaşmak istiyorum ama sen küçüklüğündeki halinden farksızsın bakıyorumda "

Harley bir şey demeden telefonu kapattı. Kafayı yemek üzereymiş gibi hissediyordu. Yaşattığı onca şeyin üstüne nasıl buraya gelirdi. Hayatını kardeşini ve annesini her şeyi yıktıktan sonra yıllar sonra nasıl arayabilirdi. Onları terk ettikten sonra nasıl bu kadar rahat olabilirdi ?!

parkner-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin