Anamız Babamız Yok Deriz
Giriş
Rüzgârlı bir sonbahar günü, yalancı güneşin tepede ışıldayıp gözümüzü kamaştırdığı bir öğle vaktiydi. Açıkçası normal şartlarda böyle bir zamanda dışarı çıkmayı aklımdan bile geçirmezdim ama Sahra hevesli bir şekilde gelip sorunca onu kıramamıştım. Bu yüzden şu an Okyanus ve Dalga ile beraber onu ve yeni arkadaşlarını bekliyorduk.
İlkokul üçüncü sınıf öğrencisiydik hepimiz ama Atlas ve ben diğerlerinden bir yaş daha büyüktük, birbirimize henüz alışamasak da birlikte vakit geçirmeyi çok seviyorduk. Özellikle de son zamanlarda.
Atlas ve Beria ile tanışalı henüz on gün bile olmamıştı sanırım. Sahra'nın sevdiği arkadaşları olduğu için beraber takılıyorduk. Aynı zamanda geçen sene tanışmıyor olsak da bu sene Atlas ile aynı sınıftaydık, az çok sohbet ediyorduk. Ben daha çok konuşmaya çalışsam da o sıra arkadaşım yanımdayken az konuşuyordu, onu sevmiyordu sanırım. Beria da fazla utangaç olduğu için pek sohbet etmemiştim. Genelde Dalga ile konuşur, daha çok tartışır, Okyanus ile Sahra için kavga ederdim. Genel iletişimimiz buydu.
Ah, bir de söylemeyi unuttuğum bir detay vardı bizim hakkımızda.
Hepimiz yetimdik.
Sahra, Okyanus ve Dalga; yani kemik tayfa olarak yedi yaşımızda, buraya geldiğimiz ilk gün tanışmıştık. Daha doğrusu Sahra ve Okyanus ilk, ben ikinci ve Dalga da son gelendi ama hepimizinki aynı haftaydı. Bizden bir yıl sonra da Atlas ve Beria gelmiş, biz onlarla konuşmasak da Sahra konuşmuştu.
Bu sene de biz tanışmıştık.
Okulumuz ile yetimhane arasında on dakikalık bir yürüyüş mesafesi vardı, işimiz bu yüzden kolaydı ama ne hikmetse yaklaşık on beş dakikadır şu beklediğimiz üçlü bir türlü gelememişti.
"Okya, ne zaman gelecekler gidip baksana sıkıldım ben." Dalga oflayarak konuşup aramızdaki saçma sessizliği bozduğunda ona yandan bakarak gözlerimi devirdim. Bir kere olsun söylenmese şaşardım zaten.
"Gelirler birazdan, sabret."
"Ya ama yoruldum da..." dedi bu sefer de, sesi önceki sefere göre kısıktı çünkü Okyanus'un yanında çok da söylenmek istemiyordu. Kabul etmek istemese de Okyanus'un çenesi konu Sahra olunca kendisininkinden daha çok düşüyordu.
"O zaman otursana yere," dedim Okyanus'un daha fazla uğraşmaması için. Dalga, Okyanus'ta olduğu gibi sessiz Kalmayıp sesini yükseltti. "Sana mı soracağım?" dedi saçlarını geriye savururken. "Sen kendi işine bak."
Gözlerimi devirip sustum, o sırada da zaten Sahra ileride belirdi. Siz onları fark edip yerdeki hırkalarımızı alırken Sahra, "Okyanus! geldik biz," diyerek kendini daha da belli etti ve koşmaya başladı. Dalga ve ben onları takmayıp diğerlerine doğru yürürken Sahra, Okyanus'un kollarına atladı.
"Bak!" diye heyecanla konuştu ona doğru. "Beria bana yeni toka verdi, yakışmış mı?"
Okyanus gülümseyip yanağından öptü, küçük elleri birbirlerini bulurken kafasını usulca aşağı yukarı salladı ve ilerleyip bize yetişirlerken "Prensese benzemişsin," diye cevap verdi.
Sahra aldığı iltifatın verdiği mutlulukla gözlerini açtı, Atlas'a dönüp "Bak prenses olmuşum!" Diye heyecanla bağırdı. "Hadi sen de prensim ol."
Okyanus kaşlarını çatarken çıktığımız yokuşu bitirip caddelerin olduğu yere yaklaşmıştık, söylememiştim daha önce sanırım ama parka gidiyorduk.
![](https://img.wattpad.com/cover/286012920-288-k313099.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anamız Babamız Yok Deriz |b×b|
Teen FictionEşcinsel konulu bir hikayedir. "Ya bizi böyle yakalarlarsa?" diye sordum tuttuğum elini daha da sıkarken. Gülümsedi. "O zaman anamız babamız yok deriz." Başlangıç tarihi: 25 Ocak 2022