"ölmüşüm gibi sevme, yaşıyorum"Bulut'tan~
Elimin nemine aldırmadan aynadaki buğuyu sildiğimde bedenim hala rahatlamış değildi. Islak saç tutamlarım ensemden sırtıma süzülürken annemin bundan hoşlanmayacağını düşünüp enseme bir havlu attım.
"Uf..."
İç çekişim, benden bile habersiz kaçıvermişti ağzımdan. Yorgun hissediyordum, bitmiştim sanki. Kulağımın ardından kısık bir ses, her şeyin yeni başladığını söylüyordu.
Üzerime rahat bir eşofman takımı giyip yatağa attım kendimi. Uzanıp yorganı üzerime çekecek halim yoktu.
"Bulut?"
Kapının önünden gelen sesle yerimde doğruldum. Hemen ardından kapıyı tıklatan elle ayağa kalktım.
"Baba?"
Kapıyı açtığımda babamı bugün ilk kez ciddi bir ifadeyle gördüm.
"Giriyorum içeriye," dedi ve içeri girip kapıyı örttü. "Gel bakayım."
Yatağın karşısındaki yumuşak koltuğa oturduğunda tam karşısına, yatağa oturdum. Babamın sorularına hazır değilsem de onun birkaç dakikaya beni anlayacağını düşündüm. Hep öyleydi. Ben konuşmadan anlardı beni.
"Bir sorun mu var oğlum?"
Yoktu. Aksine, belki de iyi bir şeyler oluyordu. Arkadaş edinmiştim, Lisa'yla oturmuştuk aylar sonra. Bunlar birer sorun muydu?
"Yok," dedim. "Sorun yok baba."
"Sorun yok ama bir şeyler var, ha?"
"Ben de bilmiyorum," dedim. "Baba hiçbir şey bilmiyorum ben."
Başımı ellerimi arasına alıp dizlerime bakmaya başladığımda aklıma diz kapağımdaki o yara izi geldi. Sonra o yara izinin oluşması... Hemen üzerinde yenisi oluşmuştu. Belki de Lisa o kadar da iyi bir mesele olamazdı.
"Dizimdeki yara sızlıyor," dedim. "Sanki az önce açılmış gibi acıyor."
"Dizindeki yara mı?"
Başımı salladım. Yeniden aynı yerden bir yara vardı, ondandı bu acı değil mi? Babam yerinden doğruldu.
"Düştüğün yerden mi geçtin?"
Saçlarımdaki elini çekmek istedim bir an. Ağlamak istiyordum çünkü ve babam da böyle yapınca ağlardım. Cidden ağlardım.
"Beni biliyorsun," dedim. "Ben... Beni sevmediğini söyleyen biriyle yapamam."
"Kimse kolay kolay yapamaz zaten."
"Biliyorsun, ayrıldım da beni sevmediğini söyleyen birinden."
"Sevmediğini söyleyen biri... Sevmeyen değil?"
Burnumu çektim. "Annem gelmesin şimdi?"
"Uyudu o," dedi gözleri bir anlığına parladığında. "Uyanmaz, ilacını da içti çünkü. Şimdi dök içini, söz, aramızda kalacak."
"Aramızda kalsın diye sormadım, hemen ağlıyor ya ondan."
"Anne işte... Şimdi anlat hadi bana."
"Kız arkadaşımı biliyor musun?"
"Kız arkadaşın mı var?"
Babamın sorusuyla yanlış söylediğimi fark ettim.
"Yok, önceki. Ayrıldığım hani?"
"Lisa."
Biliyor muydu? Benim şaşkın yüzüme güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALTIN BİLEZİK
Teen FictionKapak için Ebru'ya teşekkür ederim 💛 Kızlar güzel mi güzel bi kadın olduğunuzda kendi atınız olsun. Kendi paranızı kendiniz kazanın, onu şakır şakır harcayın. Böylece ayrılıklarla ve boşanmalarla attan inip eşeğe binmezsiniz. Atınızı kimse altınızd...