Şeytan, avın gözlerini kapatırken.

235 26 9
                                    

İblis, omzuna yaslanan başa baktı. Gerçeklerden bihaber olan o gözler duyguyla yoğunlaşmıştı... ne yazık.

Mary, zamanın nasıl aktığı konusundaki farkındalığını kaybetmeye ve gözleri kapanmaya başladıktan bir süre sonra geniş bir kara parçasına doğru alçalmaya başladıklarını hissetti, böylelikle yolculuğun sona erdiğini anladı. Zemine bastıklarında tamamen siyah kaya parçalarında oluşan bir alandan geçtiler, genç kız buranın dünya üzerinde bulunmadığı gibi tuhaf bir izlenime kapılsa da yolculuk sırasında Şeytan'ın tam olarak ne yapıp da onu buraya getirdiğini bilmiyordu. İlerlemeye devam ettiler, arada kulağına değişik, homurtu gibi sesler çalınıyordu. Onlara uzak bir bölgeden geliyordu ama bu seslerin muhtemelen dünyadan bir canlıya ait olamayacağını anladı, tam olarak ne olduklarını bilmek istemedi.

Şeytan onu kucağından indirdi, ufak boyutlu kayalardan birinin üzerine oturttu. "Hoş olmayan bekleme alanı için özürlerimi sunarım," dedi. "Ama kısa bir süre için burada kalmanı istemek zorundayım."

Kız, onaylayarak kafasını salladı.

İblis, gencin arkasına dolandı, ılık bir esintinin hakim olduğu geniş düzlüğe ilerledi. İnsanı getirdiği bu yer onların diyarıydı, ürkütücü olmakla beraber epeyce büyüktü ve şaşırtıcı bir şekilde göklerin üst kısımlarında yer alıyordu. İnsan gözünden tamamen ıraktı ve aslında varmış oldukları devasa mekan kızın geldiği yerden birkaç kat yukarıdaki, Şeytanlar'a ait bir boyut sayılırdı. İblisler, avlarının ruhlarını alacakları belirgin bir yer olmadığında onları buraya getirirlerdi.

İşini hâllettiğinde biraz geriye çekilip eserini inceledi, her şey tamamdı.

"Hazır."

Mary ayağa kalkıp arkasını dönerken ağzı açıldı, inanılmazlıkla az ötede dikilen yaratığın hazırladığı şeye baktı. Önünde siyah, kenarlarına dantellerin konulduğu bir örtüyle süslenmiş ve destek aldığı ayakları işlemelerle taçlandırılmış tek kişilik bir yatak vardı. Başlığı da kendisi kadar görkemli olan yatak, üzerindeki kan kırmızısı gül yaprakları ile zarif bir görünüme kavuşmuştu. Böyle bir şeyin neredeyse birkaç dakika içinde yapılabilmesi bir insan için yeterince şok ediciydi ama aynı zamanda bunun kendisi için olması buruk hissetmesine neden oldu.

Temkinli adımlarla yürüdü, kendisini izleyen bir çift kızıl gözün ensesinde yakıcı bir his oluşturduğunu fark edebiliyordu. Yatağın üstüne uzandı ve kafasını yumuşak yastığa koyarak gökyüzünün buradan net bir şekilde görülebilen lacivertini seyretti.

Şeytan, yaşamının bitiminin olacağı yere doğru yürürken tereddüt yaşamasını beklediği kıza baktı ve eski avlarını düşündü. Onlara dileklerinin bedelinin ne olduğunu söylediğinde, korkuları ve dehşetleri paha biçilmez olurdu. Şimdi hayatına son vereceği genç insanın durumu ise onlara oranla daha trajikti; arzusu ölmekti, bunun karşılığında ise bilgisi olmaksızın en değerlisini, ruhunu veriyordu. Sonuçlarının ne olduğu hakkında bir fikrinin bulunmadığı, karanlık bir anlaşmayı kabul etmişti.

Öyle ki ruhunu bir kere yediği insan ne Cennet'e, ne de Cehennem'e gidebilirdi... Varlığını sürdüremezdi. Kurtuluşu olmayan bir yok oluşun içine sürüklenirdi.

Onun az ötede, siyah örtülerin üzerinde uzanmış bedenini göz hapsine alırken dudakları yukarı kıvrıldı, içinde bulunduğu durumu öğrenseydi suratının alabileceği şekli hayal edebiliyordu. Bunu görmek ona ne büyük bir zevk verecekti.

"Teşekkür ederim..."

Çekingen fısıltının kaynağı gökyüzünden çevirdiği bakışlarını ona doğrultmuştu, buna karşılık Şeytan'ın gözleri genişledi. Bu kız ona ikinci kez teşekkür ediyordu ve bu sözcükler daha önce başka herhangi bir insan tarafından söylenmemişti.

"...Benim gibi birine böyle bir ölüm verdiğin için."

"Bir İblis için yerine getirilmesi zor bir dilek değildi." Dedi açıkça, hemen şaşkınlığının üzerini örttü.

'Benim gibi birine' mi demişti? Ah, bu insan tabii ki de sahip olduğu değeri bilemez, anlayamazdı... Düşünmenin yasak olduğu topraklarda insanlar koyunlar gibi yaşarlardı, sorgulamadan ve umursamadan. Bu genç kız ise toy yaşına rağmen zihninin önüne konulan engellerin farkında olan, ender bireylerden biriydi. Öte yandan bu onun mahveden şeydi, ayrıca bir İblis'i de kendine çeken lanetti.

"Ama..." Kızın hafif ve karasız bir sesle söylenmiş kelimesi Şeytan'ın tekrar ona odaklanmasını sağladı. "Bir insan için bu kadar süs ince ve fazla."

"Estetiğin bir gereği sayılır." Diye yanıtladı ama tabağını süslemek de hoşuna gidiyordu, orası ayrıydı.

"Estetik..." kız, buruk bir gülümsemeyle az ilerisinde duran adama baktı. Bir Şeytan'ın aksine çoğu insan estetik anlayışına sahip olmaktan uzaktı. Kararından memnuniyet duyduğunu hissetti, o acımasız dünyayı ve içinde yer alan iğrenç insanları geride bırakıp mutluluğa kavuşma tercihi artık tamamıyla doğru gelmekteydi.

Şeytan, "kafanı düşüncelerle doldurmayı bırakma vaktin geldi." Diyerek haber verdi. "Son anlarının senin için önemli olduğunu belirtmiştin, değil mi? Yalnızca ölümlülere has bu özel olayı yaşayacağını derinden hissetmeni öneririm. Ölüm, güzeldir."

Yatağa yaklaştı, sözleşme mührünü damgaladığı sol elini kaldırırken avına eğildi. Kızın kirpiklerinin aralanmış göz kapaklarının üzerinden titreştiğini görebiliyordu, belli ki bir teslimiyet hâli içerisinde beklemek için gayret ediyordu. Adam, elini Mary'nin yüzüne doğru indirdi, karsızlıkla duraksarken ağzı söylemek üzere olduğu kelimeleri dile getirmek için hafifçe aralanmıştı. Belki de onu bu kararsızlığa sürükleyen, daha önce karşılaştığı istisnasız her insanın ondan açgözlü dilekler istemesi ama bu kızın önüne koyduklarını çeviren ilk avı olmasıydı.

Sonunda genç insanın boşluğa odaklanan, solgun ifadesine baktı ve kafasını yana yatırarak gülümsedi; yalnızca Şeytan'a has, ne olursa olsun temiz durmaktan ırak bir gülüştü. Her seferinde, avlarının gerçekleri bilmekten uzak hâlleriyle dalga geçercesine dediği o korkunç şeyi bu kez söylemedi. Aksine bu kez avının saflığından zevk aldı, diğerlerinde olduğu gibi çığlıklarından ya da yalvarışlarından değil. Kızın habersiz oluşu ve kendisine karşı duyduğu masum minnettarlığı şimdi gözüne muhteşem görünüyordu. Elini tamamen indirip onun göz kapaklarını kapatırken Mary'nin yanağından ufak bir yaşın süzüldüğünde şahit oldu fakat yalnızca bir İblis'e özgü o uyuşturucu büyüyü dokunuşuyla aktarırken sakinlik ve huzur dolu bir okyanusun içine düşen kız, derin bir uykuya daldı.

Şeytan'ın ruhunu çalacağı, son uykusuna.

______

Sebastian, şüphesiz ki Mary'nin gözlerini kapatırken ona acı gerçeği söyleyecekti ama beni de şaşırtan bir şekilde vazgeçti.

Hikayenin sonu sayılır, fikirlerinizi alabilirsem mutlu olurum.

"Ruhunu uykunda alacağım." Sebastian Michaelis Fanfic. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin