8. 一切都像一场梦

32 4 10
                                    

Jongin'in her iki albümü ile de dinlemenizi tavsiye ederim. Yazarken tüm şarkıları ezberledim sanırım. :D

5 Ay Sonra.

Chanyeol ile işler daha iyi bir hal almaya başlamıştı. O gerçekten, görüp görebileceğim en mütevazı ve kibar insandı. Ne olursa olsun, ne dersem diyeyim asla bana kızmıyor aksine beni mutlu etmek için çaba harcıyordu.

Bazen korkuyordum, beni bırakıp gitmesinden delicesine korkuyordum. Çünkü ben mutlu olamazdım, ben iyi insanlarla karşılaşamazdım, iyi bir hayatım olamazdı. Hep böyle düşünürdüm. Kimse beni bu bataklıktan, bu balçıktan kurtaramazdı.

En son böyle düşünüyordum. Chanyeol geldiğinden beri her şey değişmişti. O bana insan olduğumu, güzel şeyler yaşayıp mutlu olabileceğimi hissettirmişti. Ama korkuyordum işte. Tüm bunların bir rüya olmasından, sonunda kendimi bodrumda kilitli ve her tarafı yara bere içinde uyanmış bulmaktan çok korkuyordum.

Ama sonra farkediyordum, üzerimdeki iftirayı, iğrenerek bakanları, benim hakkımda kötü düşünenleri tek tek yok etmişti. Biliyordum bunlar hayal olamazdı. Onun eşsiz kokusu, dudaklarıma değen narin dudakları hayal olamazdı.

O parıltılı bakışları, sesinin o hoş tınısı rüya olamazdı. Eğer ki rüyaysa, hiç uyanmak istemeyeceğim bir rüya olmalıydı.

"Hey, Yikao..." yakınımdan gelen fısıltı ile bakışlarımı soluma çevirdim, Chanyeol'ün sırasına.

Uzun bacakları yüzünden sıraya sığmakta zorlansa bile bu haliyle fazlaca sevimli duruyordu. Ufak bir gülümseme verdim ve derste olduğumuzun bilinci ile çok ses çıkarmadan ne olduğunu sormak adına kısık bir mırıltı çıkardım.

"Seni seviyorum." dedi birden, bakışlarım öğretmende olduğu için yüzündeki gülümseme yavaş yavaş soldu ve bakışlarım tekrar Chanyeol'ü buldu.

Cidden kalbimi nasıl durduracağını çok iyi biliyordu. Şaşkın bakışlarım onun yüzünde dolaşırken o, gamzelerini göstererek gülümsüyordu. En çok da bunun hayal olmadığını biliyordum. O gamzeler hayal olamayacak kadar güzeldi.

Gözünü kırpıp tekrar önüne döndü ve öğretmenin tahtaya yazdığı uzun yazıları defterine geçirmeye devam etti. Yüzündeki gülümsemesi bir süre daha orada durdu, ben de onu seyrettim. O gülünce tüm dünya aydınlanıyordu, ben de o ışığı izledim.

Son ders olduğu için zilin çalmasına az bir vakit vardı, bu yüzden adeta dakikaları sayıyorduk. Üniversite sınavı kısa bir süre kalmıştı. Bu yüzden alanımız olmayan dersleri pür dikkat dinleme gibi bir girişimde bulunmuyorduk.

Birkaç dakikanın ardından zil çaldığında tahtadaki yazıları da yazmayı bitirmiştim. Çantamı toplayıp sıramdan kalktım, hala yazmakta olduğu yazıyı bitiremeyen Chanyeol sıkıntıyla oflarken yanına ilerledim. O da beni başında görünce defterini kapattı ve çantasını toplayıp ayaklandı.

"Bugün boş musun?"

Koridorda yan yana yürürken elimi tutarak bana döndü. Gözleri parlarken güzel gamzesini de ortaya çıkaracak şekilde gülümsüyordu. Evet demeyi istedim, cidden bugün işim yoktu. Yoon teyze bugün kafeyi açmayacağını söylemişti. Tek sorun son senemizde olmamız ve yaklaşık bir ay sonra sınava girecek olmamızdı.

"Bilmiyorum. Sınava bir ay var ve çalışmam gerektiğini hissediyorum." dedim mahcup bir ifadeyle. Onu yüz üstü bırakmak gibi bir isteğim olmamıştı elbette, ama şartlar bunu gerektiriyordu.

others' requests | park chanyeol ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin