2. 坏的 恶名

61 10 19
                                    

Chanyeol ile son konuşmamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Okul içinde veya dışında çok sık karşılaşmadığımız için seviniyordum. Arada bir selam veriyordu, onun haricinde pek konuşmuyorduk.

Yine de endişeliydim. Kimin ne zaman aynı olaylardan beni linçleyeceği belli değildi. Üstelik yine ve yine benimle birlikte hiçbir suçu olmayan kişilerin üzülmesini istemiyordum.

Sabahın erken saatlerinde kalkıp hızlıca hazırlanmış ve okula varmıştım. Ancak herkesten önce gelme çabalarım boşunaydı. Okulun büyük bir çoğunluğu çoktan okul bahçesinde takılıyordu.

Hiçbirine bakmayarak hızlı adımlarla yukarı çıkmaya çalışsam da arkamdan gelen fısıldaşmaları ve kötü bakışları farkedebiliyordum. İşte yine aynısı olacaktı. Yine birinin benim yüzümden adı lekelenecek ve terkedilecektim.

Adımlarımı daha da hızlandırıp dolabımın önüne geldim. Tanrım ne olursun bir şey olmasın. Çantama kitaplarımı doldururken neşeli bir ses duymam ile irkilmiştim.

"Günaydın!"

Chanyeol gamzesini net bir şekilde sergileyerek bana bakıyor ve gülümsüyordu. Oysa ben öylesine gergindim ki zar zor gülümseyip dolabımı kapattım.

Yüzümdeki endişeyi farketmiş olmalı ki gülümsemesini silip kaşlarını havaya kaldırdı.

"Yikao, kötü bir şey mi oldu?"

Kafamı hızlıca iki yana salladım.

"Hayır, hayır yok bir şey."

Cevabımdan tatmin olmamış gibi gözlerini kısıp elini alnıma uzattı.

"Ateşin de yok. İyi olduğuna emin misin?"

Kafamı sallayıp çantamı omzuma geçirdim ve sakin kalmaya çalışarak onu yanıtladım.

"Evet Chanyeol. İzin verirsen sınıfa gideceğim."

Onun cevap vermesini beklemeden sınıfa doğru yürümeye başladım. Chanyeol'ü arkamda bıraktığım için kötü hissediyordum ama başka çarem yoktu. Bakışlarımı yerden ayırmayıp hızlıca sınıfa girmeye yeltendiğimde önüme aniden çıkan bedene çarpmıştım.

İşte başlıyoruz diye geçirdim içimden. Kafamı usulca kaldırıp kim olduğunu tahmin edebildiğim bedene baktım. Oh Sehun, okulun popüler çocuğu, zengin, şımarık, bir o kadar da terbiyesiz.

Sinir bozucu sırıtışı tüm yüzüne yayıldığında iğrenircesine ona baktım. Yüzsüz yüzsüz gülüyordu bir de.

"Nereye gidiyorsun Yi-kao?"

İsmimi heceleyerek söylemesine mi yoksa mide bulandırıcı gülüşüne mi göz devirsem bilemiyordum. Hiç cevap vermeden diğer tarafa yöneldiğimde elini gideceğim yöne uzattı.

"Çekil." dedim dişlerimin arasından. Ondan korktuğum falan yoktu. Sadece aşırı derecede sinirimi bozuyordu.

"Neden?" dedi aynı sinir bozucu gülümsemesi yüzünden silinmeden.

"Sehun çekil önümden." dedim ama bir faydası olmamıştı. Aksine üzerime doğru yürümeye başlamış ve beni koridorun ortasına getirmişti.

Bu sırada herkes bizi izlemeye koyulmuş gibiydi. Etrafımız yavaş yavaş kalabalıkĺaşıyor ve öğrenciler daire şeklinde yerlerini alıyorlardı. Kimi ara ara gülüyor, kimi fısıldaşmaya devam ediyordu.

İki kolumdan da sıkıca tutup yüzünü yüzüme yaklaştırdığında kendimi kurtarmak için debelendim. Ancak bir faydası yoktu. Chanyeol nerede diye bakınmaya başladım, az önce yanımdaydı. Gözlerim onu ararken arkada bizi izleyen birini farkettim. Kim Jongin.

others' requests | park chanyeol ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin