3. Bölüm
Okul bitmiş, yetimhaneye dönme vaktimiz gelmişti. Diğerleri kendi aralarında sohbet ettiğinden ve onlara katılacak enerjiyi bulamadığımdan önden gidip erkenden varmış, yorgun bedenimi koltuklara yığmış, diğerlerini beklemeye başlamıştım. Aslında onlara katılmasam bile yanlarında yürümek daha kolaydı ama Atlas benimle sohbet etmediği için canım sıkılmıştı. Orada daha fazla kalmak istememiştim.
Ben geleli çok olmamıştı, bu yüzden yakında geleceklerini düşünerek yavaşça çantamı önüme çektim ve içindeki yetimhane kartımı her zaman koyduğum yerden çıkardım. Kapının açılma ve adımların yaklaşma sesi geldiğinde çantamı kapadım ve gelen kişiye bakmadan koltuktan kalkarak omzumu yanımdaki duvara yasladım. Aslında o da beni takmaz sanmıştım ama Atlas yanımdan geçip gitmeden önce yanağımdan makas aldı ve ben şaşkınlıkla ona bakarken arkasını dönüp göz kırptı. Tepkimi beklemeden önüne döndü ve kartını basarak içeri girdi. Arkasında bıraktığı şey ise hızlanmış bir kalpti.
Normalde olsa beni çok da etkilemeyecek bir dokunuştu, hatta göz bile devirebilirdim ama kalbimi hızlandıran şey ani oluşuydu. Evet, sebebi sadece buydu, ondan etkilenmiş falan değildim.
Yanaklarımı şişirip ofladım, o sırada kapıdan giren son sınıflardan bir çift gördüm. İki erkekti. Uzun olan diğerinin omzuna kolunu atmıştı ve kısa olanın hevesli hevesli konuşmasını dinliyordu. Onları birkaç defa daha görmüştüm, uzun olan bu seneki bursluluk sınavında derece yapmıştı. Mutlu bir çiftlerdi, her anlamda.
Bir anlığına onları kıskandım. İlişkilerini değil, özgürlüklerini. Ben insanlardan deli gibi korkarken onların meydan okumasını. Ben de Atlas ile böyle olmak isterdim. Gerçek olan buydu. Kabul etmekten çoğu zaman kaçıyordum ama gün sonunda her seferinde kendime itiraf ettiğim de buydu. Zaten kendime karşı bunu söylemek kolaydı, zor olan Atlas'a söylemekti. Gerçi söylemem gerekli miydi ondan bile emin değildim. Bildiği belliydi. Benden adım bekliyordu.
"Götünüzde kurt mu var?" Arkamdan Okyanus'un sesinin gelmesiyle çifte bakmayı kestim. "Atlas daha demin buradaydı? Nereye gitti?"
"Yukarı çıktı."
Okyanus göz devirdi ama başka bir şey demedi. Diğerleri de sessiz kalınca beraber yukarı çıktık.
2. katta, ilk ortak alanın alt katındaydı odalarımız. Zaten bina da sekiz katlıydı. -1 ve -2'de çocuklar kalırdı. Geriye kalan dört katta odalar, üç katta ise ortak alanlarımız vardı. Odam diğerlerinden uzak, koridorun en ucunda, olduğu için onların yanından ayrılıp hızlıca odama girdim. Çantamı yatağımın ucuna bıraktım. Tam formamı da çıkarıyordum ki yukarıdan bir patırtı gelmesi ile duraksadım. Ne olduğunu öğrenmek için kapıdan başımı uzattığımda herkesin merdivende olduğunu gördüm. Gelen seslerden kavga çıktığını anlamak çok da zor değildi. Anlık bir telaşa kapıldım. Atlas şu an üst kattaydı. Hemen kapıdan fırladım ve kapatmayı bile es geçerek yukarı giden merdivenleri tırmandım. Herkesi ittirerek ne olduğuna bakmaya çalıştığımda gözüme ilk çarpan kişi Sarp'tı.
Etrafa göz attım, Atlas köşede bir yerde duruyor ve kavgayı izliyordu. Sağlamdı ve güvendeydi. Bunun yanı sıra Sarp'ın yanında dikilen çocuk için aynı şeyi söyleyemeyecektim. Yakası dağılmıştı ve yanağı kıpkırmızıydı.
"Homo orospu çocuğu," diye söylendiğini duydum Sarp'ın. Kaşlarımı çatarak ona baktığımda "Siktir git yavşayacak başka birini bul," diye devam etti.
"Yavşamamıştım." Yeşil gözlü çocuk sesi titreyerek konuştu, her an ağlayacak gibi duruyordu. Haklıydı da. Küçük vücuduna göre fazla hırpalanmıştı. Sarp histerik bir kahkaha attı. "Resmen flört etmeye çalıştın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anamız Babamız Yok Deriz |b×b|
JugendliteraturEşcinsel konulu bir hikayedir. "Ya bizi böyle yakalarlarsa?" diye sordum tuttuğum elini daha da sıkarken. Gülümsedi. "O zaman anamız babamız yok deriz." Başlangıç tarihi: 25 Ocak 2022