Okul bahçesinin ücra köşelerinden birinde oturmuş, en çok sevdiğim şeyi yapıyordum. Etrafımdaki her şeyi resmediyordum. Resmetmeyi en çok sevdiğim şey ise bahçede vakit geçiren öğrencilerdi. Benim için hareket eden bir varlığı resmetmek her ne kadar zor olsa da seviyordum.
Bir süreliğine tüm dünyadan soyutlanmamı sağlıyordu. Özellikle onlara farkettirmeden çizmeye çalışıyordum. Eğer beni farkederlerse bana kızabilirlerdi ve bu isteyeceğim son şeydi.
Çaktırmadan onlara baktığım sırada yenilgiyle omuzlarımı düşürüp içimden 'Azıcık daha yavaş hareket etseniz' diye mırıldanmıştım. Bugün normalden farklı olarak futbol oynayan erkeklerle birlikte bir çocuk daha oynuyordu.
Sınıfımıza yeni gelmişti, benim dahi ilgimi çekebilecek türden bir tarzı vardı. İlgimi çekmişti çekmesine ancak okul içindeki kötü şöhretim sebebiyle onunla konuşmaya çekiniyordum.
Resmime devam etmek için tekrar başımı kaldırıp baktığımda bahsettiğim çocuğun oturduğum yöne doğru baktığını farketmiştim. Hemen başımı öne eğdim ve benim onlara baktığımı farketmemesi için içimden dua etmeye başladım.
Birkaç dakikanın ardından yavaşça kafamı kaldırıp hala bakıyor mu diye kontrol ettiğimde etrafta onu görmediğim için rahat bir nefes vermiştim. Neyseki dikkatini çekmemiştim. Bu sefer biraz daha temkinli bir şekilde çizimime devam etmiştim.
"Onlar hareket ederken çizmek zor olmuyor mu?"
Defterden kafamı kaldırmadan "Hem de ne kadar zor biliyor musun," diye cevap verdiğim sırada anın farkındalığı ile gözlerimi kocaman açıp sesin geldiği yöne çevirdim bakışlarımı. Yeni gelen çocuk yanı başımda, önümdeki deftere bakıyordu. Şaşkınlıkla onun suratına bakarken bana döndü ve tatlı bir gülümseme ile devam etti.
"O zaman biraz daha yakına gitmelisin."
Kafamı iki yana sallayıp tekrar deftere odakladım gözlerimi.
"Olmaz. Daha yakına gidemem. Onlara baktığımı farkederlerse bana kızarlar."
"Neden kızsınlar ki?"
Bağdaş kurarak yanıma oturduğunda biraz daha rahat bir biçimde çizimime devam ettim ve göz teması kurmadan onu yanıtladım.
"Boşver, yakında sen de öğrenirsin zaten."
Yeniden göz ucuyla ona baktığımda, sanki cevabımın ardında bir anlam arar gibi kısık gözlerle beni süzüyordu.
"Peki madem. Ben Park Chanyeol..."
Kafasını beni işaret eder gibi yukarı kaldırdı.
"...Senin adın ne?"
Meraklı gözlerle ağzımdan çıkacak cümleyi bekliyordu. Aslına bakılırsa bir insanı daha hayatıma alıp onun onurunu zedelemek gibi bir isteğim yoktu ancak... Bakışları benimle tanışmak için can atıyor gibiydi.
"Adım Yikao."
"Yikao mu? Yoksa şu bahsettikleri Çinli kız sen misin?"
Kafamı evet anlamında salladığımda gözlerinin parladığına yemin edebilirdim. İlk kez Çinli olduğum için bu kadar hoşnut olan biriyle karşılaşıyordum.
"Tanıştığıma memnun oldum. Çince biliyor musun?"
Birden Çince karşılık verdiğinde şaşkınlıkla gözlerimi büyütmüştüm. O da bundan zevk alır gibi sağ yanağında kocaman bir gamzeyle gülümsemişti. Kendimi toparlayıp uzun zamandır konuşmadığım ana dilimi konuşmak için ağzımı araladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
others' requests | park chanyeol ✓
Casuale"Hayatı başkalarının doğrularına göre yaşarsan hüsrana uğrarsın." [©2021 • kyudohwanjeu] Başlangıç: 27.09.21 Bitiş: 24.12.21